adscode

Yangın faciasından etkilenen çocuklara nasıl yaklaşılmalı?

Bolu’daki yangında sömestr tatili için otelde bulunan çok sayıda çocuk da hayatını kaybetti.

Yangın faciasından etkilenen çocuklara nasıl yaklaşılmalı?
Sağlık
Güncelleme : 24-Jan-25 17:00

Milliyet'ten Ozan Ömer Kadüker'in haberine göre felaketin ardından, kaybettikleri arkadaşlarının yasını tutan çocuklar duygusal çöküntü yaşıyor. Olayı medyadan takip eden yaşıtları da korku ve endişe içinde.

Altıntepe Kızılay Tıp Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Sena Nuraltan, yakınlarını kaybeden veya bu felakete tanıklık eden çocuklar için durumun travmatik olabileceğini belirterek “Bu sebeple kaygı, korku, travma sonrası stres ve olayı yeniden yaşama gibi fiziksel ve duygusal belirtiler ortaya çıkabilir. Başlangıçta görülen bu belirtiler geçici olabilir ancak uzun süreli devam eder ve günlük hayatı etkilemeye başlarsa bir uzmandan yardım alınmalı. Çocuğun duygusunu ve davranışlarını anlamak, yaşadıklarını küçümsemeden anlayışla karşılamak, uyku ve yemek saati gibi günlük rutinini bozmamak ve açık iletişim kurmak yardımcı olabilir” dedi.

Olayları medyadan takip edip eden çocuklar için ise Nuraltan, “Öncelikle çocuğun yaşına uygun olarak güvende olduğu ve korkmasının normal olduğu anlatılmalı. Basit ve açık bir dil kullanmak ancak korkutucu ve karmaşık detaylara değinmemek gerekir. Devamında nasıl hissettiği çocuğa sorulmalı ve onun kendisini anlatması için fırsat verilmeli. Çocuklar görüntülerden ve haberlerden olabildiğince uzak tutulmalı” diye konuştu.

Yangın haberleri çocuklara izletilmeli mi?

Altınbaş Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Klinik Psikolog Dr. Esra Gül Koçyiğit ise Kartalkaya’da yaşanan yangının toplumda sarsıcı bir etki yarattığına dikkat çekti. Özellikle bu felaketi yaşamış, yakınlarını kaybetmiş insanlara nasıl davranılması gerektiği, yaşadıkları travmayı atlatabilmelerinde önemli olduğunu kaydetti.

Psikolojik travma tepkilerinin, yaşanan yangının hemen ardından ortaya çıkabileceği gibi gecikmeli olarak daha sonraki zamanlarda da ortaya çıkabildiğini aktardı. Psikolojik travma tepkilerinin şiddeti ve yoğunluğunun kişiden kişiye değişiklik gösterebildiğini ifade eden Esra Gül Koçyiğit, “Travmatik olaylar sonrası yetişkinler gibi çocuklar da psikolojik travma yaşayabilirler. Bu dönemde psikolojik ilk yardım desteği alınmasının hastalığın etkilerini azaltır” dedi. Yarı yıl tatili nedeniyle aileleriyle birlikte olan çok sayıda çocuğun ve gencin de bu travmayı yaşadığına işaret etti. Diğer taraftan birçok çocuğun da televizyon başında ya da ellerindeki telefonlardan kontrolsüzce yangın ve çaresiz insan görüntülerine maruz kaldıklarını aktardı. Bu görüntülerin çocuklar üzerindeki etkilerinin kendilerine en çok iletilen sorular olduğunu değinen Klinik Psikolog Dr. Esra Gül Koçyiğit bundan sonra yapılması gerekenlerle ilgili önemli uyarılarda bulundu.

Dr. Esra Gül Koçyiğit, destek ve sağaltım sürecinde esas olanın, kişide ileri derecede yıpranan güvende olma duygusunun yeniden tesisi ve geri kazanımı olduğunu belirtti. Esra Gül Koçyiğit’e göre, bu kazanım, pek çok psikolojik belirtinin sona ermesini sağlayacak ve pek çoğunun sağaltımını kolaylaştıracak etkide. Özellikle çocukların üzerinde kalıcı etki bırakmaması için yapılacaklara değinen Koçyiğit önerilerini şöyle sıraladı:

- Bu felaketlere şahit olan çocuklar aynı soruyu tekrar tekrar sorabilir. Bu durum çocuğun güvende olduğundan emin olmak için kullandığı bir yöntemdir. Bıkmadan, sabırla tüm sorularına cevap verilmelidir.
- Bu nedenle çocuklara artık güvende oldukları söylenebilir. Bu yaşanılanların kimsenin suçu olmadığı ifade edilebilir. Çünkü zihinsel gelişim açısından yeterli olgunluğa ulaşmamış çocuklar bu tür olayların kendi düşüncelerinden meydana geldiğini de düşünebilirler.
Kendilerini suçlu ve çaresiz hissedebilirler. Hayatta her şeyin kontrolümüz altında olmadığı ve kontrolümüz dışında gelişen olaylarda bizim sadece önem alabileceğimiz anlatılmalıdır.

Dr. Esra Gül Koçyiğit, çocukları televizyon ve dolayısıyla haberlerden tamamen uzak tutmanın mümkün olmadığını dile getirdi. Ancak çocuğun izlediği televizyon programlarına sınır konulması konusunda uyarılarda bulundu. “Aşırı korkutucu veya aşırı duygusal haberler yerine gerçek haberlerin aktarıldığı televizyon programlarını ebeveynin/bakım verenin nezaretinde izlenmesi sağlanabilir.” dedi. Medyada çıkan haberlerin amacının çocuklara anlatmak kaygılarını azaltacağını ifade eden Koçyiğit, “Bu haberler felaketlere karşı önlem almamız için bize bilgi amaçlı veriliyor. Yangın anında ne yapmamız gerektiğini öğrenmemiz bizi korur gibi.” bir yaklaşım sergilenmesi önerisinde bulundu.

 

“Ailece bir arada kalınmalı”

Yaşanan travmanın atlatılmasında mümkün olduğunca ailece bir arada kalınmasını tavsiye eden Koçyiğit, “Çocuğun yeme-içme, uyuma gibi fiziksel ihtiyaçları mümkün olan en kısa sürede felaket öncesi dönemdeki rutine dönmelidir. Bu sayede çocuk kendini daha güvende hissedecektir.” dedi. Koçyiğit diğer yapılabilecekleri ise şöyle ifade etti:

- Ebeveyninden ayrılma endişesi yaşayan çocuklara destek sağlanarak güven duyup rahat hissetmeleri sağlanmalıdır.
- Bu süreçte hem ebeveynin hem de çocuğun çevresindeki önemli kişilerin iyi birer dinleyici olmaları gerekmektedir. Çocuğun anlatmak istediklerini dikkatli ve sakin bir şekilde sabırla dinlemek çocuğun duygularını aktarmasında çok önemlidir.
- İmkanlar el verdiğince çocuklara oyuncaklı ortamlar hazırlanmalıdır. Özellikle baba, anne, kardeş, arkadaş, ev, itfaiye, polis, doktor, ambulans, hastane gibi kişi ve nesneleri temsil eden oyuncakların bulunmasına özen gösterilmelidir. Çocuklar, çocuksu doğallıklarıyla gerilimlerini oyuna yansıtarak deşarj olurlar.
- Çocukla bire bir konuşulabilir. Hikâye yazdırılabilir. Korkularından bahseden çocuklara korkuları ile ilgili resim yaptırılabilir. Bununla birlikte kendisini kurtarmaya gelen itfaiye ekibi, gönüllü çalışanları da resmetmeleri konusunda cesaretlendirilebilir. Kolaj çalışmaları gibi sanat etkinlikleri de yaptırılabilir.
- Yangına maruz kalmış diğer kişilere veya kendini kurtarmaya gelmiş kişilere mektup yazmak gibi çalışmalar için desteklenebilir.
- Çocuğun kendisini ifade etmesi konusunda ebeveyn/ bakım verenleri tarafından desteklenmeli ancak bu konuda çocuk zorlanmamalıdır. Bazı çocuklar olayla ilgili daha çok konuşurken bazıları olayın sadece bir kesiti hakkında konuşabilirler. Ayrıca çocukların yaş ve gelişim düzeyi de dikkate alınmalıdır. Gelişimsel anlamda 5 yaş altındaki çocuklar çok fazla şey söylemezler. 6-9 yaşlardaki çocuklar bazı şeyleri konuşabilecek kadar hazırdırlar. 10 yaş ve üzerindeki çocuklar daha fazla konuşmaya uygundurlar. Çocukların kendini ifade edebilmeleri desteklenirken “olay olduğunda hissettiğin ilk şey neydi?” diye sorulabilir. Cevap alınmadığında o zaman “ne düşündün” şeklinde de sorulabilir. “Kendini daha güvende hissedebilmen için neler yapabilirim”, “Kendini güvende hissedebilmek için sen neler yapabilirsin” gibi sorular sorulabilir. Güvenli “yer” in neresi olduğu ile ilgili resim çizdirilebilir. Ayrıca çocuklara beklenmedik durumlar karşısında üzülmenin normal olduğu söylenmelidir. Çocukların ağlamalarına da, üzgün olmalarına da fırsat verilmelidir. Çocuklar cesur olmak zorunda değillerdir. O nedenle “sen cesur bir çocuksun” korkmamalısın” gibi ifadelerden kaçınılmalıdır.
- Olumlu gelişmelerden de bahsedilmelidir. Birçok kişinin de bu tip felaketler yaşayıp ama zarar görmediğini, yararlananların da hızlıca iyileştiğini, yaşanmış kahramanlık hikayelerinden de bahsetmek gerekmektedir.
- Çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlarken, “Asla bir daha olmayacak” gibi kesinliği olmayan cümleler kurmamak gerekmektedir.
- Çocuğun bu dönemde gerileme davranışları olabilir. Örneğin; daha önce tuvalet alışkanlığını kazanmış veya parmak emme gibi davranışları olmayan çocuklarda afet sonrası alt ıslatma, parmak emme gibi davranışlar görülebilir. Bu konuda çocuğu eleştirmemek, olumsuz tepkiler göstermemek gerekmektedir.
- Çocuğa güven duygusunu oluşturmanın bir yolu da kötü bir durum olduğunda ne yapması, nereye gitmesi konusunda bir plan yapmaktır. Çocuğun bilgilerin içeren bir kağıdın yazılı olduğu küçük bir cüzdan temin edilebilir. Çocuğa mutlaka birilerinin kendisiyle ilgileneceği söylenebilir.


“Ebeveynin/bakım verenlerin desteği bazen tek başına yeterli olmayabilir.”

Altınbaş Üniversitesinden Dr. Esra Gül Koçyiğit, bazen tüm bu desteklerin yeterli gelmediği durumlar olabileceğini hatırlattı. Dikkate alınması gereken belirtiler hakkında aileleri uyardı: “Çok uyumak veya uykusuzluk gibi uyku değişiklikleri, kabus görme, yemek yeme de değişiklikler, iştah kaybı veya çok yeme, sık sık ağlama, karın ağrısı, bağırsaklarla ilgili şikayetler, aşırı yorgunluk ve irritabilite, önceki keyif aldığı şeylerden zevk alamama, dikkat ve konsantrasyon güçlüğü, aşırı derecede ayrılık anksiyetesi, umutsuzluk hissetme gibi belirtiler varsa ve çocukta görülen bu belirtiler 4-6 haftadan daha fazla sürüyorsa profesyonel yardıma başvurulmalıdır.” dedi.

İstanbul Atlas Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. T. Gül Şendil, ölüm ve yas kavramları hakkında çocuklara nasl yaklaşılması gerektiğine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Ölüm kavramının çocuğun gelişim düzeylerine ve yaş dönemine göre farklı şekilde anlatılması gerektiğini belirten Prof. Dr. T. Gül Şendil, hangi yaş ve gelişim seviyesi olursa olsun çocuklara asla yalan söylenmemesi gerektiğini vurguladı. 5 yaşına kadar olan dönemdeki çocuklara somut ve basit açıklama yapılması gerektiğini belirten Şendil, “uyudu” ya da “uzaklara gitti” şeklindeki açıklamaların çocuğun kafasını karıştırdığını, yanlış açıklamaların çocukta uyku sorunlarına ya da yakınlarından hiç uzak duramama gibi bağımlılık sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulundu. Çocukların kayıplar karşısında korku, üzüntü, suçluluk, öfke gibi karmaşık duygular yaşayabileceğini kaydeden Şendil, “Bu duyguların doğal olduğu, ebeveynin kendisinin de bu duyguları yaşadığı ve herkesin farklı şekillerde yas tuttuğu anlatılabilir” dedi.

EĞİTİM AJANSI, MİLLİYET

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)
pivotte studio fantezi giyim