adscode

Koncuk: 'Bakan Avcı’nın karnesi kırık notlarla dolu'

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 2012-2013 eğitim-öğretim yılının tüm bu sorunlarla kapandığına işaret ederek, Milli Eğitim Bakanı Avcı’nın göreve gelmesinin üzerinden 5 ay geçmesine rağmen…

Koncuk: 'Bakan Avcı’nın karnesi kırık notlarla dolu'
Özel Eğitim






Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 2012-2013 eğitim-öğretim yılının sona ermesinin ardından basın açıklaması yaptı. Milli Eğitim Bakanının değişmesine rağmen bakanlığın kan kaybetmekten kurtulamadığını savunan Koncuk, “Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı büyük umutlarla göreve gelmişti ancak bugün geldiğimiz noktada Sayın Bakan icraattan yoksun bir şekilde bakanlığı yönetmektedir” diye konuştu.
Geride bırakılan eğitim-öğretim yılında eğitim sisteminin değiştiğini ve 4+4+4 sisteminin getirildiğini hatırlatan Koncuk, getirilen sistemin eğitimde tahribatlar yarattığı savunarak, “Sorunların zaman geçirilmeden çözülmesi gerekiyordu. Ancak Bakanlık yaşanan sıkıntıların çözümüne yönelik herhangi bir adım atmamıştır” ifadesini kullandı.
NORM KADRO FAZLASI OLAN SINIF ÖĞRETMENLERİ SAYISI 23 BİN 559
4+4+4 sistemi nedeniyle tüm branşlarda yaklaşık 70 bin öğretmen norm kadro fazlasının olduğuna dikkati çeken Koncuk, norm kadro fazlasından en fazla etkilenenlerin ise sınıf öğretmenleri olduğunu dile getirdi. Norm kadro fazlası olan sınıf öğretmenleri sayısının 23 bin 559 olduğunu söyleyen İsmail Koncuk, “Bakanlık norm kadro fazlası öğretmenleri eritmek ve özür grubu mağduriyetlerini gidermek için alan değişikliği hakkı getirse de, bu durum sorunu çözmeye yetmedi. Zira öğretmenler istedikleri için değil, zorunlu oldukları için alan değiştirdiler. Öğretmenlerin kimisi ailesine kavuşmak, kimisi de norm kadro fazlası olmamak için başka alanlara geçmek zorunda kaldı. Ancak alan değiştiren öğretmenlerin bir kısmı değiştirdikleri alanda başarılı, verimli ve mutlu olamadı. Bu durumdan öğrenciler de olumsuz etkilendi. Öğretmenlerin bir kısmı kendilerini eksik ve yetersiz hissetti; öğrenci ve velilerde öğretmenlerinden verim alamadıklarından şikayet etti” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığının, 2012 yılı yer değiştirme döneminde iller arası yer değiştirme yoluyla alan değiştiren öğretmenlere, eski iline dönmek şartıyla alanına dönme hakkı tanıdığını belirten Koncuk, ancak bu hakkın il içi alan değiştirenlere tanınmaması ve özür grubu mağdurlarını işi ile ailesi arasında bir tercihe zorlanmasının büyük tepkiye yol açtığına vurgu yaptı. Koncuk, bakanlığın, 2013 yılı alan değişikliği döneminde öğrenimi dışında diğer alanlarda çalışan öğretmenlerin, öğrenim durumlarına göre geçebilecekleri alanlarda ihtiyaç çerçevesinde durumlarının değerlendirileceğini belirttiğini söyleyerek, bunun zorla alan değiştirenlerini kapsayıp kapsamayacağına dair bilgi vermediğini ifade etti. “Öte yandan alan değişikliklerinin yapılacağı ifade edilse de, mağduriyetlerin devam edeceğini düşünüyoruz” diyen Koncuk şunları kaydetti:
“Şöyle ki; alan değişikliği ile ilgili çalışmaların başlatıldığı, branştan branşa geçen öğretmenler açısından sıkıntı yaşanmayacağı, ancak bazı illerde sınıf öğretmeni norm açığının olmaması nedeniyle sınıf öğretmenliğinden branş öğretmenliğine geçenler açısından mağduriyetler yaşanacağı bilgisini edindik. Bakanlık bu konuda mutlaka gerekli tedbirleri almalıdır. Aksi takdirde yeni eğitim-öğretim yılında büyük bir keşmekeş yaşanabilir. Bir kez daha yineliyoruz, sendikamız hem öğretmenlerin, öğrencilerin mağdur olmaması hem de başarılı, verimli, mutlu öğretmenlere sahip olmak için alan değiştiren öğretmenlerimizden isteyenlere çalıştığı yerde eski alanlarına geri dönüş hakkı tanınmasını talep etmektedir. Bakan Avcı, eğitim-öğretimin geleceğini düşünüyorsa, bu konuda en kısa sürede adım atmalıdır.”

*****


“OKUL DÖNÜŞÜMLERİNİN ÖĞRETMENLERİ, İDARECİLERİ VE ÖĞRENCİLERİ MAĞDUR ETMEMESİ İÇİN TÜM TEDBİRLER ALINMALIDIR”

Okul dönüşümlerinin şu anda MEB’in en öncelikli meselelerinden birisi olduğunu dile getiren Genel Başkan Koncuk, “Bu süreçte; normların yanlış belirlenmemesi, öğretmenlerin, okul yöneticilerinin, başka okullara nakil yapılacak öğrencilerin mağdur olmaması son derece önemlidir. Bu noktada Bakanlığın, yer değiştirmeler ile ilgili yayınladığı yazı, dönüştürülen okullarda görev yapan öğretmenlerin norm fazlası olmaması esasına dayanmaktadır. Sendika olarak, okul dönüşümlerinin ilk atama, il içi ve il dışı nakillerden önce yapılmasının mağduriyetleri azaltacağına inanıyoruz. Bakanlık bu konuda hiçbir sorun yaşanmaması için gerekli tedbirleri mutlaka almalıdır. Zira okul dönüşümlerinde bazı okul yöneticilerinin mağdur olduğuna dair bilgiler sendikamıza ulaşmaktadır. MEB açık olan okulları mutlaka duyuruya çıkarmalıdır. Öte yandan MEB, 3 yıllık çalışma süresini dolduranların, okulları dönüştürülse de 3 yıllık sürelerini doldurmuş sayılacağına dair bir açıklama da yapmamıştır. Bu yönüyle eksiklikler hala devam etmektedir. Türk Eğitim-Sen olarak, okul dönüşümleri ile ilgili bir tane bile öğretmenimizin, idarecimizin mağduriyet yaşamaması için Bakanlığın üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.

“ÖZÜR GRUBU TAYİNLERİ YILDA 2 KEZ YAPILMALIDIR”

Özür grubu tayinlerinin eski Bakan Ömer Dinçer döneminde yılda bir kereye düşürüldüğünü hatırlatan Koncuk, sendika olarak, özür grubu tayinlerinin eskisi gibi yılda iki kez yapılması için büyük mücadele verdiklerini belirterek, şöyle devam etti:

“MEB bundan geri adım atmamıştır. Oysa Bakanlık; öğretmenleri eşlerinden, çocuklarından ayırma inadından vazgeçmelidir. Aile bütünlüğünün korunması esas alınmalı, özür grubu tayinleri yılda iki kereye çıkarmalı ve il/ilçe emri geri getirilmelidir. Ailesinden uzak, aklı fikri eşinde, çocuklarında olan ve bu nedenle derslerine motivasyonda sıkıntı yaşayan öğretmenler ile eğitimin bir yere gidemeyeceğinin artık farkına varılmalı ve Bakanlık katı tutumundan vazgeçmelidir. Öğrenim özrü de özür grubu tayinleri arasında çıkarılmıştı. Sendikamızın bu konuda verdiği hukuki mücadeleler neticesinde yargı, 2012 Öğretmenlerin Özür Durumuna Bağlı Yer Değiştirme Kılavuzunun Genel Açıklamalar başlıklı 1.1. maddesinde ‘Öğrenim Özrü’nün yer almamasına ilişkin eksik düzenlemenin yürütmesini durdurmuştur. Böylece öğrenim özrünün eskisi gibi özür grubu tayinleri içinde yer almasının önü açılmıştır. Bakanlık da sendikamızın yazısına binaen 2013 yılında özür durumuna bağlı yer değiştirmelerde öğrenim özrüne de yer verileceğini açıklamıştır. Şimdi bu kararın uygulanmasını bekliyoruz. Zira öğrenim özrünün özür grubu içinde olması öğretmenlerin kariyer yapmasının önündeki duvarların yıkılması anlamına gelmektedir.”

Görev yerinde 3 yılını doldurmamış öğretmenlerin il içi ve iller arası yer değiştirme talebinde bulunamadıklarını ifade eden Koncuk, 3 yıl şartında ise Eylül ayının baz alındığını belirtti. 2010 yılında KPSS’nin iptal edilmesi dolayısıyla öğretmenlerin Eylül ayı yerine, Aralık ayında görevlerine başladıklarını ve bu nedenle 2013 yılında yer değiştirme talebinde bulunamayacaklarını söyleyen İsmail Koncuk, “Bu nedenle Bakanlığın 2010 yılında atanan öğretmenlerin de özür grubu tayinlerine başvurabilmeleri için gerekli çalışmayı mutlaka yapması gerekmektedir. Aksi takdirde bu öğretmenlerimiz 1 yıl daha yer değiştirme talebinde bulunamayacaktır” açıklamasında bulundu.



*****

“BU ÜLKENİN GELECEĞİ İÇİN ‘AĞUSTOS AYINDA 100 BİN ATAMA’ TALEBİMİZDE ISRARCIYIZ”


“Öğretmen açığı ülkemizin kanayan yarasıdır” diyen Başkan Koncuk, yaklaşık 350 bin öğretmenin atama beklediğini ve MEB’in açıklamasına göre öğretmen ihtiyacının ise 127 bini bulduğunu bildirdi. MEB’in, öğretmen ihtiyacının 140 bine ulaşacağını söylediğini hatırlatan Koncuk, “Buna karşın öğretmen atamaları her yıl 30-40 bin civarında yapılmaktadır. Üstelik okullarda öğretmen ihtiyacı ücretli öğretmenler ile karşılanmaktadır. Sendikamızın araştırmasına göre 70 ildeki ücretli öğretmen sayısı 58 bin 479’dur.’ Ücretli öğretmen istihdamından vazgeçin’ demekten dilimizde tüy bitmiştir ama Bakanlık tepkilere rağmen ücretli öğretmen istihdamından vazgeçmemiştir. Oysa ücretli öğretmenler ile eğitimde verim ve başarı elde edilmesi mümkün değildir. Gerek Seviye Belirleme Sınavı’nda (SBS), gerekse üniversite sınavlarındaki başarı oranının düşüklüğü dikkate alındığında öğretmenlerin kaliteli ve nitelikli olmasının ne denli önemli olduğu görülmelidir. Nitekim ücretli öğretmenler arasında açıköğretim mezunları da iki yıllık meslek yüksek okulu mezunları da vardır” şeklinde konuştu.


Tüm bunlarla birlikte daha önceleri yılda iki kez yapılan ilk atamaların Ömer Dinçer’in döneminde yılda bir kereye düşürülmesinin atama bekleyen öğretmenleri de olumsuz yönde etkilediğini kaydeden Koncuk, “Sendikamız ve atama bekleyen öğretmenler, Şubat ayında atama yapılması için büyük beklentiye girmiş, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya büyük umut bağlamıştı. Ancak Avcı da Başbakan’ın izinden gitmiş, Şubat ayında atama yapılmayacağını açıklayarak büyük hayal kırıklığı yaşatmıştı. Sendika olarak Şubat ayında atama yapılmaması nedeniyle Ağustos ayında ihtiyaç doğrultusunda bir atama yapılacağını düşünüyorduk. Ancak Nabi Avcı bu konuda ne Başbakan’ı ne de Maliye Bakanı’nı ikna edememiş olacak ki, Ağustos ayında MEB’e ayrılan kadro sayısı sadece 37 bin 706 olmuştur. Oysa bu ay eğitim fakültelerinden mezun olacak öğretmenlerle ile birlikte atama bekleyenlerin sayısı 400 bini bulacaktır. 400 bin işsiz öğretmen bu ülkenin sorunu değil midir? MEB öğretmen ihtiyacını 127 bin olarak açıklamaktadır; ancak OECD ülkeleri baz alındığında ülkemizde öğretmen ihtiyacı çok daha fazladır. OECD 2012 Bir Bakışta Eğitim Raporu’na göre öğretmen başına düşen öğrenci sayısında OECD ülkeleri ortalaması ilkokulda 15,9, ortaokulda 13,7, lisede 13,8’dir. OECD ülkelerinin ortalaması baz alındığında ülkemizde öğretmen açığı 69 bin 775, ortaokulda 109 bin 781, lisede ise 33 bin 598 olmak üzere toplam 213 bin 154’tür” değerlendirmesinde bulundu.


Sendika olarak taleplerinin Ağustos ayında 100 bin öğretmen ataması yapılması yönünde olduğunu ifade eden Koncuk, 100 binin altındaki bir atamayı kabul etmediklerini söyleyerek, “Bu noktada atama bekleyen öğretmenler de ilgili makamları harekete geçirmek için Başbakanlığa, Milli Eğitim Bakanlığı’na, Maliye Bakanlığı’na faks, mektup, mail göndermelidir. Başbakan, ülkemiz kaynaklarını gençlerimiz için seferber etmelidir. Bu devlet, Ağustos ayında 100 bin atama yapacak güce muktedirdir” diye konuştu.


Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, YÖK’ün eğitim fakültelerine 5 alan dışında öğrenci alınmaması talimatı vermesinin sorunu çözmek yerine, eğitim fakültelerinin işlevini kaybetmesine yol açacağını savunarak, “Bu kararla birlikte eğitim fakültelerinin birçok bölümüne öğrenci alınmayacak, eğitim fakülteleri kapanma noktasına gelecektir. Bu karar, tek hayali öğretmenlik olan gençlerimize vurulmuş bir darbedir. Türk Eğitim-Sen olarak eğitim fakültelerindeki 5 alan dışındaki alanların tamamen devre dışı bırakılmasından ziyade, bu alanlardaki kontenjanların azaltılmasının daha doğru olacağına inanıyoruz” dedi.


*****

“SBS’NİN YERİNE NE İKAME EDİLECEK?”

Milli Eğitim Bakanlığı’nın, SBS’nin yerine uygulanacak yeni sisteme ilişkin çalışma yaptığını anımsatan Koncuk, “Bakan Nabi Avcı yine bir merkezi sınavın olacağını açıklamış, bu sınavın yanı sıra bazı yazılı sınavların MEB tarafından merkezi olarak yapılacağını; bunların da liseye yerleştirmede etkili olacağını söylemiştir. Ancak konuyla ilgili net bir durum henüz yoktur. Zira Bakan Avcı, daha önce de Kazakistan modelini gündeme getirmişti. Sistemle ilgili ciddi bir kafa karışıklığının olduğu aşikardır. Liseye yerleştirmede nasıl bir sistemin ihdas edileceğinin hala net olmaması, farklı modellerin konuşuluyor olması da eğitimimizde belirsizliğe yol açmaktadır. Önümüzdeki yıl uygulamaya girecek ve adı henüz konulmayan bir sistem ile ilgili belirsizlikler öğrencilerimizi ve velileri tedirgin etmektedir. Ülkemizde sınav sistemlerinin bu kadar sık değişiyor olması, eğitim sistemimizin derli toplu ve rayına oturmuş olmaması kaygı vericidir” diye konuştu.

“ÜLKEMİZDE OKULLAŞMA ORANLARI DÜŞÜK, DERSLİK BAŞINA DÜŞEN ÖĞRENCİ SAYISI FAZLA”

Türkiye’de okullaşma oranlarının yüzde 100 seviyesine ulaşamadığını vurgulayan Genel Başkan, eğitim-öğretimdeki oranlara ilişkin şunları söyledi:

“2012-2013 eğitim-öğretim yılında okul öncesinde okullaşma oranı 4-5 yaş yüzde 44,04’tür. Okul öncesinde okullaşma oranı 4-5 yaş erkeklerde yüzde 44,86, kızlarda yüzde 43,18’dir. İlkokulda okullaşma oranı yüzde 98,86’dır. İlkokulda okullaşma oranı erkeklerde yüzde 98,81, kızlarda yüzde 98,92’dir. Ortaokulda okullaşma oranı yüzde 93,09’dur. Ortaokulda okullaşma oranı erkeklerde yüzde 93,19, kızlarda yüzde 92,98’dir. Ortaöğretimde ise okullaşma oranı yüzde 70,06’dır. Ortaöğretimde okullaşma oranı erkeklerde yüzde 70,77, kızlarda yüzde 69,31’dir.

Derslik başına düşen öğrenci sayısı ise; Türkiye genelinde ilkokul ve ortaokulda 30, ortaöğretimde 31’dir. Ancak bu rakamlar büyükşehirler ile bazı bölgelerimizde daha fazladır. Derslik başına düşen öğrenci sayısı İstanbul’da ilkokul ve ortaokulda 43, ortaöğretimde 37, Bursa’da ilkokul ve ortaokulda 35, ortaöğretimde 34, Adana’da ilkokul ve ortaokulda 39, ortaöğretimde 38, Şanlıurfa’da ilkokul ve ortaokulda 48, ortaöğretimde 38, Diyarbakır’da ilkokulda 42, ortaöğretimde 46’dır. Görüldüğü üzere derslik açığı Türkiye’nin öncelikli meselelerindendir.”

MEB YÖNETİCİ ATAMALARINDA NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?

2013 yılının Şubat ayında yapılması gereken yönetici atama takviminin henüz açıklanmadığını belirten Koncuk, “Bakanlık önce evlere şenlik bir Yönetici Atama Yönetmeliği yayınladı. Sendika olarak mülakatı getiren ve yöneticileri Valilerin atamasını sağlayan bu ucube yönetmeliğe şiddetle karşı çıktık ve MEB önünde bin kişiyle eylem yaptık. Tepkiler üzerine Nabi Avcı sözüm ona geri adım attı ve yönetmeliğin değiştirileceğini açıkladı. Ancak bugün okullar kapanıyor ve yönetmelikten hala tık yok. Bakan’ın yönetmelik ile ilgili çalışma yapıldığını açıklamasına rağmen, bazı illerde sınava dayalı yönetici atama duyuruları yapılmaktadır. Peki yeni bir yönetmelik üzerinde çalışılıyorsa, bu duyurular neyin nesidir? Bakan’dan konuyla ilgili açıklama henüz yapılmamıştır. Bu da Bakanın bu duyuruları doğruladığı anlamına gelmektedir. O halde yeni bir yönetmelik üzerinde çalışıldığına dair açıklamalar yalan mıdır? Biz sendika olarak mülakatı hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Sübjektif değerlendirmelerin etkili olacağı, ahbap-çavuş, sendika-iktidar ilişkilerinin ön planda olacağı mülakat sistemi; hak edenlerin değil, yandaşların, torpillilerin yönetici olarak atanmasına yol açacaktır. Bu nedenle sendikamızın talebi; içinde mülakatın olmadığı, hakkaniyeti ve liyakati esas alan bir Yönetici Atama Yönetmeliği’nin en kısa sürede yayınlanmasıdır. Aksi taktirde eğitimde kaos yakındır” ifadesini kullandı.


*****

“TÜRKİYE’DE ÖĞRETMENLERİN NET GELİRİ YILLIK 11 BİN 648 DOLAR İLE 13 BİN 777 DOLAR ARASINDA DEĞİŞİYOR”

Eski Bakan Ömer Dinçer’in sayesinde öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının saygınlıklarının azaldığını savunan Koncuk, öğretmenliğin, bugün toplumun en az itibar gören meslek grubu haline geldiğini belirtti. Ömer Dinçer’in aksine Bakan Nabi Avcı’nın, eğitimcilere değer veren bir görüntü çizdiğini söyleyen Koncuk, “Sözleriyle öğretmenleri yücelten Bakan Avcı, nedense sıra icraata gelince bugüne kadar herhangi bir adım atmadı. Oysa öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının o kadar çok sıkıntısı var ki. Onlar, kaybettikleri itibarlarını geri istiyor, ek ödemelerine artış yapılmasını istiyor, insanca yaşayacakları bir ücret istiyor. Memur, hizmetli, daktilograf, teknisyen, öğretmen gibi eğitim çalışanları yüzde 3+3’lük zam oranlarına mahkûm edilmiş durumda. Öğretmenlerin ek ödemelerinde hiçbir artış yapılmadı. Bu kadar çok sıkıntının olduğu Bakanlıktan ise çıt çıkmıyor” dedi.

Türkiye ile dünya ülkeleri arasında maaşlar açısından derin bir uçurum olduğunu dile getiren İsmail Koncuk, şunları kaydetti:

“OECD ülkelerinde ilkokulda görev yapan ve göreve yeni başlayan bir öğretmenin maaşı ortalama yılda 28 bin 523 dolar, en üst derecedeki bir öğretmenin maaşı ise yılda 45 bin 100 dolardır. Çek Cumhuriyeti’nde göreve yeni başlayan bir ilkokul öğretmeni yılda 43 bin 393 dolar, en üst derecedeki bir öğretmen yılda 50 bin 253 dolar; Almanya’da göreve yeni başlayan bir ilkokul öğretmeni 46 bin 456 dolar, en üst derecedeki bir öğretmen 61 bin 209 dolar; Lüksemburg’da göreve yeni başlayan bir ilkokul öğretmeni yılda 65 bin 171 dolar, en üst derecedeki öğretmen yılda 114 bin 988 dolar, İspanya’da göreve yeni başlayan bir öğretmen yılda 37 bin 137 dolar, en üst derecedeki bir öğretmen yılda 51 bin 822 dolar kazanmaktadır. Aynı raporda Türkiye’de görev yapan en düşük derecedeki bir öğretmenin yılda 23 bin 130 dolar, en üst derecedeki bir öğretmen yılda 26 bin 587 dolar kazandığı belirtilmektedir. Ancak bu rakamlar satın alma gücü paritesine göre hesaplanmıştır ve brüt rakamlardır. Türkiye’de öğretmenlerin eline geçen net rakam yılda 11 bin 648 dolar ile 13 bin 777 dolar arasında değişmektedir.”

“MEB’E EĞİTİM KÖKENLİ YÖNETİCİLER İSTİYORUZ”

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Milli Eğitim Bakanlığı’na yapılan üst düzey atamalarda eğitim kökenli insanların olmamasının büyük bir eksiklik olduğunu belirterek, “MEB’de bulunan 80’e yakın grup başkanının 3’te 2’si vekaleten görev yapmaktadır. Koskoca eğitim camiasının vekâletle yönetilmesi düşündürücüdür. Oysa bu makamlara asaleten atama şartları taşıyan, eğitimi bilen, eğitimle yoğrulmuş insanların atanması gerekmektedir” dedi.

Öte yandan sözleşmeli öğretmen pozisyonundan KPSS puan üstünlüğüne göre kadrolu öğretmenliğe atananların, 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile verilen haklardan yararlanamadıklarını söyleyen İsmail Koncuk, bu durumun Anayasa’ya aykırı olduğuna işaret ederek, “Türk Eğitim-Sen olarak, konuyla ilgili MEB ile yazışmalar yaptık. Bakanlığın bu konudaki çalışmalarını tamamlandığı ve çalışmaların Bakan’a sunulduğu bilgisini edindik. Umuyoruz ki; bu öğretmenlerimizde en kısa süre içinde 632 sayılı KHK ile sözleşmeli iken kadroya geçen öğretmenlerin haklarına sahip olur” ifadesini kullandı.

*****

“ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ SINAVI YAPILMALIDIR”

Geçici şube müdürlüğü görevlendirmelerine ilişkin de değerlendirmede bulunan Genel Başkan, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir genelge yayınladığını ve İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri bünyesindeki şube müdürlüklerine belirli şartlarla görevlendirme yapılacağının bildirildiğini hatırlattı. Sınavsız yapılan bu görevlendirmelerin usulsüz olması nedeniyle sendikanın, şube müdürlüğü görevlendirmelerinin iptali için dava açtığını söyleyen Koncuk, “Görevlendirmeler yerine bir an önce ‘şube müdürlüğü sınavı’ yapılmasını istedi. Bunun üzerine MEB, genelgeyi yürürlükten kaldırdı. Ancak, yürürlükten kaldırılan genelgeye rağmen, birçok ilde herhangi bir duyuru yapılmadan, el altından dilekçeler alınarak geçici şube müdürlüğü görevlendirmesi yapılmıştır.2013 yılında boş şube müdürü kadro sayısı bin 883’e ulaşmıştır. Boş kadrolara asaleten atama yapılmaması, bunun yerine şube müdürlerinin geçici olarak görevlendirilmesi tamamen hukuksuzdur. Herhangi bir kriter ve liyakat ilkesi göz önüne alınmadan ve ideolojik davranılarak yapılan şube müdürlüğü görevlendirmeleri bir an önce iptal edilmeli ve şube müdürlüğü sınavı en kısa zamanda yapılmalıdır” diye konuştu.

“YARDIMCI HİZMETLER SINIFI İHMAL EDİLİYOR”

Görevde Yükselme Sınavı’nın henüz yapılmadığına dikkati çeken Koncuk, yardımcı hizmetler sınıfında çalışanların görev tanımının olmadığını belirtti. Okullarda ciddi bir hizmetli personel ihtiyacının var olduğunu kaydeden Genel Başkan, “Bazı okullarda hizmetli personel yok iken, bazılarında ise hizmetli personel sayısı ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Genel İdari Hizmetleri, Teknik Hizmetler ve Yardımcı Hizmetler sınıfında görev yapanların Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği yoktur. Dolayısıyla özürleri bile olsa bu talepleri reddedilmekte yani yer değiştirememektedirler” dedi.

Koncuk, 2012-2013 eğitim-öğretim yılının tüm bu sorunlarla kapandığına işaret ederek, “Bakan Avcı’nın göreve gelmesinin üzerinden 5 ay geçmesine rağmen eğitimde arzu edilen değişim-dönüşüm sağlanamamış aksine Bakanlık sessizliğe mahkûm edilmiştir. Bakan Avcı’nın eğitimin sorunlarını ötelemesi, çözmek için gayret sarf etmemesi eğitim çalışanları arasında huzursuzluğa neden olmaktadır. Öte yandan Bakan Avcı, Yönetici Atama Yönetmeliği konusunda sınıfta kalmıştır. Alan değiştiren öğretmenlerin sıkıntılarının giderilmemesi, norm kadro fazlası öğretmenler ile özür grubu mağduru öğretmenlerin yaralarına merhem olunmaması, Bakanlığın yönetim kadrosuna eğitimci kökenli kişilerin atanmaması, şube müdürü görevlendirmelerine devam edilmesi, öğretmen atamaları konusunda hayal kırıklığı yaşatılması, eğitim camiasında yandaşlığa, torpile müsamaha gösterilmesi Bakan Nabi Avcı’nın diğer kırık notları olmuştur” değerlendirmesinde bulundu.

- ANKARA


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)