Kişisel hırslarının da son derece yüksek olması, selfie tutkusu içindeki kuşağın en bilinen özelliklerinden biri olarak tanımlanıyor. 21. yüzyılın ilk nesli olma ünvanına sahip Z kuşağının, önceki nesillere göre daha zeki oldukları tespitinin yanısıra, teknolojinin de sayesinde, yenilikçi buluşlar açısından önemli bir etki yaratmaları bekleniyor.
Z kuşağının yükseköğretimden beklentileri, kendilerinden önceki Y kuşağı gibi sadece teknolojiyle sınırlı değil. Z kuşağı, sosyal ortamlarda, uygulamalı ve doğrudan öğrenmeye meyilli bir nesil olarak da tanımlanıyor. İstedikleri zaman ulaşabilecekleri öğrenim araçlarına olan tutkuları, bu kuşağın bilgiye ulaşmada güçlük çekmek istemediğini de gösteriyor.
Yapılan araştırmalara göre, dijital dünyanın içine doğup büyüyen Z kuşağının neredeyse tamamı sosyal medya araçlarını başarıyla kullanıyor.
Değişik sosyolojik gruplarla ilişki kurma ve hak arama konularında diğer kuşaklardan daha başarılı olmaları, bu kuşağın iş hayatında ulaşabilecekleri başarıların habercisi sayılıyor. Buna ek olarak, sınırsız yeni bilgiye erişimin, Z kuşağı ile daha özgüvenli ve kariyer odaklı bir nesil yarattığı düşünülüyor.
Ancak, başarılı odaklı olan bu nesil, depresif ve rekabetçi bir yapıda olduğu için içki ve sigara konusuna daha çok eğilimli.
Sosyal duyarlılığı oldukça yüksek olan bu kuşağın temsilcileri, sosyal medya ile duygusal tepkilerini açıklamakta bir sakınca görmüyor.
Tamamıyla doğuştan dijital ve küresel ilk kuşak olan Z’ler aynı zamanda oldukça realistler. Bu özelliklerini, yaratıcılıklarıyla birleştirip daha iyi bir dünya yaratma misyonunu da üstlenmiş olan Z kuşağı, cinsiyet ayrımı yapmayan, benzersiz ve otantik kişi veya ürünlere daha çok değer veriyor. Görsel ve teknolojik yoldan iletişime geçmeyi tercih eden Z jenerasyonu, aynı zamanda istediği yerde istediği zamanda iletişime geçebilmeyi bekliyor.
Bu kuşağı iyi anlayabilirsek, bu neslin daha sağlıklı yetişmesine yardımcı olur ve sosyo ekonomik hayatımıza daha çok katkı vermesini sağlayabiliriz.