Yeterli mücadelemiz, yeterli hoşgörümüz var mı? Kalkınma diyoruz, çağ atlamak istiyoruz, bunun için bilgi kaynaklarımız yeterli mi? Saygın bir devlet, saygın bir toplum olmak istiyoruz. Ancak davranışlarımız ve politikalarımız yeterli mi?
Elbette demokrasinin değerleri kolay kazanılmıyor. Temel olmaksızın kazanılmıyor, demokrasi. Aileden bahsediyorum. Şiddetin olmadığı, karşılıklı hak ve sorumluluğa dayalı sevgi, saygı ilişkinden bahsediyorum. Genelde durum pek içi açıcı değil.
Diğer taraftan, okullar demokratik değerleri kazandırmada başlı başına rol oynuyor. Ancak, halen otoriter bir iklimle karşılaşmak olası. Öğrenciler çoğunlukla karara katılmıyor, grup sürecine ağırlık verilen öğretim yöntemlerine yer verilmiyor.
Yine rol model olacak kanat önderlerinin tutum ve davranışlarına ne demeli? Elbette demokrasi değerleri açısından uygun olmadığını genellikle söyleyebiliriz.
Şiddet ve komplo teorilerinin hüküm sürdüğü TV proğramlarıyla demokratik değerler kazandırılabilir mi? Tabi ki hayır. Çünkü demokrasinin özünde hoşgörü vardır.
Kalkınma herkesin dilinden düşmeyen bir terim. Ancak, kalkınmada eğitimin rolü yokmuş gibi bu toplumsal kurumun dejenere edilmesine politikacılarca göz yumulmasına ne demeli?.
Değer taraftan, yoksulluk sınırının had safhada olduğu, Milli Gelirin çok düşük olduğu bir ülkede imaj sorunumuzun sorgulanması gerekmez mi?