Yeni reform, umarız, her şeyden önce bütünleştirici olur. Şu anki en önemli eksiklerden biri de bu. Cumhurbaşkanlığı Eğitim Öğretim Politikaları Kurulu’nun (CBEÖPK) ne düşündüğünden diğerlerinin, onların ne yaptığından da CBEÖPK’nin haberi yok.
Hiçbiri, bir diğeriyle konuşmuyor, selam vermiyor, bilgi paylaşmıyor. Oysa eğitim, anaokulundan üniversiteye bir bütün olarak ele alınmalı ki sağlıklı bir yönlendirme ve insan gücü planlaması yapılabilsin ama nerdeeee!..
Umut tacirliği!..
Okula başlayan her öğrenciyi üniversiteye yönlendiren bir başka ülke var mı?
Zor bulunur. Dünyanın en ileri ülkelerinde, öğrencilerin ilgi yetenek ve akademik başarıları mümkün olduğunca erken yaşlarda belirlenir ve o doğrultuda eğitim almaları ve hayata hazırlanmalarına olanak sağlanır!
Bizim gibi “sınav cumhuriyeti” olan ülkelerde ise tek seçenek var, o da üniversite!..
Sınav ve diploma odaklı eğitimden vazgeçmediğimiz sürece, eğitimde taşların yerli yerine oturması mümkün değil!
Peki, çocuklara çocukluğunu, gençlere gençliğini, velilere huzuru yaşatmayan bu sınavlar sonucu, öğrencilerin yüzde kaçı ilgi ve yetenekleri doğrultusunda eğitim alıp, hayaline kavuşuyor?
Yüzde 10 bile değil!
Peki ya diğerleri?..
Her birini adeta hayata küstürüp işsizler kervanına katıyor sonra da çektikleri eziyet yetmezmiş gibi KPSS ile bu kez de sınav köleleri haline getiriyoruz.
Geldiğimiz noktaya baktığımızda, çekilen onca eziyete, yaptığımız onca yanlışa değiyor mu?..
Evet demek mümkün değil.
Öğrenciler ve mezunlar mutlu mu? Hayır.
Veliler mutlu mu? Hayır.
Devlet ya da işverenler mutlu mu? Hayır.
Tek kazananı var; o da dershaneler.
Özel dershaneler yetmezmiş gibi, şimdi devlet de dershaneciliğe başladı.
Amaç, fırsat eşitliği sağlamak mı yoksa kronikleşen yarayı kangrene çevirmek mi?
Diyelim ki dershanecilikte çok başarılı olundu ve adayların tamamı sınavlarda tam puan aldı. Peki, kaçı istediği öğretim kurumuna girecek, kaçı istediği alanda eğitim görecek, kaçı mezun olduğunda öğrenim gördüğü alanda iş bulacak?
Önceki yıllarda TEOG’da 7 bin şampiyon çıktı ve çoğu hayalindeki okula giremedi! Onların mutsuzluğu çok daha derindi!..
Sınavların nasıl yapılacağı ve nasıl hazırlanılması gerektiğinden önce, cevabını arayacağımız soru bu olmalı! Yoksa, bu sistem yeni kurbanlar yaratmaya tüm hızıyla devam eder!
Güya dershaneler kapanmıştı!
Gerçekten de kapandı mı yoksa sayılarının katlanarak arttığı yetmezmiş gibi, okulları da mı dershaneye çevirdik?..
Gelişmiş ülkelerde, mesleki eğitim/genel eğitim oranı yüzde 65-70’e/30-35’tir.
Yani üniversiteye yönlendirilen öğrenci sayısı yüzde 30-35’tir. Biz ise tümüne bu hayali yaşatıyoruz ama hayal kırıklığının ötesine geçemiyoruz.
İnsan gücü planlaması ve meslek yelpazesinin genişletilmesi olmazsa olmazların başında geliyor ama bu aklımızın ucundan bile geçmiyor.
Kısacası, son yarım asırdır yaşanan bu sınav komedisi tam bir umut tacirliği değil de ne?..