Türkiye eğitimde çağ atladı! TEOG’da 4 bin 742 şampiyon

Sorular mı çok kolaydı, kopya mı çekildi yoksa her öğrencinin kendi okulunda sınava girmesi mi böylesi bir sonucu doğurdu?

Ya da öğrencilerimiz o kadar başarılı ki, böylesi bir sonuç hiç şaşırtıcı değil.

Bu arada Avrupa genelinde yapılan PISA değerlendirmelerinde en son sırada yer aldığımızı da sakın göz ardı etmeyelim...

Eskiden yapılan sınavlarda en fazla üç beş şampiyon çıkardı. TEOG’a geçilmeden önce yapılan SBS’lerde bile bu kadar şampiyon çıkmadı. SBS’lerde üç yıl boyunca soruların tümünü doğru yapan öğrenci sayısı sadece 21’di. 2012 SBS’sinde sadece 8’inci sınıf öğrencileri baz alındığında bile bütün soruları yanıtlayan öğrenci sayısı 677’diydi. Yani bu yılki şampiyon sayısının ancak yedide biri kadardı...

Peki, şampiyonun bu kadar bol olduğu bir sınavda, fen ve Anadolu liseleri ile kolejlere giriş nasıl gerçekleşecek? Eğer ikinci yarıyılda yapılacak TEOG sınavlarında da öğrenciler aynı performansı gösterirse Robert, Galatasaray, İstanbul Erkek, Ankara Fen gibi gözde liselere doğum tarihine göre öğrenci alınması kaçınılmaz olacak. Yani yaşı küçük olana öncelik verilecek.

Şimdi merak edilen soru, bu öğrencilerin karne notları kaç? Eğer hepsi de 5 üzerinden 5 ise sorun yok. Ama eğer, bir bölümünün karnesinde sorun varsa, onların iyi araştırılması gerekir.

MEB ve ÖSYM, eskiden şampiyonları açıklamadan önce okul başarılarını mutlaka araştırırdı ama şu an her şey öylesine karartılıyor ki neredeyse hiçbir bilgi paylaşılmıyor...

MEB ne diyor?

Milli Eğitim Bakanlığı Ölçme Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürü Bayram Çetin, daha önceki yazılarımızda dile getirdiğimiz, TEOG’da yaşanan kafa karışıklığına ilişkin iddialara yönelik bakın ne diyor:

“Seçme sınavları sebebiyle öğrencilerimizin yarış atına dönüştürüldüğü, bu yarıştan en çok öğrencilerimizin zarar gördüğü, bu yarış ortamının öğrencilerimizin psikolojisini bozduğunu yıllarca okuduk. Haklıydı bu eleştiriler. Hayatta gerekli olacak becerileri kazanması gerektiği çağlarda öğrencilerimiz zamanlarını dershanelerde soru çözerek geçirdiler. Bence çok önemli olan yabancı dil öğrenimi, drama, spor gibi önemli beceri kazanımlarına katkı sağlayacak etkinlikler hep sınavlara hazırlık dolayısıyla ertelendi ve çoktan seçmeli soru çözmeye dayalı sınavlara hazırlık kurslarına öncelik verilmesi eğitimimizin önemli problemlerinden biri olmaya devam etti.

Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencileri seçme ve yerleştirme amacıyla ayrı bir sınav yapma uygulamasının bunları beslediği görüşüne sahiptir. Okuldaki başarıya dayalı bir yerleştirme işleminin öğrencilerin okul derslerine olan bağlılığını artıracağını varsayarak bu uygulamayı başlatmıştır.

Okulda öğretmenler tarafından yapılan sınavların güvenirliğinin tartışma konusu olacağını, bazı öğretmenlerin kolay bazı öğretmenlerin zor sorular soracağını, bu sınavların eşit zorlukta ve kalitede olmayacağını ifade edenlerin sayısının çokluğundan bazı okul sınavlarının merkezi yapılması kararlaştırılmıştır.

TEOG sınavları diye ifade edilen bu sınavlar okulda yapılan yazılılardan biri olarak yapılmaktadır.

Okulda yapılan diğer sınavlarla ilgili istatistikler ne kadar yayımlanıyorsa bu sınavın istatistikleri de o kadar yayımlanmaktadır. Özellikle öğrencilerimiz arasında bir yarışı körükleyecek birinci, ikinci, üçüncü gibi kavramların kullanılmamasını arzu eden bakanlığımız bu istatistikleri yayımlamamaktadır.

Bu sınavlar birer okul yazılısı olduğu için çok zor soruların sorulması çok doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü sorular en başarılıdan en başarısıza tüm öğrencilerimize hitap eden sorular olmak durumundadır. Çok zor sorular da kolay sorular da kullanılmaktadır. Bu sebeple 4 bin 742 öğrenci sınavlardaki 6 dersin tüm sorularını doğru cevaplamıştır. Bu 4 bin 742 öğrenci herhangi bir grup, siyasi kitleye yakın, vb. değildir. Ülkemizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine dağılmıştır ve okulun eğitiminin kalitesine göre de değişkenlik göstermektedir...”

Sorular kolay mıydı?

MEB, soruların zorluk derecesine ilişkin de şu bilgileri paylaştı:

“Ortak sınavlarda uygulanan testlerin ortalama güçlük düzeyi 0.56’dır. Ortalama güçlük düzeyi testteki başarının yüzdelik olarak ifadesi olarak yorumlanabilir. Tüm öğrencilerin testteki başarısının yüzde 56 olduğu ifade edilebilir. Testteki soruların ortalama ayırt edicilik düzeyi 0.60’dır. Soruların ayırt edicilik düzeyleri gayet yüksektir.

Testin geneline bakıldığında, ortak sınavların orta güçlükte ve yüksek düzeyde ayırt edicilik değerlerine sahip olduğu görülmektedir. Güvenilirlik, ölçme sonuçlarının hatadan arınık olma derecesi olarak tanımlanmaktadır. Güvenilirlik katsayısı 0 ile 1 arasında değerler almaktadır. Güvenilirlik katsayısının 1’e yakın bir değer alması, testin güvenilir sonuçlar ürettiği şeklinde yorumlanır.

Yazının devamı için tıklayınız !