İlk Hükümetin Bakanı Rıza Nur 5 Mayıs 1920’de göreve başladı. Son Bakan İsmet Yılmaz’ın görev süresi 24 Haziranda sona eriyor. Atanacak yeni Bakan 79.Bakan olacak. Böylece MEB en çok bakan değiştiren, yani bakan dayanmayan bakanlık olarak tarihe geçmiş olacak.98 yılda 79 Bakan. Ortalama olarak her 453 günde,65 haftada,10 bin 872 saatte bir bakan değişmiş. En uzun görev yapanlar arasında Hasan Ali Yücel 7 yılı aşan görev süresi ilk sırada. Son çeyrek yüzyılda değişen bakan sayısı 13. Bu sürenin en uzun görev yapan bakanı 6 yılı aşan görev süresi ile Hüseyin Çelik. 1974’ten bu yana atanan 25 Bakanın sadece 4’ü eğitim kökenli. Bu bakanlar; Mustafa Üstündağ, Avni Akyol, Necdet Tekin ve Hüseyin Çelik. Diğer eğitim bakanlarının mesleğinde ağırlık hukukçularda. İşte böyle bir bakanlık bizim eğitim bakanlığımız.
Bu kadar bakan değiştiren bir bakanlığın politikalarında istikrar olur mu? Ya da sorunları çözülür mü? Takdir yurttaşların. Biz çözülmez diyoruz. Hatta çözülmesi bir yana özellikle son yıllarda gelen her bakanın uyguladığı yanlış, çelişkili ve tutarsız politikalar yüzünden var olan sorunlara yeni sorunları eklediğini söylemek mümkün. Aileler, çocuklar ve eğitimciler ödüyor bedelini bu yanlış politikaların. Çok söz var hiç kuşkusuz geçmişe dair söylenecek. Ancak söylemek, yazmak, çizmek, eleştirmek, önermekte çok bir şeyi değiştirmiyor. Çünkü her gelen eğitimle ilgili her şeyi herkesten daha çok ve iyi bildiğini söylüyor. Aslında herkes kendi bildiğini okuyor demek daha doğrusu. Biraz kulak kabartılsa söylenenlere, dikkat edilse yapılanlara, azaltılsa yanlışlar inanın bugünden daha güzel olacak ve başarılı sonuçlar çıkacak ortaya.
79.Bakan başlayacak göreve. Eğer seçim takvimi normal işler bir yol kazasına uğratılmazsa. Kucağında bulacak pek çok sorunu yeni bakan. Nedir yeni bakanı bekleyen sorunlar diye sıralayacak olursak liste çok uzun biliyorum. Kısaltayım ve en can alıcı olanları sıralayalım isterseniz.
-Meslekten haksız ve hukuksuz yere atılan, sürülen ve tutuklanan eğitim emekçilerinin durumu,
-LGS sonuçları, okul çeşitliliği, tercihler ve yerleştirmeler,
-Öğretmen atamaları, atanmayan öğretmenler
-Öğretmenlerin ek göstergesinin 3600’e yükseltilmesi,
-Öğretmen yeterlilikleri ve niteliği ile strateji belgesinin akıbeti,
-Öğretmenlik meslek yasasının çıkarılması,
-Okulöncesi eğitimde yüzde yüz okullaşma,
-İkili eğitimden tekli eğitime geçmek için gereken yeni derslikler,
-Müfredat uygulamalarından doğan aksaklıklar,
-Anadili Türkçe olmayan çocuklar ile dezavantajlı grupların karşılaştığı ayrımcı uygulama sorunları,
-İlkokula kadar inen devamsızlık ile ortaöğretimde yaşanan sınıf tekrarları,
-Artan açık öğretimli öğrenci sayısı, çocuk işçiliği ve çocuk gelinler,
Öğretmenler Ek Göstergenin 3600’e Yükseltilme Vaadinin Tutulmasını İstiyor!
Öğretmenler, meslek yasası ve ek göstergelerinin 3600’e çıkarılmasına yönelik seçim vaadi ve atanmayan sayılarının yüksekliği ile yine gündemde. Yıllardır gündeme getirilen ek göstergenin 3600’ çıkarılması ile öğretmenlik meslek yasası talebi bir anda seçim öncesi siyasetin seçim vaadi olarak kamuoyuna açıklanan beyannamelerde yerini aldı. Bu vaatlerin kamuoyunda yer almasıyla beraber emekli olmak için dilekçe vermiş binlerce öğretmen emeklilik dilekçelerini geri almış bulunmaktadır. Ancak, bir hak olan ve yıllardır dile getirilen talebin seçimi kazanmanın ya da oy devşirmenin bir aracı haline getirilmesi, buradan siyasetin kendisine/hanesine bir fayda sağlama niyeti de öğretmenleri oldukça rahatsız eden bir durum olsa gerek.
15 yıldır tek başına iktidar olan ve bu konuda hazırlanacak yasanın muhalefet tarafından her zaman destekleneceğinin söylenmesine rağmen karşı çıkılan her iki talebinde tamda seçim öncesi iktidar tarafından gündeme getirilmiş olmasını manidar bulduğumuzu da ifade etmeliyim. Doğal ve haklı olarak insanlar “şimdiye kadar aklınız neredeydi, elinizi tutan mı vardı, neden yapmadınız, yasa teklifi verildiğinde neden karşı çıktınız?” Sorularını sormaktadır. Bütün bu sorulara karşın ek göstergenin ve meslek yasasının seçim beyannamelerinde bir vaat olarak ta sunulmuş olması elbette önemli. Yine de bizim öğretmenlere önerimiz ve tavsiyemiz, vaatlerden çok icraata bakarak hareket etmeleri ve bu vaade güvenerek bütçelerine yön vermemeleri, “ayranı üfleyerek içmeleri” yönünde olacaktır.
Atanmayan Öğretmenler Atama Bekliyor!
Atanmayan öğretmenler ülkenin işsizlik sorununun bir parçası olmaya devam etmektedir.2003 KPSS’ye 127 bin kişi girerken bu sayı 2017’de 412 bine yükselmiştir. Bu yıl 22 Temmuzda yapılacak KPSS’ye katılacak öğretmen sayısının yaklaşık 500 bini bulma olasılığı çok yüksek görünmektedir. Buna karşılık atanacağı söylenen 25 bin sözleşmeli öğretmenin ne zaman atanarak aylık almaya başlayacağı ise göreve başlayacak olanlara “papatya falı” açtırma noktasına gelmiş durumda. Yaklaşık bir yıldan bu yana ısıtılıp “temcit pilavı” misali önümüze sürülen bu konuda öğretmenler somut işlem yapılmasını bekliyor. Seçimlerin sonucuna ilişkin belirsizlik sürse de bürokrasinin işlerini yapmada görülen durağanlık yeni mağduriyetlerin yaşanmasına yol açabilir. O nedenle öğretmenlerin görev yerleri belirlenmeli, zaman kaybetmeden göreve başlamaları sağlanmalıdır. Ataması yapılacak 25 bin öğretmenin ardından 16 yıllık AK Parti Hükümetleri döneminde 611 bin yeni öğretmen atanmış olacaktır. Atanan sayıyı 16’tıya böldüğümüzde her yıl için ortalama 38 bin öğretmen atanmış olacaktır. 8 yıllık eğitim yasasının yürürlüğe girdiği 1997 yılından 2002 yılına kadar geçen 6 yıllık sürede ise 216 bin öğretmen ataması yapılarak her yıl için 36 bin öğretmen göreve başlatılmıştır. Mevcut siyasal iktidar tarafından sürekli övünç kaynağı olarak gündeme getirilen atama farkının her bir yıl için 2 bin toplamda 32 bin olduğu görülmektedir. Yani koalisyon hükümetleri döneminde atananlarla tek parti hükümetleri döneminde atanan sayılar arasındaki fark 32 bindir. Atama bekleyen işsiz öğretmen sayısı 2002 yılında 176 bin iken 2018 de bu sayı 520 bine çıkmaktadır. Atanmayanların sayısı 16 yılda yüzde 338 artmış bulunmaktadır. Bu 16 yıllık süre içerisinde emeklilik, meslekten çıkarma, istifa, ölüm, kurum değiştirme gibi nedenlerle yaklaşık 270 bin öğretmen meslekten ayrılmıştır.
Kalabalık Sınıflar ve İkili Eğitim Tartışmaları
Cumhurbaşkanının katıldığı bir televizyon programında “tek parti döneminde biz 75 kişilik sınıflarda okuyorduk” açıklaması geçmişe dönük bir tartışmanın fitilinin yeniden ateş almasına neden oldu. Gerçekte ülkemizde hemen her dönem kalabalık ve birleştirilmiş sınıflarda eğitim ile okullarda ikili eğitim hep tartışma konusu olmuştur. Hem tek parti döneminde, hem çok partili hayata geçilen yıllarda hem de AK Parti dönemi dahil diğer bütün dönemlerde söz konusu uygulamalar eğitimin önemli sorunları arasındaki yerini sürekli korumuştur. Bugün ulaşılan okul ve derslik sayısının sınıf mevcutlarının azaltılarak tekli eğitime geçilmesi için önemli bir mesafe kat ettiğini söyleyebiliriz. Gelinen bu noktanın sadece AK Parti döneminde yapılan dersliklerin sisteme kazandırılması ulaşılan sayı olduğunu söylemek eksik bir değerlendirme olur. Örneğin 8 yıllık zorunlu eğitimin yürürlüğe girdiği 1997 yılı ile 2002 yılları arasında 5 yılda176 bin dersliğin sisteme kazandırıldığını görmekteyiz.