adscode
adscode

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLARKEN…

Covid-19 Pandemisi riskini göremeyen bazı çevreler, öğretmenleri haksız yere eleştirmiş; “öğretmenler okulların açılmasını istemiyor…” gibi ifadelerle suçlayıcı açıklamalarda bulunmuşlardı. Öğretmenlerle ilgili olumsuz demeçler, salgın sürecinde meslek liselerinde dezenfektan ve maske üretimi yapan öğretmenlerin çabasını hiçe saymak değil de nedir?

ikegitmeni@hotmail.com




Öğretmenler için 2020-2021 eğitim öğretim yılı mesleki çalışma programı, 24 Ağustos Pazartesi günü başladı. Hatırlanacağı gibi, ülkemizde örgün eğitim-öğretime Covid-19 Pandemisi nedeniyle; 16 Mart 2020 tarihi itibariyle uzaktan eğitimle devam edilmişti. Milli Eğitim Bakanlığı okullarda tüm hazırlıkların yapıldığı, okulların 31 Ağustos tarihinde telafi eğitimine uzaktan eğitimle başlanacağını, 21 Eylül tarihinde de yüz yüze eğitimin başlanacağını kamuoyu ile paylaştı. Okulların açılışı ile ilgili tartışmalar sürerken, öğretmenler 24 Ağustos Pazartesi günü okullarında mesleki çalışmalara başladılar. Covid-19 Pandemisi riskini göremeyen bazı çevreler, öğretmenleri haksız yere eleştirmiş; “öğretmenler okulların açılmasını istemiyor…” gibi ifadelerle suçlayıcı açıklamalarda bulunmuşlardı. Öğretmenlerle ilgili olumsuz demeçler, salgın sürecinde meslek liselerinde dezenfektan ve maske üretimi yapan öğretmenlerin çabasını hiçe saymak değil de nedir? Oysa salgın sürecinde öğretmenler sanıldığı gibi isteyerek evlerinde tatil yapmadılar. Öğretmenlerin okula gelmemeleri salgının sürecinin zorunlu sonucuydu.

Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin 2020-2021 eğitim öğretim yılı mesleki çalışma programlarını, yukarıda sıraladığımız tartışmaların gölgesinde, uzaktan eğitimle yapmak yerine, okullarda yüz yüze yapmayı tercih etti. Peki,  Covid-19 vaka sayısının binin üstünde olduğu bir dönemde, mesleki çalışma programlarının yüz yüze yapılması ne kadar doğru?

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, okulları 21 Eylül’de açması çabası içerisinde olduğunu kamuoyu ile paylaştı. Eğitimde yeni normalleşme için elbette bir başlangıç yapmak gerekmektedir. Ancak okulların fiziki imkânları ve eğitim öğretime açılmasıyla ilgili hazırlıklar değerlendirildiğinde, yapılacak çalışmaların hiçte kolay olmayacağı ortadadır. Ülkemizde Covid-19 pandemisi vakalarının tekrar tırmanışa geçtiği bir ortamda mesleki çalışmaların yüz yüze yapılması da ciddi bir risk oluşturmaktadır.  Toplantı salonlarının yetersiz olduğu okullarda bu risk, daha da artmaktadır. Öğretmenlerle yapılan görüşmelerde okul müdürlerinin öğretmenler kurullarını uzun tuttuğu, bazı okullarda fiziki imkânların yetersizliği nedeniyle öğretmenlerin kapalı ortamlarda uzun süre toplantıya katılmak zorunda kaldıkları görülmektedir. Okul idarecilerinin ve öğretmenlerin eğitimde yeni normalleşmeyi istenilen düzeyde kavramaları hayati önem taşımaktadır. Öğretmenler kurulu toplantılarında okulların 21 Eylülde açılıp açılmayacağı, ya da nasıl açılacağı ile ilgili bir netliğin olmadığı görülmektedir. Okul müdürleri 21 Eylülde nasıl bir planlama yapılacağı konusunda Milli Eğitim Bakanlığından net bir talimatın gelmediğini, önümüzdeki haftalarda belli olacağını açıklamaktadırlar.

Covid-19 ile ilgili daha önce kaleme aldığım yazılarda da ifade ettiğim gibi, Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı Bilim Danışma Kurulu’nun en iyimser tahminlerine göre, riskin 2021 yazına kadar sürebileceği ifade edilirken; hala riskin birkaç haftaya bitebileceği beklentisinde olmak; çalışmaları ötelemek ya da son haftalara bırakmak, ne kadar doğru bir yaklaşım? Milli Eğitim Bakanlığı, Covid-19 pandemisi riskinin 2021 eğitim öğretim yılı boyunca devam edeceğini hesaba katarak planlama yapmak durumundadır. Eğitimde yeni normalleşmede nelere dikkat edilmesi gerektiği ile ilgili Sağlık Bakanlığı Bilim Danışma Kurulu’nun rehber kılavuzları doğrultusunda tüm hazırlıklarını en kısa sürede tamamlanarak, eğitim öğretim faaliyetlerine bu çerçevede hazırlık yapılmalıdır.

Milli Eğitim Bakanlığı, Covid -19 pandemisiyle ilgili  öncelikle yapılması gereken çalışmalar şunlar olmalıdır: Eğitim öğretim yılı başlamadan tüm öğretmenlere Covid-19 testi yaptırmalıdır. Tüm öğretmenlerin Grip ve zatürree aşılarının yapılması sağlanmalıdır. Eğitim öğretimde fırsat eşitliğinin zedelenmemesi için özel öğretim ve devlet okulları arasındaki farklı uygulamalar yerine, tüm eğitim kurumlarında hibrit model uygulanmalıdır. Öğrenci sayıları düşük özel okulların fiziki mekânları pandemi sonlanıncaya kadar devlet okullarının da kullanımına açılmalıdır. Derslik sayısı yetersiz okullara en kısa sürede prefabrik dersliklerle destek sağlanmalıdır. Eğitimde hibrit model ve sanal canlı sınıf uygulamasının iç içe yürütülmesi için öğrencilerin tablet ve internet ihtiyaçları giderilmelidir. Okulların öğretmen ve yardımcı personel ihtiyaçlarının giderilmesi için, yeni personel ve öğretmen alımı yapılmalıdır. Temiz okul belgelendirme çalışmalarının TSE tarafından hazırlanan rehber doğrultusunda bağımsız belgelendirme kuruluşları tarafından yapılmalıdır. 

Sonuç olarak, Covid -19 Pandemisinin bir anda sonlanamayacağı gerçeğinden hareketle, eğitim öğretimde izlenecek yol haritası netleştirilmelidir.  Okullardaki derslikler,  dersliklerde bulunacak öğrenci sayıları, hangi derslerin uzaktan eğitimle, hangi derslerin uzaktan eğitimle ve kaç saat yüz yüze eğitimle yapılacağı belirlenmelidir. Geleceği aydınlık, yarınları umut dolu bir nesil için, “ÖNCELİĞİMİZ EĞİTİM”…


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)