adscode
adscode

''GENÇLERİMİZ DE KADINLARIMIZ DA ÇOK KIYMETLİ''

Çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçim çalışmalarında kullanacağı slogan ve logo ile seçim bildirgesini açıkladı.

''GENÇLERİMİZ DE KADINLARIMIZ DA ÇOK KIYMETLİ''
Türkiye'den Haberler
Ekmeleddin İhsanoğlu, seçim kampanyasına ilişkin Çırağan Sarayı’nda basın toplantısı düzenledi.

İhsanoğlu’nun ailesinin de hazır bulunduğu basın toplantısına çok sayıda köşe yazarı ve basın mensubu katıldı.



İhsanoğlu'unun gençlere ve kadınlara yönelik açıklamaları;

''GENÇLERİMİZ DE KADINLARIMIZ DA ÇOK KIYMETLİ''
 

SIKMABAŞ DİYE HAKARET ETTİRMEM

28 Şubat'ta gencecik kız çocuklarımıza sıkmabaş diye bağıranlar vardı. Ben buna karşı dokuz çocuğun yanında durdum, makamım elimden alındı. Ben öğrencilerime sıkmabaş diye hakaret ettirmem. Okuma hakkının elinden almasına izin veremezdim.

ÇAPULCU DEDİRTMEM

Gün geçti yeni bebekler doğdu. Ülkeleri için sokağa çıktılar. Dün nasıl yanındaydım, bugün de yanındayım. Ben talebelerime, gençlerime çapulcu dedirtmem.

ALİ İSMAİL KORKMAZ DA ONLARDAN BİRİYDİ

Ali İsmail Korkmaz da onlardan biriydi. Onun da tüm kaybettiğimiz canların da ruhu şad olsun. Elbette her yerde her zaman bu gibi demokratik gösterileri suiistimal etmeye çalışan gruplar olacaktır. Şurada 1000 kişi toplansa, önce su satan esnaf, sonra polis, sonra o küçük gruplar. Devletin görevi sapla samanı ayırmaktır.

Bu ülkeyi üçe beşe bölmekle, her fırsatta ikilik çıkartmakla siyaset yapılır belki ama devlet yönetemez. Analar bu çocukları doğuruyor, yemiyor içmiyor büyütüyor. Gençlerimiz çok kıymetli, tüm gençlerimiz hepsi çok kıymetli. Edirne'deki evlatlarımız çok kıymetli, Hakkari'deki evlatlarımız da çok kuvvetli. Kadınlarımız da çok kuvvetli. Ama ne yazık ki kadınlarımız ne siyasette ne de istihdamda hak ettikleri noktalara gelebilmişlerdir. Çocuk gelinlerde dünya üçüncüsüyüz. Cinayetlerde de üst sıradayız.

Ben çocuklarımızın katil olmayacağı, kimsenin kimsenin canına kast etmeyeceği bir Türkiye hayal ediyorum.

İşte basın mensuplarının Çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu'na yönelttikleri sorular;

Eğitimci yazar Abbas Güçlü, İhsanoğlu'nun eğitime,bilime ve gençlere yönelik açıklamalarına dayanarak, bu sözlerin seçim sonrasında rafa kalkıp kalkmayacağını sordu.

ABBAS GÜÇLÜ: Eğitime bilime gençlere yönelik vurgular yaptınız. Siyasetçilerden bu kadar çok vurguyu göremiyorduk. Öğretmenler hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu sözlerinin cumhurbaşkanlığı seçimleri için mi geçerli? Hizmet aşkınız devam edecek mi? Kazanamazsanız bu söyledikleriniz rafa mı kalkacak?

Şimdi tabi bilim ve teknoloji konusunda benim görüşlerim bir yerde inançlarımdır. Ben fen fakültesinde yetişmiş, doktora sonrasını hep kimyada yapmış bir insanım. Onun için bilimle ilgili ilgim çok yakındadır ve teknik seviyededir. Ben bizim ülkemizin geleceğini ilmi araştırmalarda, yani biz şimdi ilmi araştırma seviyesinde ikinci ligdeyiz. Bu 20 seneden beri bu şekilde.

Biz 2023'e hedef koyduk. İlk on ekonomi arasına girmek. Hepimizin çalışmamız lazım. Ama aynı şeyi bilim konusunda araştırma geliştirme konusunda aynı şeyi yapmamız lazım. İkinci ligde birinci lige girmemiz lazım. Son gördüğüm rakamlar 16-17 falandı. Bizim çıkış yolumuz budur, çünkü yoğun emek şeklinde bir siz ileri teknoloji kullanırsanız ve yeni teknolojileri keşfederseniz katma değeriniz yüksek olur. O yüzden ekonomiyle bilim ve teknoloji arasındaki karşılıklı etkileşim çok önemli. Mevkiim ne olursa olsun ona inanacağım.




DİĞER SORULAR;

Aydın ziyaretiniz sırasında, Irak Filistin olayları için Türkiye'nin taraf olmaması gerektiğini ifade etmiştiniz. Bu açıklamanıza eleştiriler yöneltildi. Şu anda İsrail'in Gazze'ye saldırıları devam ediyor. Hayatını kaybedenlerin sayısı 75'i buldu. Türkiye'nin tarafsız kalması gerektiğini düşünüyor musunuz?
İstanbul'da Türk Sol'u dergisiyle pozunuz çıkmıştı. Bu dergi daha önce sloganlarla gündeme gelmişti. Görüşünüz nedir?
Birinci olarak, taraf tutmaması meselesi Filistin'le ilgili değil. Arap ülkeleri kavgalarıyla, arap liderleri arasındaki kavgalarla ilgili söyledim. Bu konuda taraf tutmanın, bölgeye ve Türkiye'ye neler getirdiğini izah etmeye ihtiyaç var. O bakımdan bunu herhalde bir daha açıklama ihtiyacı duymuyorum. Arife Bağdat tarif edilmez. İkinci mesele, Filistinle ilgili olarak benim böyle bir sözüm yok. Bunu söyleyenler herhalde yanlış bilgi edindiler bir yerden. Benim 9 sene içerisinde genel sekreter olarak yaptığım, Filistin halkına yaptığım hizmet herkesin bildiği konudur. 2006 Aralık ayında, Hamas ile Fetih arasındaki ilk ateşkesi ben sağladım. Bunu uzun boylu, mekik diplomasisi icra ederek, Ramallah'da Abbas ile, Gazze'de başbakan ile, Şam'da Hamas lideriyle beraber, o üç merkez arasında mekik dokuyarak, sessizce giderek en sonunda aralık ayının sonuna doğru ateşkes sağladık. Birbirlerini öldürüyorlardı. Bu hamas ile fetih arasındaki ilk ateşkes sayesinde, milli mutabakat hükümetinin kurulması çalışıldı. Hükümetin kuruluş merasimine filistin dışından davet edilen tek kişi bu kardeşiniz olmuştur. Sonra, çalışmalarımız devam etmiştir.
Bunlardan bazıları Gazze'ye yapılan saldırılar. Hava saldırıları, karayolundan saldırılar. Biz burada teşkilatımızın karar organlarını davet ettik. BM Güvenlik konseyi kilitlenmişti 2006'da Lübnan'ın güneyinde yapılan saldırılar neticesinde. Biz baskı yaparak güvenlik konseyinin toplanmasını sağladık ve bir ateşkes kararı çıktı. Biz Gazze'ye sayısız defalarca gittim ben. Orada çok büyük sayıda insani yardım, sağlık, barınma gıda icraaları. Bir kalp nakli, kornea nakli yapıldı ilk olarak. Bizim her yerden götürdüğümüz yardımlar sayesinde oldu. Biraz önce gördüğünüz o yaşlı hanımla olan bir fotoğraf vardı, bu Abdurabbu ailesinden 4-5 katlı evi yıkılmış bir hanımın eviydi. Ben o kadıncağızı teselli ediyordum. 77 senesinde İsrail'in gaddarca saldırı neticesinde daha önceki evleri yıkılıyor, kocası öldürülüyor. Bu sefer çocukları öldürülüyor, bütün mal mülk kaybediyor. Ben o kadıncağızı çadırında ziyaret ettim. Ona ve etrafındakilere yardım götürdüm.

Daha sonra Kudüs'le ilgili olarak teşkilatımızın tarihinde ilk defa stratejik bir plan yaptık. Kudüslüler eşit vatandaşlık hakkına, insan haklarının tatminine yönelik imkanları yok, işgal altında. Kendi vatanlarında evlerinde yabancı olarak muamele görüyorlar. 60 seneden beri mektep bakımından, hastane bakımındna, ev barınma ihtiyacı bakımından sıkıntı içerisinde. Çünkü işgal kuvvetleri müsaade etmiyor. Biz barınma eğitim sağlık ihtİyacını gidermek için Kudüslülerle beraber, belediye reisi, valisi, filistinle beraber, islam kalkınma bankasını devreye sokarak, bir Kudüs kurtarma planı yaptık. Ben bunu devlet zirvelerine götürdüm ve bunlar kabul edildi, uygulanıyor şimdi.
Filistin davasına yaptığım en büyük hizmetlerden birisi, Filistin'in BM ve bağlı kuruluşlarına üyeliğini sağlamaktır. UNESCO'ya tam üyelik olmuştur. Filistin devleti BM'nin bir alt organında tam üye oluyor. Güvenlik konseyinde, Filistin'in tam üye olması mümkün değildi, o zaman gözlemci üye olması lazım. Güvenlik konseyi bildiğiniz sebeplerden dolayı evet demiyordu.
Bunları yapan bir insana siz nasıl diyebilirsiniz ki Filistin'e hizmet etmedi? Bana bütün bunların hepsinden en üstünü, Gazze'ye gidip birkaç defa o insanlarla temas etmek, tarihimizin 20'nci ve 21'nci yüz yılın kara lekesi olan Filistin davası, oradaki insani yaşama şartlarının altında yaşayan Gazzelilerin halini görmek ve yardımcı olmak. İkinci gururum, Mescidi Aksa'da, Hazreti peygamberimizin miraca yükseldiği noktada namaz kılmayı nasip etti. Gerisi beni ilgilendirmez.

MURAT YETKİN: Atatürk'teki yurtta sulh cihanda sulh sözünün gereğinin yapılmaması gerektiğini söylediniz. Bugün kü dış politikayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Ey azizler dediniz, Bunlar monşer sözüne atıfla mı söylendi?
Ben size referansımı söyledim. Bugün pilotlarınız, diplomatlarınız rehin alınıyorsa ve içeride dışarda siz hedef oluyorsanız komşularınızla herhalde bir sıkıntı vardır. Birkaç ülkede büyükelçiniz yoksa ve eski ticaret yollarınız kapatılmışsa, herhalde burada bir sıkıntı var. Gerçekten bunu gidermenin zamanının geldiğine inanıyorum. Aksi takdirde bizim dünyadaki yalnızlığımız daha da artacaktır.

MÜMTAZER TÜRKÖNE: Temsili demokrasinin vazgeçilmez şartı seçimler. Siz kampanyanızı yeni başlattınız. Sanıyorum bir ay zarfında,seçimin adil şartlarda yapılması meselesi olacak. Sonuçlar üzerinde belki de bir şaibe oluşturacak. Bu itirazlarınız doğrultusunda neler yapmayı planlıyorsunuz?
Dünyanın hiçbir yerinde cumhurbaşkanlığı seçimi iki ayda yapılmaz. ABD'de iki sene falan devam ediyor. Biz iki aya indiriyoruz, bu tuhaf bir şey. Mesele diyoruz ki devlet para vermesin. E peki, birileri devletin imkanlarıyla yararlanıyor? İki aday neden yararlanmasın? Ondan sonra iki ayda ancak siz evi taşırsınız. Ama bir cumhurbaşkanı iki ayda seçilir mi? Demek ki öyle düşünülmüş. Bugün gazetelerde gördüm. TRT sayın başbakanımıza, 553 dakika tahsis etmiş. Bu abdı acizlerine, bu adaya ve Selahattin beye de üç dakika falan lütfetmiş. Bu milletin gözünden kaçmıyor. Birinci sırada oturanlar hatırlar, üçüncü dördüncü sıradakiler hatırlamazlar.
80'li yıllarda, o devrin muktedirleri, apoletli olanlar, oturdular masa başında siyasi rejim kurdular. Dediler ki Turgut Sunal paşayı sağ partinin başı yapalım, bizim Necdet paşa iyi adamdır onu da sol başkanı yapalım. Rahmetli Turgut Özal çıktı ve buna meydan okudu. Biz de milletin desteğiyle bu seçimi kazanacağız.

EZGİ BAŞARAN: Herkesin aday olduğunu söylüyorsunuz. Kürt sorununda nerede durduğunuzu öğrenmek istiyorum. Hükümetin yürüttüğü çözüm sürecine nasıl bakıyorsunuz? Prensipte Abdullah Öcalan ile görüşülmesine ne dersiniz?
Kürt meselesi bizim en hassas, mühim meselemizdir. Barış elbette barış. Savaş elbette hayır. Ve barışla bu işi halletme yollarını bulmamız lazım. Bu barışı sağlamak için bizim çok önemli tecrübelerimiz var. Biz bin senedir beraber yaşıyoruz. Sosyal hayatlarımız örf adetlerimiz yemeklerimiz her şeyimiz. Birbirine baktığınız zaman kimin Kürt, kimin Türk olduğunu fark etmek mümkün değil. Ama dil farkı var. O dile karşı da ülkemiz hata yapmıştır. Biz her şeyi sopayla halletmeye çalışmış bir mirastan geliyoruz maalesef. İnsanları susturmak, ana dillerini konuşmamalarını sağlamak kabul edilemez bir şey.
Ben yabancı bir ülkede doğdum. Benim için ana dilim, ana sütü gibi, ana dili insanın temel hakkıdır. Ana dilini konuştuğu yer vatandır. Eğer siz konuşamıyorsanız siz vatanınızda yaşamıyorsunuz. Bu olacak şey değil, çok büyük haksızlık oldu. bunun giderilmesi şarttır. Bunu nasıl yapacağız? Bu bin senelik tarihin, genlerimize işlemiş kodlarıyla, bugün insan hak ve hürriyetlerinin anayasa konması, kanunların geliştirilmesi, hedef aldığımız AB normlarını getirmektir ve bu gibi problemi meselesi olan tek ülke biz değiliz.

Bunları yaparken sonunda siz bunu muhakkak Meclis'e götürmeniz lazım. Parlamentonun bunu kabul etmesi lazım. Ülkede bir milli mutabakatın olması lazım. Bunu sağlamadığınız takdirde bu barış aksak bir barış olur. Doğuracağı sıkıntılar menfaatlerden daha fazla olur. Ateşkesin devam etmesi lazım. İnsanların hürriyet içerisinde istedikleri yerde yaşamaları lazım. Bunu yaparken, ülkenin toprak bütünlüğünü, hakimiyet milletindir, anayasal sisteminin korunması lazım, bayrağın birliği ve resmi dilin birliği konusunda büyük bir anlayış görüyorum. Biz bu imkanlara sahibiz. Elbette cumhurbaşkanı bunları kolaylaştırıcı rol oynaması lazım.

Halk oylamasıyla seçilecek cumhurbaşkanının bir elinde anayasa bir elinde halktan aldığı güçle hükümete destek verebilir, bu yolları açabilir.

Tayyip Erdoğan hükümetiyle çalışacaksınız. Hükümetle ilişkiniz nasıl olacak? Şu süreçlere müdahale edilir, şu yasaları veto ederim, rektör atamalarında şunu gözetirim gibisinden, nasıl bir yol izleyeceksiniz?

Hanımefendi bakınız Türkiye 90 senelik bir devlet. Arkasında bin senelik bir mazi var. Biz devleti ilk defa idare edecek değiliz. Bu milletin her ferdinin bir tarihi müktesebatı vardır. Ben yüz devlet gezdim, dokuz senede altmış devri alem yaptık. Devlet başkanları, krallarla, başkanlarla, ABD'sinden Rusya'sına Almanyası'na kadar. Biz bu işleri ilk defa yapacak değiliz. Bu işleri yapan ilk biz değiliz. Bu sistemi biz icat etmedik. Parlamenter sistemi biz cumhuriyetle değil saltanat döneminde kabul ettik.

Atatürk cumhuriyeti kurdu, milli istiklal mücadelemizin kahramanı Mustafa Kemal Paşa devleti kuruyor, başvekile devrediyor. Bizim geleneğimiz bu. Bu görevler anayasada ilgili kanunlarımız var. birisi kalkar der ki, bir parti lideri, ben bu sistemi beğenmiyorum. Bunun yerine yenisini, başkanlık rejimi daha iyidir. Gayet tabi bunun tartışılması lazım, ama bunun Meclis'te kabul edilmesi, anayasanın değiştirilmesi lazım.

Siz anayasanın 104'ncü maddesine göre seçiliyorsunuz, yukarı çıkıyorsunuz ben beğenmiyorum diyorsunuz, bu olamaz, anayasanın ihlalidir. Amerikan sistemiyle bizim ülkemizin ilgisi yok. Orası ABD. Değişik devletler birleşiyor, her devletin kongresi var, devlet başkanı yetjkilerine sahip valisi var. bürokrasisi yasaması her şeyi var. Kanunları var, A ve B eyaletindeki kanunlar farklı. Federal yapının başına başkan koydular.

Bizim böyle bir şeyimiz yok ki. Bizim tek devletimiz var. bazı arkadaşların söylediği gibi güçlü bir iktidar... Güçlü iktidar var işte başbakanının elinde, icrada. Cumhurbaşkanının icra yetkisi var mı acaba? Ben bilmiyorum. Ama şu da var. eğer siz seçildikten sonra, ben seçildikten sonra, meclis bu anayasayı değiştirir, yeni hükümler getirir, elbet cumhurbaşkanı onayladıktan sonra, yürürlüğe girmesinden sonra onu uygulamak mecburiyetindedir.


İş dünyasında bir nabız tuttum sizinle ilgili. Şu anda bir kararsızlık var. mesela cumhurbaşkanı tarafsızlığında aynı şeyleri düşünüyorlar. İstikrarla ilgili bakınca bundan biraz ürküyorlar açıkçası. Kendinizi herhalde iş dünyasına tanıtacaksınız. Sorum şu, gerekirse dediniz AK Partiyle birlikte çalışacağım. Ekonomik istikrardan ne anlıyorsunuz acaba? Nasıl bir yol izleyeceksiniz?
Şüphesiz ki ekonomiyi yürüten hükümettir. Bakanlarının idaresi altında. Cumhurbaşkanının görevi nedir? Görevi yardımcı olmaktır. Milletin talepleri de meclisten gözden kaçmışsa onların dikkatine ve toplumdaki değişik aktörlerin bir araya gelip, daha uyumlu, hem devlet reisidir, hem cumhuriyetin bütünlüğünü temsil eder.
Şunu ben sorunuzla ilgili olarak söylemek istiyorum. Şimdi bu seçim bir Meclis seçimi değildir, biri iktidar seçimi değildir. Vatandaşımız gidip partiye bir oy vermiyor. Üç aday var, vatandaş uygun gördüğünü seçecektir. Cumhurbaşkanı olduğu zaman mevcut hükümetle elbet çalışacaktır. Bunu düşünmek biraz, bizim didişme kültürümüzden doğan bir şeydir.
Benim sayın başbakanla çok mükemmel bir dostluğum vardır belediye reisliğinden itibaren. Böyle bir meselem yoktur. Ben zaten AK Partililerden oy alacağımı biliyorum, kurucuları arasında dediler ki lütfen kabul ediniz, ben buna güveniyorum. Ben AK Partinin aleyhinde değilim ki, böyle bir şey yok. Ben AK Partinin adayının da aleyhinde değilim. Halkın bunu seçmesi lazım. Zaten biz diyoruz ki, oyunuzu istediğinizi veriniz, ama gelecek seçimde siz bildiğiniz partilere veriniz. Siz ekonomiden memnunsanız yine gidin Ak Parti'ye veriniz, bu gayet basit bir şey.

Geçtiğimiz günlerde Haşim Kılıç'ın bir açıklaması olmuştu. "Bağımsız ve tarafsız bir yargıya ihtiyaç var" açıklaması olmuştu. 17-24 Aralık soruşturmalarının demokratik ülkelerde olduğu gibi yürütüldüğüne inanıyor musunuz?
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç beyin beyanatına imza atıyorum. Sayın Kılıç, insan hak ve hürriyetleri konusunda çok zor imtihanlarda başarılı olmuştur. Bugün de bu biraz önce okuduğunuz ifadelerine saygıyla bakıyorum ve aynen imza, sırf hemşeri olduğum için değil aynı fikirde olduğum için söylüyorum. 17-25 Mart sorunuza cevap vermek isterim. Adli vakaların siyasileştirilmemesi lazım gelir. Bir adli vaka olmuşsa, bu suçlamanın doğru olup olmadığının ispat edileceği yer mahkemedir. Memleketi ikiye bölüp savunanlar ve suçlayanlar, toz duman içinde gerçeklerin gözden kaçmasını sağlamak bence iyi bir şey değildir.
Geçen hafta Sarkozy'le ilgili Fransız adaleti sessiz derin soruşturma yapmış ve bu halka açıklandı ve adalet mecrasına yöneldi. Biz Avrupa normları diyorsak önümüzde güzel bir örnek var. Bizim adalet sistemimizin her şeye rağmen doğru karar vereceğine, yeter ki ülkede hakimler olsun.

Siz uluslararası alanda çok fazla görev yapmış birisiniz ve Türkiye'de cumhurbaşkanı olduğunuz takdirde, 1915 olaylarının yüzüncü yılı olacak. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
1915 tarihinde olan üzücü hadiseler bizi hep üzmüştür ve üzmeye devam edecektir. Ben çok iyi hatırlıyorum. 70'li yıllarda öğretim üyesi olarak, dışişleri bakanlığıyla da ilişkilerim vardı. Bu iki bakanlıktaki faaliyetlerden haberdar olarak meselenin ilk safhasını biliyorum. Daha sonra diplomatlarımız öldürüldü. Devlet bunu bir vesileyle durdurabildi. Ama bu devletimiz, bugünkü hükümet meselesi falan değil. rahmetli Turgut abi, Turgut bey zamanında yine böyle bir kabardı. O zaman Turgut bey, ABD'deki Türkolaglarla bir faaliyetlerin içerisinde girdi.


1915 olaylarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Olan hadiseler bizi her zaman üzmüştür ve üzmeye devam edecektir. Meselenin ilk safhasını biliyorum, diplomatlarımız öldürüldü. Rahmetli Turgut abi zamanında yine böyle bir kabardı. Yanlış itibarlar giderilmeye çalışıldı. Hükümetin başsağlığı mesajı doğrudur, yerindedir

Hollandalı Gazeteci: Anayasayı korumak istiyorsun. Cumhurbaşkanı olursanız anayasayı değiştirecek misiniz? Değiştirirseniz nasıl yapacaksınız?
Anayasamızın değişmeye ihtiyacı vardır. Türkiye'de parlamenter seçimin değişmesine hayır diyorum.

Berkin Elvan olayı.... Ali İsmail Korkmaz'la ilgili tweetiniz var. Gezi süreciyle ilgili düşünceleriniz nelerdir? Ekmek sloganına eleştiriler var...
Cumhurbaşkanı icra makamı değil. Anayasa böyle. İcra cumhurbaşkanına karşı sorunludur. Bazı yetkileri de var mesela. Bu sefer cumhurbaşkanı halkın oylarıyla geliyor makamına. Bu da ona bir güç verecektir, siyasi güç verecektir. Bu gücü nasıl kullanacaktır? Böyle zincirleme bir reaksiyondur
Gezi'ye gelince... Samimiyetle inanıyorum. Bu Gezi Parkı'na ilk gün gelen gençler çok vatanperver insanlardır. Şimdi o gençlere sopa gaz yerine iletişimle yaklaşsaydı farklı olurdu. Gençlerle diyalog kurmak lazım, ötekileştirme olmaması gerekir. Ailenin reisidir cumhurbaşkanı. Falaka zamanı geçti artık..

 

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)