19. Milli Eğitim Şurası Yeni Bir Tuzak mı ?

​19. Milli Eğitim Şurası, yarın (2 Aralık 2014) Antalya’da toplanacak.  Şuralar bir danışma kuruludur; ihtiyaç belirleme, hedef saptama ve strateji oluşturma açısından son derece önemlidir. Şurada görüşülen ve karar altına alınan konular Milli Eğitim politikası olarak yaşama geçirilir.

19. Milli Eğitim Şurası, AKP iktidarında düzenlenecek üçüncü eğitim şurası olacaktır. Önceki eğitim şuralarının yapılandırılmasına bakılırsa, yine TBMM'de yasalaştırılacak olan bazı kararların şura yoluyla meşrulaştırılacağı bir dönemin bizi beklediğini tahmin etmek zor değil. MEB, eğitimdeki en büyük dönüşümlerden biri olan "12 Yıllık Kesintili Zorunlu Eğitim" modelini 18. Eğitim Şurasında alınan kararlara bağlamıştı. Şimdi bu şurayı ve gündem maddelerini yeni bir takım zorlamaların ve dayatmaların ön hazırlığı olarak  değerlendirmek hiç de yanlış olmayacaktır. Büyük ihtimalle gerçekleştirilecek uygulamalar ve eğitimin özelleştirmelerine yeni gerekçeler bu şura yoluyla oluşturulacaktır.

Eğitim-İş, 2-6 Aralık tarihlerinde yapılacak olan 19. Milli Eğitim Şurasına Genel Başkan ve Genel Eğitim Sekreteri aracılığıyla "Öğretim Programları ve Haftalık Ders Çizelgeleri" ile "Öğretmen Niteliğinin Artırılması" konu başlıklarında katılım sağlayacaktır. Şuranın, Ankara’da MEB Şura Salonu dururken, neden Antalya’da toplandığına da anlam verebilmiş değiliz.

Her zaman olduğu gibi ilkelerimizden taviz vermeden çağdaş cumhuriyet eğitimini savunacak ve eğitim sisteminin sorunlarını dile getireceğiz.

Ancak Şuranın bir tiyatro biçiminde gerçekleşme ihtimalini üzüntüyle takip ediyoruz. Yandaş sendika ve yandaş örgütlerin delegasyon hakimiyetinde hem bilimsel eğitimin ve hem de çağdaş eğitimin kalan kazanımlarının da baltalanacağı bir şura olmasından endişe ediyoruz.

Kaldı ki, 4+4+4 eğitim sistemini 18. Milli Eğitim Şurası’nda gündeme getiren Eğitim Bir Sen’in, bu şurada, karma eğitime son verilmesi önerisini gündeme getireceği basına yansımıştır.
Bugün artık devleti temsil eden tüm kurumları ele geçirmiş bir siyasal iktidarın pençesinde mevcut "meşveret" kurullarından bir beklenti içinde değiliz. Bugün halk ile devlet arasında bir yarılmanın ortaya çıktığını görüyor ve değerlendirmelerimizi buna göre yapıyoruz. İşte şimdi yeniden meşru zeminlerde düşüncelerimizi dile getireceğiz ve yeniden bir hedefin başarılabilmesi için uzun soluklu bir mücadelenin örgütlenmesi gerektiğini gerçeğinden hareket edeceğiz.

Eğitim-İş olarak, hem sınıfsal çıkarlarımızı hem Cumhuriyetin eğitim devriminin kazanımlarını savunmaya devam edeceğiz.
 
 Veli DEMİR
 Genel Başkan