Eğitim öğretim kurumlarında yaz tatili devam ederken lise giriş sınavları ve yüksek öğretim kurumları giriş sınavı sonuçları açıklandı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da sınav sonuçlarına yönelik değerlendirmeler ve tartışmalar devam etmektedir. Bu yazıda sınavda sıfır puan çekenlerle ilgili değerlendirme yapmayacağım. Eğitimde başarı ve başarısızlıkları sadece sınav ekseni üzerinde değerlendirmek, sınav odaklı eğitim sistemlerinin en karakteristik özelliği olduğunu düşünüyorum. Milli Eğitim Bakan'nın, “Liselerin 11. ve 12. sınıflarından açık liselere öğrenci nakillerinin zorlaştırılacağı ve son sınıflarda devamsızlık nedeniyle sınıf tekrarı konusunda taviz verilmeyeceği” ile ilgili açıklamaları da aslında sınav odaklı eğitim sisteminin sonuçlarıyla ilgili bir itiraf değil midir?.. Eğitim öğretimde başarı kıstasını, sadece beş seçenekli testler ile sınırlamak, ne kadar doğru bir yaklaşım?.. Eğitim sistemimizi sınav odaklı yapıdan kurtarmanın çarelerini aramak yerine eğitim öğretimde sınav destekli çalışmalara ağırlık vermek ne kadar akılcı bir yaklaşım?..
Eğitim sistemimizde karar vericiler eğitim öğretimin işleyişine yönelik kararları alırken eğitim öğretim kurumlarından etkili geri bildirim alabiliyorlar mı?.. Eğitim sistemimizde karar vericilerin aldığı kararlar eğitim öğretim kurumlarında ne kadar uygulamaya konulabiliyor?.. Eğitim öğretim kurumlarında daha etkili bir yönetim modeli uygulamak mümkün mü?..
Eğitim kurumları; eğitim sisteminin politikalarını, hedeflerini ve öğretimsel boyutunu gerçekleşmesini sağlayan uygulama merkezleridir. Eğitim sistemiyle ilgili tüm düzenlemeler ancak, eğitim kurumlarında uygulamaya dönüşebilir. Bu nedenle, eğitim sistemlerinin en önemli halkasını eğitim kurumları oluşturmaktadır. Peki, eğitim kurumlarında nasıl bir yönetim modeli olmalıdır? Eğitim kurumlarındaki yönetim sorunları nelerdir?
Eğitim sistemimizde, eğitim kurumlarının yönetimi sorunu ile ilgili arayışlar uzun yıllardan beri devam etmektedir. Ancak, eğitim kurumlarının yönetimine yönelik yapılan düzenlemelerin eğitim sistemimizdeki sorunların çözümüne anlamlı bir katkı sağladığını düşünmüyorum. Eğitim sorunlarının çözümüyle ilgili farklı boyutlardaki arayışlar içerisinde nedense, okul yönetim modeli üzerinde yeterince durulmadığı görülmektedir. Eğitim sistemimizde, eğitim kurumlarının yönetim modeli ile ilgili arayışlarının genellikle; eğitim kurumu yöneticilerinin nitelikleri, eğitimi ve seçilmesi boyutuyla ele alındığını göstermektedir. Bu yaklaşım nedeniyle, eğitim kurumlarının yönetim sorunu daha çok eğitim yöneticisinin seçimi ve niteliği boyutuyla değerlendirilmektedir. Eğitim kurumlarının başarısı da genellikle, müdürün etkililiği ile ölçülmektedir. Bu nedenle; “Bir eğitim kurumu; müdürü kadar iyi bir eğitim kurumudur.” bakış açısıyla eğitim kurumlarında etkili yönetim oluşturulabileceği anlayışı esas alınmaktadır. Ancak, eğitim kurumu yönetici seçiminde ise aynı yaklaşımın hayata geçirilemediği görülmektedir. Neden mi? Çünkü bir türlü beklentileri karşılayabilecek, eğitim yönetimi biliminin ilkelerini esas alan kariyer ve liyakat esaslı yasal düzenlemeler yapılamamaktadır…
Eğitim sistemimizde en sık değiştirilen yönetmeliklerin başında eğitim kurumları yönetici görevlendirme ve atama yönetmeliği gelmektedir. Eğitim kurumlarına yönetici atama ya da görevlendirmeyle ilgili yönetmeliklerin hemen hemen tamamı yargıya taşınmıştır. Eğitim kurumlarında yönetici görevlendirmeyle ilgili sorunlar devam etmektedir. Peki, sorunlar nereden kaynaklanmaktadır? Eğitim kurumlarında yönetici görevlendirme ve atama ile ilgili sorunun temeli, eğitim kurumu yönetimi ve eğitim kurumu yöneticiliği ile ilgili temel bakış açısından kaynaklanmaktadır. Eğitim kurumlarının yönetimi ile ilgili yeni bakış açıları geliştirilmelidir.
Eğitim kurumlarını sadece bir müdür ve müdürün etkili yönetim yaklaşımı ile çözümlemek çağdaş eğitim yönetimi bilimi ilkeleriyle örtüşmemektedir. Eğitim kurumları; öğretmenler, eğitim çalışanları, öğrenciler, veliler, çevre kurumlarından oluşan birçok bileşeni barındıran dinamik kurumlardır. Bu nedenle, eğitim kurumlarındaki yönetim sorununu; klasik yönetim yaklaşımı yerine daha katılımcı ve kapsayıcı çağdaş yönetim yaklaşımıyla değerlendirilerek çözülmesi gereken bir sorun olduğunu düşünüyorum. Eğitim kurumlarının yönetim sorunlarıyla ilgili en doğru değerlendirmelerin eğitim kurumu çalışanları ve paydaşlarından almak mümkündür. Eğitim kurumu müdürleri eğitim kurumlarını ileriye taşımak için değişim ve dönüşüm sağlamak yerine yöneticiliğinin devamını sağlamak için arayışlar içine girdiği, eğitim kurumunun iç dinamiklerini yok sayarak üst makamlarla ilişkilerini sağlam tutmaya ağırlık verdiği görülmektedir. Eğitim kurumlarında çalışanlar ise enerjilerini kurumlarına ve mesleklerine yeterince vermedikleri, eğitim kurumlarındaki zorunlu işleyiş dışında sorumluluk almadıkları görülmektedir. Eğitim kurumlarında katılımcılığı esas alan kurul ve komisyonların ise sadece formal boyutuyla yürütüldüğü, eğitim kurumlarındaki kurul ve komisyonlarda görevli paydaşların sadece formal rol gereği kurul ve komisyonlardaki tutanaklara imza attıkları görülmektedir. Peki, eğitim kurumlarında etkili yönetim için nasıl bir model geliştirilmelidir?
Eğitim sistemimizde çağdaş eğitim bilimi ilkelerini esas alan, eğitim sorunlarını etkili çözebilecek, işbirliğine dayalı, katılımcı ve kapsayıcı okul yönetim modelinin geliştirilmesi şarttır. Eğitim kurumlarında bir müdür bir mühür anlayışı yerine, işbirliğine dayalı, demokratik katılımcı ve kapsayıcı eğitim kurumu yönetim modelinin oluşturulması için yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Eğitim kurumlarında katılımcılığı ve kapsayıcılığı esas alan, etkili yönetim kurulları ve denetim kurullarından oluşan, yeni bir yönetim modeline ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Eğitim kurumlarında işbirliğine dayalı, katılımcı ve kapsayıcı okul yönetim modeli nasıl bir düzenlemeyi gerekmektedir? Eğitim kurumları; eğitim yönetim kurulu, eğitim denetim kurulu, eğitim genel kurulu, eğitim komisyonları olmak üzere temel yönetim yapısı yeniden şekillendirilmelidir. Eğitim kurumlarının yönetiminde lider yöneticiler yer almalıdır. Lider yöneticilerin nitelikleri ve şartları, eğitim bilimi ilkelerine göre, kariyer ve liyakat esaslarına göre ilan edilmelidir. Eğitim kurumlarında işbirliğine dayalı, katılımcı ve kapsayıcı okul yönetim modeli uygulamalarının benzerlerini eğitim alanında başarılı ülkelerde görmek mümkündür… Geleceği aydınlık, yarınları umut dolu bir nesil için, “ÖNCELİĞİMİZ EĞİTİM”…
Ali Güngör
ikegitmeni@hotmail.com