Eğitimde sanki zaman durdu. Öğretmen ataması yapılmıyor, ek yerleştirme sonuçları açıklanmıyor, yeni puanla kolej kayıtlarında yol alınamıyor, hizmetli ve güvenlik konusundaki zafiyet duyulmuyor. MEB, YÖK, ÖSYM’de derin sessizlik var.
Yeni öğretim yılına sırtımızda onlarca ağır yük ile girmemeliydik.
Sorunları anında çözme yerine ötelenmeye bayılıyoruz ve sanki bu bazı kişi ve kurumlar için alışkanlık haline geldi.
LGS’de olduğu gibi mülakat konusunda yargıdan yürütmeyi durdurma kararı gelirse ne olacak?
Bile bile ladesin sorumlusu kim olacak?
LGS’de olduğu gibi mülakat konusunda da kulaklarını tıkayanların vicdanları, onbinlerce öğretmenimizin, jüri üyelerinin çektiği eziyet ve masraflar karşısında hiç mi sızlamayacak.
Mülakat kâğıt üzerinde 2018’den beri zaten hep vardı ama KPSS puanına eşdeğer puan verilerek, KPSS için harcanan emeğe saygı duyuluyordu.
Şimdi değişen ne oldu da böylesi bir kilitlenme yaşanıyor?..
Dün yapılanlar mı yanlıştı, bugün yapılanlar mı?..
LGS ile ortaya çıkan vicdani sorumluluk anlatılacak gibi değil.
Bu durumdaki öğrenci, veli ve okul yöneticileri ile konuştuğunuzda, ömür boyu iz bırakacak inanılmaz hikayeler anlatıyorlar.
Tüm bunlara ne gerek vardı?
Hatalı sorular neden ve nasıl düzenlenir, önüne nasıl geçilemez!
Hadi onu beceremiyoruz neden arkasında bu kadar duruyoruz? Anlamak mümkün değil.
Oysa hatadan dönmek de bir erdemdir ama zamanın da dönülür, alışkanlık ve dayatma haline getirilmezse!..
Üniversiteler açılmak üzere ek kontenjan sonuçları hala açıklanmadı.
Bu öğrenciler ne zaman kazandıkları kentlere gidip yer, yurt bulacak, ne zaman oryantasyon programlarına katılacak, ne zaman derslere başlayacaklar?
Bu çağda bu işlemlerin bu kadar uzun sürmesinin nedeni ne?..
Bu arada üniversite rektörleri, yeni öğretim yılı için gerekli her türlü altyapıyı umarız en iyi şekilde hazır hale getiriyorlardır.
Öğrenciye hizmetin, bilim üretmek gibi öncelikli görevlerinden biri olduğunu asla unutmamalılar...