adscode

Okuldan kaçan kaçana!

Tutmadınığı, bize uymadığını, çocukları okuldan soğuttuğunu, sınav odaklı eğitime çanak tuttuğunu bile bile “hata”da ısrara ediyoruz.

aguclu@milliyet.com.tr




Zorunlu eğitim süresini uzattık, okullaşma oranlarını ve diplomalı sayısını yükselttik, ülkemizin dört bir yanına üniversiteler açtık ama mahallede gidecek okul bırakmadık, okulu sevdiremedik...

4+4+4 ile işler daha da karıştı.

Tutmadınığı, bize uymadığını, çocukları okuldan soğuttuğunu, sınav odaklı eğitime çanak tuttuğunu bile bile “hata”da ısrara ediyoruz.

Tıpkı iptal edilmesi gereken soruları sınavdan hemen sonra iptal etmeyip de, puanları hesap edilip yerleştirme yapıldıktan sonraya ötelediğimiz gibi!
Doğan her çocuğu üniversite önüne yığan dünyada başka bir ülke zor bulursunuz. Böylesi bir “dayatma” insanın doğasına da aykırı, ülkelerin insangücü planlamasına da.

Üniversite okumak istemeyen çocukları, sınav köleleri haline getirmek için bu kadar zorlamanın hiç bir gerekçesi olamaz. Olmamalı da.

Zorunlu temel eğitimin ayrıntıları ve özellikle de 4+4+4 mutlaka yeniden gözden geçirilmelidir.

Adı üstünde zorunlu eğitim olmasına rağmen okula gelmeyen, açık öğretim ya da MESEM benzeri projelerle okuldan uzaklaşan öğrenci sayısının bazı yörelerde, örgün eğitime devam eden öğrenci sayısından çok daha fazla ve bunun kabul edilemez olduğunu ısrarla vurgulayan okul müdürlerimiz var.
MEB onların bu çok önemli uyarılarına şimdi değil de ne zaman kulak verecek…

Sınavlarda olduğu gibi yerleştirme sisteminde de çok büyük hatalar var. Okullar açıldı ama hala ne liselerde ne de üniversitelerde kontenjanlar dolabilmiş değil.

Hem de milyonlarca aday başvurmuşken, kapıda beklerken...

Eğitimin, sınavların, ölçme değerlendirme ve yerleştirme sistemlerinin adil olduğunu kim söyleyebilir?

Ne olur artık eğitimi ciddiye alalım.

Eğitimin yönetimini eğitimcilere bırakalım, ideolojik olanı değil pedagojik olanı yapalım, üzen, kahreden, zamanı boşa harcatan, heyecanı, hayalleri körelten değil onları en iyi şekilde değerlendiren olalım...

Öğretmenin, öğrencinin, velinin mutlu olmadığı bir yerde mutluluktan, başarıdan, gelişmeden, kalkınmadan söz edemezsiniz...

Okula giderken ayağını sürten değil, koşa koşa gidenlerin olduğu bir Türkiye özlemine kim karşı çıkabilir ki...

Hepimizin aynı inançta olduğuna da eminiz.
Peki o zaman geldiğimiz noktanın izahını kim nasıl yapabilir?..


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
Bakan değişir mi?
Diploma açlığı
Usta öğreticiler!!!
Ücretli öğretmenlik (99)
Beyin göçü (99)