adscode
adscode

Türkiye’deki öğrencilerin ezber yetenekleri sorun-çözme yeteneklerinden çok önde

9-12 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilen Ulusal Eğitimde Dönüşüm Forumu UEDFOR sonuç bidirgesi yayınlandı:

Türkiye’deki öğrencilerin ezber yetenekleri sorun-çözme yeteneklerinden çok önde
Eğitim

Ulusal Eğitimde Dönüşüm Forumu UEDFOR 9-12 Haziran 2021 tarihleri arasında 365 katılımcısıyla, Eğitim Yöneticileri ve Uzmanları Derneği (EYUDER), Edirne Valiliği, Edirne İl Milli Eğitim Müdürlüğü, MEF Üniversitesi işbirliği ile Edirne’de düzenlendi.

Bu yıl ikincisi düzenlenen UEDFOR’ un ana teması “Tuğla Okullardan, Tıkla Okullara” olarak belirlendi. Pandemi sürecinin eğitime olumsuz etkilerinin giderilmesine katkı sunmak amacıyla, eğitimin değişen dinamiklerini gündeme taşımak, eğitimde dönüşen gereklilikleri, günümüz hatta geleceğin beklentileri ve ihtiyaçları çerçevesinde değerlendirmek temelinde oluşturulan bu ana tema her zaman her koşulda aksatılmaması gereken öğretmenlerin mesleki gelişiminin altını çizmektedir. Özellikle salgın hastalık süreciyle birlikte okul ve eğitimin sınırları, eğitim paydaşlarının rolleri tartışılmaya başlanmıştır. Eğitim Yöneticileri ve Uzmanları Derneği olarak, UEDFOR’ da bu konuyu hem sahadan öğretmenler hem akademik zeminlerinden akademisyenler, hem de alanında uzman eğitimci/gazeteci ve yazarlarla çok yönlü olarak masaya yatırılması sağlamıştır.

Ulusal Eğitimde Dönüşüm Forumu’nda, 14 paralel oturum, 193 sözlü bildiri sunumu, 101 poster bildiri sunumu, 73 atölye, 5 panel, 6 seminer, 1 çalıştay, 20 konuşmacı yer almıştır.

UEDFOR oturumlarında; eğitimde dijital dönüşüm, sınavsız eğitim, 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi, salgın hastalık sonrası eğitim, yenilikçi eğitim yaklaşımları, güncel içeriklerin projelendirilmesi, iyi uygulama örnekleri, imkânı kıt (dezavantajlı) birey ve gruplara yönelik faaliyetler, STK’ların Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği ve yük paylaşımı, Geleceğin Okulu Akreditasyon (Eş – Yetkinlik) Programı, öğretmen ve yönetici yetkinleri, eğitimde sanatsal çalışmalar, çocuklar için felsefe, eTwinning projesi, Scientix Projesi, yeni nesil öğrenme/öğretme teknikleri, uzaktan ve katışık (hibrit) eğitim, yabancı dil öğretimi gibi ana konu başlıları 4 gün boyunca, bildiriler, panel ve atölyelerde sunulmuş ve tartışılmıştır.

Öğretmenlik mesleğinin geliştirilmesinin iki önemli başlığı vardır: Öğretmenlerin akademik gelişimleri ve öğretmenlerin mesleki gelişimleri. Öğretmenlerin akademik gelişimlerinin temeli olan lisansüstü eğitimle ilgili uluslararası karşılaştırmalara bakıldığında, yüksek düzeyde eğitimli öğretmen oranı Avusturya’da %59, Belçika’da %84, Polonya’da %94, Slovakya’da %96 iken; Türkiye’de %7 olduğu görülmektedir (Uluslararası Öğretme ve Öğrenme Araştırması, 2011). Güncel verilere baktığımızda ise sayıların yükseldiği bu oranların arttığı tespit edilebilir. Ülkemizde doktora mezunu öğretmen sayısının 1.589 ve bu sayının toplam öğretmen sayısına oranının %0,16; yüksek lisans mezunu öğretmen sayısının 95,444 ve bu sayının toplam öğretmen sayısına oranının %9,89 olduğu görülmektedir (TÜİK, 2019).

Türkiye’ de lisansüstü öğrenim gören öğretmen sayısında belirgin bir artış olsa da sözü edilen ülkeler bağlamında açığın yüksek olması bu alanda yeni politikalara ihtiyaç olduğunu göstermektedir.

Öğretmen gelişiminin ikinci başlığı mesleki gelişimdir. Öğretmenlerin mesleklerinde yeni beceriler edinmesi ve mesleki birikime katkı sunmalarını içeren bu kavram UEDFOR’ un ana hedefini içermektedir. Mesleki gelişim, öğretmenlerin, özel bir görevi yerine getirebilmek için gerekli beceri, yetenek ve bilginin kombinasyonu olarak tanımlanan yeterliklerini artırmasını sağlamaktadır (Jones, Voorhees ve Paulson, 2002). Kurumsal anlamda mesleki gelişimin ön plana çıktığı temel alan proje alanıdır. Öğretmenlerin yeni bir uygulama geliştirmek üzere ya da öğrencilerin öğrenmelerini derinleştirmek üzere hazırlayacakları ya da katılacakları proje alanı; bir anlamda bilgi ve becerilerini kuruma yansıttıkları ve bu yolla; kurumu, öğrencilerini ve kendilerini geliştirdikleri süreç olarak değerlendirilmektedir. Bu çerçevede proje deneyimi, öğretmen gelişiminin bir bileşenidir.

Küresel Rekabet Endeksi’nin 2019 verilerine göre Türkiye 141 ülke içinde 61.; inovasyon kabiliyeti açısından da 49. sıradadır. Ulusal Bilim Kurulu’nun Raporları’ nda 137 ülke arasında Türkiye eğitim ve yenilik açısından aşağıdaki gibi değerlendirilmektedir.

Öğretmenin güçlendirilmesinin farklı boyutları olmakla birlikte öğretim kalitesinin artırılması merkezi yerini korumaktadır. Öğretim kalitesinin nasıl artırılacağı üzerinde yapılan araştırmalarda (OECD, 1994; Avrupa Toplulukları Komisyonu 2008) öğretmenlerin bilimsel süreç becerileri açısından kendilerini geliştirmelerinin öğrencilerin başarısı üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu ortaya koymuştur. Türkiye’de son üç yılda mesleki gelişim programlarına katılma oranı %24 iken OECD ortalaması %50,9’dur. Bu oran OECD ortalamasının yarısından daha azdır.

 

Öğretmenin güçlendirilmesi bağlamında bazı göstergeler bulunmaktadır. Bu alanda yapılanların bir anlamda görüldüğü bu çalışmalardan biri Türkiye Mesleki İtibar Skalası sonuçlarına göre öğretmenlik mesleğinin itibarı %80,98 puan ile dördüncü sırada yer almaktadır (TUİK, 2017). Yapılan değişikliklerin bir yandan bu düzeyi korunmasına diğer yandan da itibarın artırılmasına katkısının olacağı düşünülmektedir.

Ulusal Eğitimde Dönüşüm Forumu’nda eğitimin geleceğine dair; değiştirilmesi, geliştirilmesi ve dönüştürülmesi için tartışılan konular ve öneriler aşağıda belirtilmiştir:

● 2023 Eğitim Vizyonu belgesi başvuru belgesi (referans) alınarak; her öğrenci çift kanatlı sistemde düşünerek, akademik gelişimlerinin yanı sıra duygusal, toplumsal, kültürel, psikolojik gibi alanlarda da desteklenmelidir. Vizyon Belgesinin ortaya koyduğu gibi; öğrenciler bireysel yetenekleri/becerileri doğrultusunda desteklenmeli, eğitim ortamları ihtiyaçlarına göre oluşturulmalıdır.

● Öğrencileri geleceğe hazırlamak, geleceğin dünyasında söz sahibi olabilmek için geleceğin bireylerinde ihtiyaç duyulan yetkinlikler esas alınmalıdır. Dünya Ekonomik Forumu’nda (WEF) “Soft Skills” (Yumuşak Beceriler) olarak sıralanan yetkinlikler, akademik yarış ve başarının çok ötesinde, bireylerin sorun-çözme, yaratıcı düşünme, analitik düşünme, liderlik/önderlik gibi beceri temelli eğitimi öne çıkarmaktadır. Eğitim içerikleri tasarlanırken bu becerileri geliştirmek hedeflenmelidir.

● OECD raporları ve PISA sonuçları incelendiğinde, özellikle Türkiye adına sonuçlar ve istatistiksel tablolara bakıldığında, Türkiye’deki öğrencilerin ezber yeteneklerinin sorun-çözme yeteneklerinden çok önde olduğu sonucu çıkarılmaktadır. Tüm dünya eğitim sistemlerinde geliştirilmesi hedeflenen temel beceri sorun-çözmedir ve artık 21.yüzyılda işbirlikli sorun- çözme, takım çalışmaları önem kazanmaktadır. Yine OECD raporuna bakılacak olunursa, Türkiye’deki öğrencilerin işbirlikli sorun-çözmede sonlarda yer aldığı görülmektedir. Bunun ÖSYM elemeci sınav düzeni ve soru tekniği ile ilgili olduğu ve tüm sisteme yayıldığı kanısı hâkimdir. Eğitim faaliyetlerinde, içerik geliştirmede, eğitim ortamlarının düzenlenmesinde vb. öğrencilerin 21. yüzyıl becerilerini geliştirmek hedeflenmelidir.

● Avrupa Yeterlilikler Çerçevesine uyumlanarak hazırlanan Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi açıkça ortaya koymaktadır ki; eğitim-öğretim sistemi ile iş piyasası gerekliliklerinin örtüşmesi temel yeterliklerdendir. Meslek Eğitimi ve Teknik Eğitimin niteliği yükseltilmeli, toplumda görünürlüğü artırılmalıdır. Bunun yanı sıra, alt eğitim kademelerden itibaren her öğrencinin kendine uygun kariyer seçimi ve gelişimi desteklenmelidir.

● 21. yüzyıl bireylerinin “Soru Değil, Sorun Çözen Bireyler” olması önemlidir. Bu sebeple, sınava dayalı eğitim anlayışı terk edilmeli, sadece bitirme sınavlarıyla sınırlı sınavsız, öğrencilerin becerilerine ve yeteneklerine uygun kariyer gelişimini alt kademelerden itibaren destekleyen / izleyen, öğrencilerin kendini keşfetmesine ve tanımasına fırsat veren yetenekleri ortaya çıkarmaya yarayan seçmeli derslerle desteklenen bir eğitim modeli (not: 2012 Kanununda var) geliştirilmelidir. Az sınavlı eğitimin temellerinin atılması yönünde sahadaki öğretmenlerin, akademisyenlerin, eğitim ile ilgili sivil toplum kuruluşlarının ve eğitim paydaşlarının görüş, öneri, çalışma ve raporları dikkate alınmalıdır. Bununla ilgili Eğitim Yöneticileri ve Uzmanları Derneği ayrıntılı “METE Raporu” hazırlamış ve toplum yararına sunmuştur.
(http://www.eyuder.org/Download/IcerikDokumanlari/METE%20KİTAP.pdf)

● Salgın hastalık süreci ile birlikte eğitim öğretim süreci değişim göstermiştir. Salgın hastalık süreci iki gerekliliği beraberinde getirmektedir. Bunlardan ilki; her bireyin eğitime erişimini sağlayacak altyapı, içerik ve müfredat güncellemesi yapılmalıdır. Diğeri ise; öğretmenlerin dijital eğitim süreci için dijital yetkinlikleri artırılmalıdır. Bununla ilgili gerekli hizmet içi eğitimler önleyici faaliyet olarak planlanmalıdır.

● Dezavantajlı bireylerin eğitim hayatları; yapılacak içerik/müfredat güncellemeleri, öğretmen eğitimleri ve iyileştirilen fiziksel şartlar ile birlikte avantajlı öğrenciye fırsat sunar hale dönüştürülmelidir. Dezavantajlı bireylerin velilerine yönelik ayrıca çalışmalar planlanmalıdır.

● YÖK-MEB öğretmen eğitimi işbirliği geliştirilmeli, müfredatın gerektirdiği eğitimöğretim yöntemleri hem hizmet içi öğretmen eğitimine, hem de öğretmen adayı lisans öğrencilerinin eğitimine zaman geçirmeden yansıtılmalıdır.

● Halen bu yapılamamış olduğu için, hem ÖSYM’nin mevcut tutumuna hizmet eden dershanelerin kapatılmasını uygulamaya koymak, hem de lise düzeyi son sınıfları öğrencinin sınav gerilimi nedeniyle MEB dershane işlevlerini karşılayacak düzenlemeler yapmak zorunda bırakılmaktadır. MEB-YÖK-ÖSYM işbirliği öğrenci odaklı eğitim sistemimize göre yeniden oluşturulmalı, Yükseköğretime Giriş Sınavları, öğrenci yeteneklerini ve gelişimini önceleyecek biçimde yeniden yapılandırılmalıdır.

● MEB, lise son sınıfların müfredatını, çok boyutlu kültür, bilinç ve öğrencinin hayata atılma imkânlarını da geliştirecek şekilde ele almalıdır. Öğrenciyi yurt-dışında bir çözüm var psikolojisine sokan dış kaynaklı psikolojik etkilerin doğru bilgilerle önünün alınması için basın-yayın-medya ile işbirliği yapılmalıdır.

● Sivil Toplum Kuruluşları, eğitim ile ilgili çalışmalarında Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği sözleşmeleri (protokolleri) çerçevesinde girişimlerde bulunmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı; gönüllü kuruluşlar /sivil toplum kuruluşları ile işbirliği sözleşmelerine açık olmalı, eğitimdeki nitelikli paydaşları artırmalı ve eğitimsel rollerde yük paylaşımında bulunmalıdır.

● Milli Eğitim Bakanlığınca yapılan her çalışmanın, iyileştirmenin, düzenlemenin, müfredatın, getirilen yeniliklerin, oluşturulan fiziksel imkânların başarısı; öğretmenlerin bunları kullanabilmesi ve yetkinliği ile doğru orantılıdır. Dolayısıyla öğretmen yetkinliği eğitim sisteminde çok kilit noktada bir çark ve bu çark harekete geçmediğinde diğer çarkların işleyişi büyük ölçüde etkilenmektedir. Yayınlanan “Öğretmenlik Mesleği Genel Yeterlilikleri Belgesi” de incelenecek olunursa, öğretmenler mesleki bilgisi, mesleki becerisi ve tutum ve değerler alanlarında gelişmeli ve geliştirilmelidir. STEM, kodlama, web 2.0 araçları, dijital ölçme değerlendirme yöntemleri gibi güncel ve yenilikçi eğitim yaklaşımı ve yöntemlerinin kullanımının iyi uygulama örneklerinin artırılması gerekmektedir.


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)