Yeni müfredat programı taslağı ili ilgili çok şeyler söylendi, söylenmeye de devam edecek. Önemli olan neleri değiştireceği! Örneğin sınav odaklı eğitimden üretim ve yaşam odaklı eğitime geçilecek mi?
Bırakın ülkenin tamamındaki öğrencileri ayna kentteki, aynı okuldaki hatta ayna evdeki öğrencilerin ilgi, yetenek, beceri ve yaşamdan beklentileri birbirinden çok farklı.
Buna rağmen tümüne aynı müfredatı dayatmak ne kadar doğru?
Her çocuk çok önemlidir ve istisnasız hepsinin kazanılması ve mutlu olmaları gerekir.
O feda edilecek çocuklardan birinin kendi çocuğumuz olabileceği varsayımı asla unutulmamalıdır!
Günümüzde kişi odaklı eğitimin bu kadar öne çıkmasının nedeni budur!
Peki yeni müfredatta bunun izlerini görebiliyor muyuz?
Kıyısından, köşesinden konuya girilmiş ama uygulanabilirliği konusunda pek de inandırıcı değil. Çünkü alt yapımız ve ders çeşitliliği buna olanak sağlamıyor.
Taslağı sanki öğretmenlerden çok akademisyenler şekillendirmiş!
Yetkinlikten ve beceri geliştirmeden söz ediliyor.
Peki beceriler hangi derslerde, hangi ortamlarda, kaç saatte geliştirilecek?
En önemlisi de yaşamla bağlantısı?
Gelişmiş ülkelerin çoğunda derslerin önemli bir bölümü sınıfta değil hayatın içinde gerçekleştiriliyor.
Örneğin tarlada, fabrikada, müzede, sokakta…
Bu arada integralın kaldırılması ne anlama geliyor?
Üniversite sınavlarında soru çıkacak mı, çıkmayacak mı?
Çıkacaksa öğrenci bunu nerede öğrenecek?
Özel öğretmende mi, dershanede mi?
Müfredatta olmayan konulardan soru sorulduğunda, MEB ve ÖSYM seyirci kalsa da mahkemelerin bu soruları iptal ettiğini özellikle hatırlatmak isteriz!
Eğitim, sadece bazılarımızı değil yediden yetmişe hepimizi ilgilendiren ve sadece bugünümüze değil geleceğimizi de yön veren çok önemli bir koru.
Bu yüzden enerjimizi kabahatli arama yerine ortak akıl, bilim, liyakat, iyi insan, iyi yurttaş ve mutlu bireyler yetiştirmek için harcamalıyız…
