adscode
adscode

Okullar açılırken eğitimden beklentiler?

Öncelikle iyi bir insan, iyi bir yurttaş, işinin ehli mutlu bir yetişkin mi istiyoruz yoksa sınav şampiyonları mı?

Okullar açılırken eğitimden beklentiler?
Milliyet Diyalog
Güncelleme : 08-Sep-23 09:23

Eğitimin öncelikli amacı ya da hedefi ne? 

Okulların açılmaya hazırlandığı şu günlerde bu soruyu hem devlet hem de bireysel olarak gelin önce kendimize soralım. 

Öncelikle iyi bir insan, iyi bir yurttaş, işinin ehli mutlu bir yetişkin mi istiyoruz yoksa sınav şampiyonları mı? 

Birbirini düşman gibi gören, başarısı diğer öğrencilerin başarısızlığına bağlı olan, hedefe ulaşmak için her yolu mübah sayan, sahte raporları, şişirilmiş notları, şifrelenmiş cevap anahtarlarını reddedeceğine onun peşinde koşan nesiller mi istiyoruz yoksa alın terinin en büyük onur kaynağı olduğuna inanan, milli ve manevi değerlerle donanmış gençler mi hedefliyoruz? 

Eğitimden daha büyük ve daha önemli temel ihtiyaç ne olabilir ki, hele bir de çevrenizde gidecek okul bulamadığınız için özel okula gitmek zorunda kalıyorsanız!.. 

Yüksek öğretimde olduğu gibi zorunlu eğitim kapsamına giren orta öğretimde de açık öğretime yönelenlerin ve zorunlu eğitimi yarıda bırakanların sayısı hızla artıyor. 

Bin defa yazdık ama bir kez daha hatırlatmakta yarar var: 

Gidecek okul bulan öğrenciler başarılı da diğerleri başarısız mı? 

Tüm öğrencilere aynı eğitim sistemini dayatmak ne kadar doğru? 

Öğretimi uzaktan yapabilirsiniz ama peki ya eğitim? 

Öğrencinin yeri sokaklar, tamirhaneler, tarlalar mı yoksa okul mu? 

Etik değerler, eğitimin umurunda mı?.. 

Bütün bunları bugün değilse ne zaman sorgulayacağız? 

Zor ama keyifli günler 

Pazartesi gününden itibaren Türkiye’yi yeni bir heyecan dalgası saracak. 

21 milyon öğrenci, bir milyondan fazla öğretmen ve 30 milyona yakın veli ve eğitim çalışanı, günlerce okulla yatıp, okulla kalkacak. 

Bu arada alışveriş merkezleri dolup taşacak, trafik özellikle büyük kentlerde yine arapsaçına dönecek... 

Çocuklu ailelerde, diğer tüm sorunlar bir yana itilip, öncelikli konu yine eğitim olacak. Zorunlu bağışlar, boş dersler, iyi/kötü öğretmen tartışmaları, servis, dershane, yemek, yardımcı ders kitapları derken yeni bir koşuşturmaca başlayacak. 

Öğretmen açığı bu kadar yoğunken, öğretmen tayinlerinin sürekli öteleniyor olması tartışılacak... 

Her çocuk değerlidir 

Aldığı puana ya da diplomaya bakarak çocuklarımıza değer biçemeyiz. 

Hayat bir maraton ve öğrencilik yılları bu maratonun ilk yüz metreleri. 

Önlerinde daha koşacakları çok yol var ve mezuniyet sonrası da öğrencilik yılları gibi çok önemli. 

İşte bu yüzden akademik başarı eşittir hayat başarısı diyemeyiz. 

Beş parmağın beşi bir olmadığı gibi her öğrenci de farklıdır. 

Aynı evde yetişen, aynı okula giden kardeşler bile birbirinden çok farklıyken, tüm çocuklara aynı eğitimi, aynı sınavları dayatmak, hepsine aynı gözle bakmak ne kadar doğru? 

Başarılılar sevilir; haylazlar, okulu, dersi, çalışmayı sevmeyenler hep dışlanır. Konuşana, icat çıkarana “Sus, otur oturduğun yerde” der, aykırılıkları olmayana alkış tutarız. 

Dünyanın harıl harıl yaratıcı beyinler aradığı bir dönemde doğru olan peki bu mu? 

Maratonun sonraki kilometrelerinde ya da sonrasında kim, nerede, ne yapıyor, aynı başarıyı sürdürüyor mu? 

Keşke bu konuda çok daha fazla araştırma yapılsa! En azından şu günlerde bu konular çok daha fazla gündem olsa!.. 

Hepsi bizim çocuklarımız  

Yeni öğretim yılına girerken işte hatırlanması gereken birkaç satır başı daha: 

En başarılılar da bizim çocuklarımız, en başarısızlar da. 

Harikalar yaratanlar da bizim çocuklarımız, kabuğunu kıramayanlar da. 

Şampiyon olanlar da bizim çocuklarımız, yarışı yarıda bırakanlar da. 

Saygıda, sevgide, hoşgörüde parmakla gösterilenler de bizim çocuklarımız, kural tanımayanlar da… 

Birini, bir diğerinden ayıramayız. 

Hepsini kucaklamalı, hepsine hak ettiği değerleri vermeli, başarılı olanları alkışlamalı, olamayanları da dışlama yerine kazanmanın yollarını aramalıyız… 

Köy okulları açılıyor mu? 

Cumhuriyet tarihi boyunca Anadolu’nun en ücra köşesine kadar okul ve öğretmen göndermek için büyük çaba harcadık. Başarılı da olduk. Okullaşma oranları inanılmaz boyutlara geldi, eğitim sadece seçkinlerin değil herkesin ulaşabileceği bir noktaya geldi. 

Köyümüze okul açıldığında sevinç çığlıkları attık, kasabamıza ortaokul, lise açıldığında bayram ettik, kentimize üniversite açıldığında mutlulukların en büyüğünü yaşadık. 

Bugün için üniversitesi olmayan ilimiz, fakülte ya da yüksekokulu olmayan ilçemiz yok gibi... 

Hatalar olmaz mı elbette olur. Önemli olan bunu görüp düzeltmektir. İşte bu yüzden geç kalınmış olsa da köy okullarının yeniden açılmasını ayakta alkışlıyoruz. 

Bu sayede köylerimiz ve çiftçilik yeniden canlanacak, şehirlere olan göç duracak, en önemlisi de gümbür gümbür gelen kıtlık riskini minimize etmek için önlemler alınmış olacak… 

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)