Ancak, uzun süre 3.50'lerde salınan, hatta zaman zaman bu düzeyin bile altına inen dolar kuru hafta içinde yeniden hız kazandı ve 3.60'ı geçti. Aklımıza hemen Ocak ayındaki o hızlı artış ve 4'e yaklaşan düzey geliverdi.
Euro ise 4 TL'nin üzerinde seyrediyor. Kurun birkaç günde yüzde 2.5 artması oynaklığın ve riskin bir göstergesi. Kurdaki bu oynaklık, geçtiğimiz birkaç aylık hareketsizliğin ardından geliyor. Bu düzeylerde kalırsa sorun yok ama yoluna devam ederse ekonomide ve piyasalarda stres yaratır.
Aslında dolardaki bu artışta biz masum sayılırız. Doların ana vatanından, ABD'den gelen haberler kurdaki bu artışın temel nedenini oluşturuyor.
Peki normal koşullarda ne olur; dış etkenler çok çok ağır basmazsa eğer, TL daha da değer yitirir mi, yoksa değer kazanma eğilimi mi ağır basar?
Merkez Bankası'nın Türkiye'nin dış ticaret yaptığı ülkelerin para birimlerini esas almak suretiyle 2003 yılını 100 kabul ederek hesapladığı reel efektif döviz kuru endeksi, TL'nin yaklaşık 15 yılda en düşük düzeye bu yıl indiğini gösteriyor. Yani TL'nin daha değer kazanacak potansiyeli bulunuyor.
Türkiye'deki yüzde 12-13 düzeyindeki faiz nedeniyle TL'deki carry trade cazibesi yabancıların 7 aydır ciddi bir giriş yapmasına neden oldu.
Analistlere göre, dolar/ TL'deki her sıçramada yabancılar kadar, vatandaşın eğilimi de etkili olacak. Analistler, 3.64 seviyelerinden yerli satışları ile karşılaştı. Vatandaşın elinde ciddi bir dolar bulunuyor. Bu yatırımcıların aldıkları dövizlerin satıp satmayacakları önemli.
Analistler, Katar krizi ile ilgili tedirginlikler, Kuzey Kore'nin füze denemesi sonrası politikacılardan gelen sert açıklamalar ve ABD Merkez Bankası FED in atacağı adımlara ilişkin belirsizliklerin küresel piyasalarda dolar talebini artırdığını belirtiyor.
Dolar daha da artar mı? Uzmanlar çok fazla artmaz diyor...
