24 Kasım haftasında ülkenin gündemi, sınavlara kurban edilen eğitim sistemi olmalı, eğitimin devasa sorunları konuşulmalı, çözüm önerileri tartışılmalıydı.
Sanırım bu ifadeler sizi acı bir tebessümle buluşturdu.
Evet, eğitim ve öğretim denilince akan sular durmalıydı.
Bakanlık, en büyük yatırımı, donanımlı nesil yetiştirmek için yapmalıydı.
Ama ne yazık ki süreç böyle ilerlemiyor.
İşte bir “24 Kasım Öğretmenler Günü” daha yaşıyoruz.
Eğitimi ve öğretimi hayattan koparmış, sınavlara feda etmiş, öğretmeni üzmüş, küstürmüş bakanlık, öğretmenler gününde ne söyleyebilir acaba?
Ya haksızlığa uğradığına inana on binlerce öğretmen adayı, ya mülakat rezillikleri?
Ülkenin birinci gündemi eğitim sistemini diriltmek olmalı.
Uzun yıllar eğitimin mutfağında ve yönetim birimlerinde bulunmuş bir eğitimci olarak söylüyorum ki özellikle son on beş, yirmi yılın eğitim öğretim karnesi çok ama çok kötü!
Bakmayın siz yetkililerin gayrı samimi siyasi ezber laflarına, okulların durumu gerçekten yürek yakan cinsten.
Bakın istatistiklere, uluslararası sıralamalara bakın!
Olsun, biz yine sorunları çözmek yerine “Canım Öğretmenim!” yapmacık modundan vaz geçmeyeceğiz gibi.
Yine bir 24 Kasım’ı daha sabun köpüğü vaatlerle yaşayacağız anlaşılan.
Öğretmen mutlu olmadan millet mutlu olamaz!
Sanal gündemin öğretmen olduğu ancak eğitim ve öğretim sorunlarının konuşulmadığı, çözümün tartışılmadığı bir 24 Kasım daha yaşanacak gibi.
Sayın Bakanın bile gündeminde eğitimin ne kadar olduğu tartışılır.
Kronikleşmiş eğitim sorunlarını çözmeye kimsenin cesaret edemediği zor bir dönem yaşıyoruz.
Oysa eğitim sistemimizde çözüm bekleyen dağ gibi sorunlar var.
Sistem karmaşası, mutsuz, umutsuz öğretmenler, ezberler, bitmek bilmeyen sınavlar, ödevler, hormonlu notlar, çok da işe yaramayan diplomalar…
Ya her gün biraz daha insani ve ahlaki değerlerden uzaklaşan genç nesil?
Ya öğretmen?
Öğretmen, büyüyen her fidanda, açılan her çiçekte kokusu, geçmişte ve gelecekte izi olan öğretmen.
Dağ gibi sorunlarla boğuşan, yorgun, mutsuz, umutsuz öğretmen.
Unutmayalım, öğretmen mutlu olmadan millet mutlu olamaz!
24 Kasım mı dediniz?
Ne çok 24 Kasım yaşadık yarım ağızla eğitimi, öğretmeni konuşup ikinci günü unutulan!
Öğretmeni unutan, ona güvenmeyen, onu oyalayan bir sistem asla iflah olmaz!
Millî Eğitim Bakanlığı ne yapıyor?
Sayın Bakana şu soruyu sormak lazım:
Kariyeri için ülkenin eğitim sistemini ateşe atan bir bakana,
Temizlenemeyen, sabun konulamayan, temizlikçi gönderilmeyen okulların bakanına,
Dağ gibi sorunları çözmek yerine laiklik tartışmalarıyla tepeye mesajlar verip duran bir bakana,
Bu kadar da olmaz, dedirten ayrıcalıklarla dolu bir kariyer yolculuğu içinde kabinenin tartışılmaz en ideolojik bakanına,
Ekip kuruma çabasıyla, ayrıştırıcı tutumlarıyla hep gündemde kalan bakana…
Sayın Bakan, önceliğiniz eğitim mi, siyaset mi, koltuk sevdası mı?
Sayın Bakan, birileri için “Tekin” olabilir, ancak bu bakan eğitim camiası için hiç de tekin olmayan bir bakan!
Bilmem ki ülkede ne zaman akıl ve bilim ön plana çıkacak, ne zaman liyakat esas alınacak?
Selam size geleceğin mimarları!
Selâm, her şeye rağmen sevgiye, ilgiye, bilgiye açılmış sıcak kucaklara.
Selâm, anne yürekli güzel insanlara.
Selâm, milletimizin yüz akı değerli öğretmenlerimize.
Selâm, ruhlara şekil veren, kafaları besleyen geleceğin büyük mimarlarına!
Her bakışı, her dokunuşu, her tatlı gülüşüyle gönüllere taht kuran, ruhları yoğuran, anne bakışlı güzel insanlar, değerli öğretmenler!
Hayatın neşesi, hastalıkların aşısı, yolunu kaybetmişlerin pusulası siz.
Gülüşünüz güneş olsun, elleriniz umutla dolsun!
Siz mutluysanız mutludur toplum, bu da unutulmasın!
Öğretmenine sahip çıkan, okuyan, araştıran, sorgulayan bir toplum özlemiyle…