Herhangi bir alanda bir işi hakkıyla yapmak hiç de kolay değil, düzeltmek ondan daha da zor. En kolayı bozmak. MEB, YÖK ve ÖSYM bu konuda adeta uzmanlaştı. Bırakın doğru bir şey yapmayı, doğru giden ne varsa bozma yarışına girdiler.
Öğretmen atamaları hâlâ yapılmadı.
Hatalı sorunun iptalinden sonra ortaya çıkan yeniden yerleştirme kilitlendi.
Doldu denilen üniversite kontenjanlarında 200 bin açık ortaya çıktı ve hala ek yerleştirme yapılmadı.
Tasarruf tedbirleri sonrasında okullardaki hijyen koşulların yanı sıra güvenlik konusunda da ciddi zaafiyetler yaşanıyor.
Güya ayrıcalıklı sınıf oluşturma yasaklanmıştı ama bu konuda da ciddi zafiyetler yaşanıyor.
Zorunlu öğrenim çağında olmasına rağmen hala okula gelmeyen ya da yerleştirildiği okula istemeyen çok öğrenci var.
Hormonlu notlar konusunda hiç bir adım atılmadı.
Birleştirilmiş sınıflar, sınıf mevcutlarını 45, 50’lere çıkarttı.
“Okuldan kopuşlar, alarm verici boyutlarda” diyen okul müdürleri var!
Ücretli öğretmen konusunda da büyük sıkıntılar söz konusu.
Sayıları her geçen gün artıyor!
Norm fazlası, memur ve özürlü öğretmenler ne olacak?
Uzman ve başöğretmen sınavı yine bir başka bahara mı kaldı?
İlk ve ortaöğretime yönelik daha onlarca madde sıralanabilir ve yükseköğretimde de durum farklı değil!
Doldu denilen kontenjanlar sürekli olarak boşalıyor. Kazananlar bile kayıt yaptırmıyor!
Burslu ve ücretli öğrenciler arasında makas iyice açıldı. Parayı bastırıp üniversiteli olanlar, eğitimde kaliteyi aşağıya çekiyor.
Öğrenim ücretleri uçuyor.
Mezunlar iş bulamıyor. İnsan gücü planlaması hiç kimsenin umurunda değil!
Öğrenci affı beklentileri konusunda net bir tavır alma zamanı hale gelmedi mi?
Adaylara karşı acımasız bir tutum içerisinde olan ÖSYM, kendi güvenirliğini dibe vurduran çalışanları hakkında ne yapıyor?
OBP konusuna seyirci kalmaya daha ne kadar devam edecek, adil bir çözüm şimdi değilse ne zaman bulacak?
???????? soru çok da cevap veren yok!
Daha da önemlisi verilecek cevapları yok!..
