adscode
adscode

Üniversite cazibesini yitirdi mi?

Daha düne kadar üniversiteli olmak, gelecek için en büyük referanstı.Sırf bu yüzden, anne babaların çocukları için yapmadıkları fedakârlık kalmadı, öğrenciler de çocukluk ve gençliklerini heba ettiler.

Üniversite cazibesini yitirdi mi?
Milliyet Diyalog
Peki, mükâfatı ne oldu?
İşsizlik, işsizlik, işsizlik...

Şu anda işsizlik sıralamasının en tepesinde üniversite mezunları geliyor.
Onca fedakârlığın ödülü işsizlik olunca, üniversiteye olan talep sanki bir anda cazibesini yitirdi.

Birinci yerleştirme sonrasında üniversitelerde 68 bin kontenjan boş kalmıştı. Ama asıl şok, kazandıkları halde üniversiteye kayıt yaptırmayan öğrencilerde yaşandı.
Bir sonraki yıl, orta öğretim başarı puanları yarı yarıya düşmesine rağmen 70 bin çiçeği burnunda üniversiteli, kazandığı üniversiteye gidip kaydını yaptırmadı.
Üstelik bu boş kalan kontenjanların 30 bini devlet üniversitelerine ait. Yani ne öğrenim ücreti var ne de daha büyük başka masraf ama ona rağmen ilgi görmedi!..
Bu boş kontenjanlar, ikinci yerleştirmeyle doldurulmaya çalışıldı ama yine nafile. Çünkü bu kez de 58 bin kontenjan boş kaldı.
Tıpkı birinci yerleştirmede olduğu gibi kazandığı halde gidip kayıt yaptırmayanlarla birlikte bu sayı en az 75 bine yükselirse hiç şaşırmamak gerekir!
Üstelik üniversiteli olmak için kapıda bekleyen en az bir milyon öğrenci varken!..

Nerede yanlış yapılıyor?
İlkokuldan ortaokula, ortaokuldan liseye olduğu gibi liseden üniversiteye geçişlerde de büyük problemler var.
Ama nedense bu sorunlar çözüleceğine daha da katmerli hale getiriliyor.
Üniversite açmak için gösterilen siyasi irade, bu üniversitelerin dolması ve kalitelerinin yükselmesi konusunda aynı hassasiyet göstermiyor!
Keşke, açılan üniversitelerle daha bir yakından ilgilenilseydi, ne 15 üniversite kapatılır, ne binlerce öğretim elamanı kapıya konulur, ne on binlerce öğrenci okulsuz kalır, ne de on binlerce kontenjan boş kalırdı!..
Peki, sorun nerede?
Siyasi iradede mi, YÖK ve ÖSYM’de mi, üniversitelerde mi, ille de üniversite deyip sonra hiçbir katkıda bulunmayan ve öğrenciyi yolunacak kaz olarak gören kentlerde mi yoksa veli ve öğrencilerde mi?
Milli kaynakların heba olması, umutların körelmesi, en önemlisi de eğitime olan ilginin azalmasında, medya olarak biz de dahil, herkesin suçu var. Hem de fazlasıyla...

İsterseniz gelin tek tek ele alalım:
Siyaset: En zoru başarıp ülkenin dört bir yanına üniversite açtılar ama devamını getiremediler, kendi hallerine bıraktılar. Moral, motivasyon sağlayamadılar. Kayıtlarla hiç ilgilenmediler.
YÖK: Gençlerin, bilimin ve üniversitelerin geleceğine yön veren devasa bir kurum, acemi ve donanımsız başkanların elinde oyuncak oldu. Kuruluşundan bu yana üzerine vazife olanlardan çok yapılmaması gerekenleri yaptı. Yeni yeni toparlanmaya çalışsa da nafile!
ÖSYM: Türkiye’nin hatta dünyanın en önemli kurumlarından biriydi, itibarı şimdi yerlerde sürünüyor! Kendisini yenileyemedi, güvenliğini koruyamadı, her türlü melanete açık hale geldi, boş kontenjanları sadece seyretti!
Üniversiteler: Devlet üniversiteleri devletin umursamazlığına, vakıf üniversitelerinin bir bölümü de holdinglere sırtını dayayıp gel keyfim gel yaptı, yapmaya da devam ediyor. Bazıları da var ki, para kazanmanın ötesine hiç geçemedi. Dik duramadılar, rüzgâr nereden eserse oraya döndüler.
Kentler: Üniversite açısın diye her türlü kulisi ve baskıyı yapan kentler, üniversiteler açıldıktan sonra, maalesef aynı duyarlılığı göstermediler. Üstüne üstlük, öğrencileri altın yumurtlayan tavuk gibi görmenin ötesine geçemediler.
YURTKUR: Çok uzun yıllar barınma ve burs sorunun çözmek için değil, adeta çözmemek için çaba harcadı. Öğrencileri, ortada bıraktı. Yeni samimi gayretler var ama nereye kadar hep birlikte göreceğiz...
Medya: Eğitimin geneli gibi üniversitelerdeki boş kontenjanlarla ve öğrencilerin sorunlarıyla da hiç ilgilenmedi, olup bitenleri sadece seyretti...

Yazının devamı için tıklayınız

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)