adscode
adscode

ÖĞRENCİLERİN PENCERESİNDEN EĞİTİME DAİR…

Eğitim öğretim yılının birinci dönemi her zaman olduğu gibi, eğitimde karar vericilerin önerileri, eğitim uzmanlarının görüşleri ve eğitim öğretime ilişkin tartışmaların gölgesinde tamamlandı. Ülkemizde en sorunlu alanların başında eğitim geldiği için, doğal olarak da tartışmaların en çok olduğu alanların başında da eğitim gelmektedir. Eğitimle ilgili tartışmalarda, sorunun temeline ya da kaynağına inmek yerine adeta bir suçlu kovalamaca döngüsü yaşanmaktadır…

ikegitmeni@hotmail.com




Öğrenciler ve veliler; okul ve öğretmenleri, okul yönetimi ve öğretmenler; öğrenci ve velileri, karar vericiler; alt kademeleri ve sistemsel sorunları suçlu görürler... Eğitimde sürekli bir suçlu kovalamaca döngüsüdür alır başını gider… Peki, suçlu kim? Suçlu neden yakalanamıyor? Sorunları suçlu kovalayarak çözmek ne kadar mümkün?

 

Eğitim öğretim yılının birinci dönemi her zaman olduğu gibi, eğitimde karar vericilerin önerileri, eğitim uzmanlarının görüşleri ve eğitim öğretime ilişkin tartışmaların gölgesinde tamamlandı. Ülkemizde en sorunlu alanların başında eğitim geldiği için, doğal olarak da tartışmaların en çok olduğu alanların başında da eğitim gelmektedir. Eğitimle ilgili tartışmalarda, sorunun temeline ya da kaynağına inmek yerine adeta bir suçlu kovalamaca döngüsü yaşanmaktadır… Öğrenciler ve veliler; okul ve öğretmenleri, okul yönetimi ve öğretmenler; öğrenci ve velileri, karar vericiler; alt kademeleri ve sistemsel sorunları suçlu görürler... Eğitimde sürekli bir suçlu kovalamaca döngüsüdür alır başını gider… Peki, suçlu kim? Suçlu neden yakalanamıyor? Sorunları suçlu kovalayarak çözmek ne kadar mümkün?

 

Eğitim öğretimde birinci dönem karnelerin dağıtıldığı bu günde kaleme aldığım yazımda, eğitim öğretime ilişkin öğrenci perspektifinde bir değerlendirme yapmak istedim. Öğrenciler, birinci dönemi nasıl tamamladılar? Öğrenciler, yüz yüze eğitimden memnun muydular? Öğrencilerin eğitim öğretime ilişkin beklentileri nelerdir?

 

Bilindiği gibi birinci dönemini tamamladığımız bu eğitim öğretim yılına öğrenciler, uzun bir uzaktan eğitim sürecinden sonra başlamıştı. Öğrenciler, ilk başlarda yüz yüze eğitime başlamanın coşkusunu yaşamışlardı. Ancak, bir süre sonra okullarda COVID vakaları görülmeye başladığında öğrencilerde de stres ve kaygı düzeylerinde artışın yaşandığı, uzmanlar tarafından ileri sürüldü. Büyük kentlerdeki bazı okullarda sınıf mevcutlarının 40 kişinin üzerinde olduğu görülmektedir. Sadece maske ve hijyen ile vakalardan korunmak ne kadar mümkün olabilir?.. Öğrencilerle yapılan görüşmelerdeki izlenimlerimi aktarırken, kendimin de öğrenci velisi olduğumu belirtmek isterim. Öğrencilerle yapılan görüşmelerde öğrenciler, sınıflarında vakaların görülmesiyle birlikte strese girdiklerini ifade etmektedirler. Öğrenciler, bir alt sınıftaki konulardan eksiklerinin olup olmadığı, eksiklerin bu yıl içerisinde giderilip giderilmediği sorulduğunda, birçok öğrenci derslerde ek bir müfredat uygulanmadığını, öğretmenlerin bulundukları sınıfların derslerini işlediklerini ifade etmektedirler. Öğrencilerle yapılan görüşmelerde, alt sınıflardaki eksik olan konular nedeniyle, ders notlarının bu yıl düştüğünü ifade eden öğrencilerin azımsanmayacak kadar çok olduğunu da belirtmek isterim. Öğrenciler, özellikle yabancı dil dersleri gibi, konuları birbirine bağlı derslerde ciddi sorunlar yaşadıklarını ifade etmektedirler.

 

“Okuldan beklentiniz nedir?”, “Okulu seviyor musunuz?”, “Birinci dönemi değerlendirmenizi istesem neler söylersiniz?” gibi sorulara öğrencilerin çok ilginç cevaplar verdiğini belirtmek isterim. Öğrencilerin büyük çoğunluğu okula ilişkin olumsuz duygular yaşamadıklarını, ancak okuldan sıkıldıklarını ifade etmektedirler. Öğrenciler, derslerin bitmesini ve okulda son saatin gelmesini iple çektiklerini ifade etmektedirler. “Peki, neden okuldan sıkılıyorsunuz? Bunu hiç düşündünüz mü?” diye sorduğumda aynı şekilde öğrencilerin çoğunun verdiği ortak cevapları paylaşmak istiyorum. Öğrenciler, günlük ders sayılarının çok fazla olduğunu, günlük 8-9 dersin çok olduğunu, derslerin teorik işlendiği için okuldan sıkıldıklarını ifade etmektedirler. “Peki, sizce günlük ideal ders saati kaç olmalıdır?” sorusuna ise tamamına yakını fikir birliğine varmış gibi, 6 ders saatini geçmemeli cevabını verdiler. Ayrıca öğrencilerin okullarda sportif faaliyetler, kültürel ve sosyal aktiviteler, geziler, oyun alanları gibi ortamların yetersizliğinden bahsettiler. “İdealinizdeki okul nasıl olmalıdır?” sorusuna ise yine öğrencilerin tamamına yakını; eğlenebildiğimiz, oyun oynayabildiğimiz, salonlarında sinema izleyebildiğimiz, yüzme dâhil her tür spor yapma seçeneğinin olduğu okul olduğunu ifade ettiler.

 

“Öğretmenlerin size karşı tutumlarını nasıl görüyorsunuz?” sorusuna ise birçok öğrenci, anlayışlı davranan öğretmenler olmakla birlikte, bazı öğretmenlerin kurallar konusunda kendilerini çok zorladıkları ya da kuralları çok önemsedikleri, nerdeyse okullara kurallara uymak için mi geliyoruz sorusunu akıllarına getirdiklerini ifade ettiler. Öğrenciler, öğretmenlerin daha anlayışlı olmalarını istemektedirler. Bazı öğretmenlerin de derste disiplini sağlamak için notu bir disiplin aracı olarak kullandıklarını ifade etmektedirler. “Sizce ideal öğretmen nasıl olmalıdır?” sorusuna da öğrencilerin tamamına yakını; “Öğrencisini anlayabilen, anlayışlı, öğrencisini kırmayan, öğrencisinin fikirlerine saygı duyan, öğrencilerinin gönlünü alabilen öğretmendir.” cevabını verdiler. Öğrencilere son olarak, eğitim öğretime ilişkin beklentilerinin neler olduğunu sorduğumda, öğrenciler sınav sisteminden rahatsız olduklarını ifade etmektedirler. Öğrenciler, dersleri sınavlarda iyi not almak ve girecekleri merkezi sınavlarda başarılı olmak için çalıştıklarını ifade etmektedirler. “Peki, sizce eğitim öğretim nasıl olmalıdır?” sorusuna ise öğrenciler; “Bu kadar çok sınav olmamalıdır; hayatımız sınavlarla geçiyor; derslerde uygulamalara da yer verilmelidir.” cevabını verdiler. Öğrenciler okullarda deney, gezi, gözlem ve uygulamaların yetersiz olduğunu da ifade etmektedirler.

 

Eğitim öğretime dair öğrencilerin yukarıdaki sorulara verdikleri cevaplar değerlendirildiğinde; eğitimde sorunların çözümünü suçlu kovalamaca döngüsünde arayanlar ya da uzun uzadıya eğitim raporlar hazırlayanlar, acaba neden okullara gidip öğrencileri dinlemezler diye soramadan da edemiyorum… Sorunları teşhis etmek bu kadar mı zor? Geleceği aydınlık, yarınları umut dolu bir nesil için, “ÖNCELİĞİMİZ EĞİTİM”…

 

 

 

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)