adscode
adscode

OKUL İKLİMİ-(2)

Eklektik ve sürdürülebilir bir okul iklimini nasıl yaratalım?

sevketgedik@gmail.com




Bir önceki bölümde (08.09.2017) olumlu ve sürdürülebilir bir okul ikliminin gerekliliğini vurgulamaya çalışmış fakat bunu başarabilmenin zorluklarından da söz etmiştim. Ama bir kez başlatılırsa olumlu bir okul iklimi döngüsüne gireceğimizi de tekrar vurgulamak isterim.

Olumlu ve sürdürülebilir okul iklimi koşullarının yaratılamadığı okullar için “Geleneksel Okul Anlayışı”, bunun tersi okullar için de “Yenilikçi ve Eklektik Okul Anlayışı” dersek bu iki okul anlayışının içeriklerini ve farklılıklarını birkaç maddeyle sıralayabilirim zannediyorum. Elbette ki, tüm olaylara bakış açımda olduğu gibi, bu maddelerin de değiştirilebilir, geliştirilebilir ve arttırılabilir olduğunu düşünüyorum.

Bunlar:

  1. Geleneksel yaklaşımda; çocuk cahildir, bilgisizdir, yaramazlık yapar. Yetişkinlerin görevi çocuğu kontrol etmektir. Eğitimin ve toplumun temel amacı çocukta istendik yönde değişim yaratmaktır. Hatta eğitimin tanımında bile “istendik yönde davranış değişikliği” vurgusu vardır.

Eklektik yaklaşımda ise çocuk özünde iyidir. Koşullar onun davranışlarını yönlendirmektedir. Her çocuk kuvvetli bir merak duygusuna ve araştırma isteğine sahiptir. Aile ve okul çocuğun bu yönünü desteklemeli, çocuğun güçlü yönlerini vurgulamalıdır. Değiştirmektense desteklemelidir.


 

  1. Geleneksel yaklaşımda çocuğun soruları her zaman yanıtlanmaz. Önemli olan çocuktaki merak duygusunun ve akılsal yönün gelişmesi değil otoriteye boyun eğmesidir. Akıllı/uslu çocuk demek beklenen, istenen davranışları yapan ve otoriteye en iyi itaat eden çocuktur. Tüm toplum benzer düşünme/davranım biçimlerine sahip (uniform) insanlardan oluşmalı, yani toplumun ve otoritenin kontrol biçimleri işlemeli. O halde okul iklimi de buna hizmet eden ortamlar ve koşullar yaratmalı.

Eklektik ve yenilikçi anlayışta ise insanın en önemli yönünün düşünmek olduğu bilinciyle hareket edilir. Düşünme eylemi kişiye özgü, eleştirel ve öznel fikirleri doğal olarak barındırır. Çocuğun farklılığı ve sorgulamaları onun doğasına uygundur. Yaratıcılık, farklılık ve özel/öznel davranışlar desteklenip geliştirilmelidir. Bu, toplumun dinamizmini arttırır. Bu anlayışla oluşturulacak bir okul iklimi mutlu ve meraklı küçük dâhilerin sevinciyle dolu olacaktır.


 

  1. Geleneksel anlayışta çocuklar genellikle yetişkinler tarafından dinlenmez. Onların naif, tuhaf, dikkate değmeyecek bir dünyaları vardır. Zaten o birçok şeyi de bilmez, öğretmek lazım. Okullarda da öğrencilerin söylediklerinden çok müfredattakiler dikkate alınmalıdır. Müfredatı yetiştirmek çok önemlidir. Bu yüzden çocuğun her sorusunu cevaplamaya kalkmak “öğretmemiz, dikte etmemiz gereken” birçok şeyi -elbette ki programa göre- yetiştirmemizi engeller.

Eklektik anlayışta öncelikli olarak öğretilmesi gereken tek ses kuralıdır. Yani herkes diğerini dinlemeyi öğrenmelidir. Öğrenci öğretmeni-öğretmen öğrenciyi, erkek kadını-kadın erkeği, anababa çocuğu-çocuk anababayı önce dinlemeli sonra konuşmalı. İnsanların iletişim kuramamalarının en önemli sebeplerinden biri bu ilkeye dikkat etmemeleridir. Karşındakini dinlemek demek onu bir birey olarak saymak demektir. O halde gelişime açık, olumlu bir okul iklimi için şu kurallar önemli:

Geçiştirip değersizleştirme!

Yargılayıp küstürme!

Sorgulayıp korkutma!

Üstten konuşup küçümseme!

Emredip sindirme, ki o da kendini rahatlıkla anlatsın.


 


 

  1. Okulların ve sınıfların kuralları geleneksel eğitim anlayışının vazgeçilmez unsurlarıdır. Bu kurallar öğretmenin otoritesini güçlendiren, okulun düzenini sağlayan dikte edilmiş kurallardır. Kurallara uymak ve onları uygulamak çocuğun gelişimsel seyrinden ve içinde bulunduğu koşullardan daha önemlidir. Katı geleneklerin egemen olduğu eğitim anlayışlarında kuralların değiştirilmesi hatta tartışılması dahi düşünülemez.

Modern, gelişime açık ve eklektik eğitim anlayışlarında ise dikte edilmiş kurallar değiliçselleştirilmiş kurallar vardır. Öğrenciler kuralsız bir toplumsal yaşamın mümkün olmadığının farkındadırlar ve kuralların bireyleri koruma amaçlı olduğunu kavrarlar. Kurallar ortak yaşam alanının güvenliğini sağlamak ve öğrencilerin gelişimini desteklemek için vardır. Her alanda olduğu gibi bu alanda da tartışma, değişme ve gelişme vardır.


 

  1. Geleneksel ve otoriter eğitim anlayışında eğer okul kendi otoritesini sağlamakta zorlanıyor ve öğrenciyi toplumsal beklentilere uygun şekillendiremiyorsa veliler ve diğer yetişkinlerle iş birliği yapılarak onlardan “çocuğun sahibiymiş gibi” davranmaları istenir. Veli görüşmelerinde hep bu durum vurgulanmaya çalışılır. “Ödevini yapmıyor, yaptırın! okula gelmiyor, takip edin! saygısızlık ediyor, biraz terbiye edin!” gibi mesajlar verilmeye çalışılır.

Oysa eklektik ve gelişimsel yaklaşımda her çocuğun davranışlarının altında karmaşık süreçlerin yattığı bilinir. Ödev yapmayan, devamsızlık yapan ya da öğretmenine karşı gelen çocuğun kendi dünyasına ve gelişim sürecine ait çok haklı gerekçeleri vardır. Çocuğun davranışlarının altındaki süreçleri anlamaya çalışmak ve değerleri olan çocuklar yetiştirmeyi amaç edinmek eklektik eğitim anlayışını temel yaklaşımlarından birisidir. Bunu okul iklimine iyi yansıtmak gerekir. Hırsızları hapsetmek, magandalara ceza vermek, yoksullara yardım etmek nasıl ki bu sorunları ortadan kaldırmıyorsa öğrenciyi cezalandırmak da sorunları çözmez. Öğrencilerin tüm olumsuz davranışları birer sonuçtur. Sonuçların altındaki süreçleri kavramak ve bu süreçleri olumluya çevirmek ancak olumlu bir okul iklimiyle mümkün.


 

  1. Çocuk adına kararlar her zaman büyükleri tarafından verilir. Üstelik bu kararlar daima çocuğun yararını gözeten kararlardır. Her şey çocuklar içindir. Çünkü onlar iyi değerlendirmeler yapamazlar. Nasıl yemek yiyeceği, nelere ilgi göstereceği, neleri tercih edeceği hep dikte edilmeye çalışılır. Aslında çocuk doğduğu andan itibaren en yakınları tarafından buna hazırlanır. “Doymadın daha ye, sakın dokunma kırarsın, sen yapamazsın, çocuklar her şeye karışmaz, ne kadar çok soru soruyorsun!” gibi toplum tarafından hazır kalıplar halinde sunulan “çocuk yetiştirme programları”okullarda yaratılan geleneksel eğitim ikliminin alt yapısını hazırlamış oluyor.

Eklektik eğitim anlayışında ise çok önemli bir unsur vardır: çocuğun potansiyeli. Her çocuk ayrı bir dünyadır. Her birinin sınırları, yetenekleri, yapabilecekleri farklıdır. Her çocuğun tercihleri farklı olacaktır. Seçenekleri sunup tercihi çocuğa bırakmanın yaratmış olduğu duygu, coşku ve sorumluluk anlayışı ile seçeneksiz bırakıp “zorunlu tercihler” (!) yapan çocukların duyguları, coşkuları ve sorumlulukları kıyaslanamayacak kadar farklı olacaktır. Hatta neredeyse siyah ve beyaz kadar farklılık gösterebilir. Bu yüzden olumlu ve sürdürülebilir bir okul ikliminin temel ilkesi“doğruyu göstermek değil seçenekleri sunmak” olmalı.


 

  1. Gelenekselden beslenen okullarda “çocuğa yüz verirsen tepene çıkar” anlayışı ve kaygısı vardır. Çünkü o sınırlarını, sorumluluklarını, nerede duracağını bilemez. O yüzden çocuklar kısıtlanmalı ve kontrol edilmeli. Onların nelerden sorumlu oldukları, neyi ne kadar yapabilecekleri, sınırlarının neresi olduğu hep büyüklerin bileceği şeylerdir. Eğer büyükler çocukları kontrol etmezse saygısızca davranırlar.

Gelişime açık, eklektik okul anlayışının egemen olduğu okullarda ise kontrol mekanizmaları dışsal değil içseldir. Çünkü saygı, güven ve iyi değerlerin yaratıldığı bir okul ikliminde çocuklarda sınırlarını iyi bileceklerdir. Çocuk sorumluluklarının bilincindeyse ve diğer insanları bir değer olarak görebiliyorsa diğer insanlara saygıyı da içselleştirmiş olur. Herkes sorumluluklarını bilerek, saygı çerçevesinde hareket eder. Böyle bir okul iklimini yaratmak ancak ve ancak yakın çevreden uzak çevreye doğru (okul ortamından velilere doğru, yakın sosyal çevreden kent hatta ülke kültürüne doğru) okulun tüm paydaşlarının katılımı ve desteğiyle mümkün. (Devamı sonraki bölümde)

 

Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)