En Fazla Tavsiye Kararı Öğretmenlerle İlgili
Eğitim sisteminde köklü bir geleneğe ve geçmişe sahip olan Milli Eğitim Şuraları'nda, en fazla karar alınan konu, yüzde 17 ile öğretmenlik mesleğine ilişkin oldu.
Eğitime ışık tutacak kararların alındığı Milli Eğitim Şuraları'nın 19'uncusu geçtiğimiz hafta Antalya'da yapıldı.
19. Milli Eğitim Şurası'nda yaklaşık 200 öneri gündeme getirilirken, bunlardan 185'i tavsiye kararına dönüştü. Tavsiye kararlarının 49'u öğretim programları ve haftalık ders çizelgelerine, 42'si öğretmen niteliğine, 47'şer karar ise okul güvenliği ve eğitim yöneticilerin niteliğinin artırılmasına ilişkin oldu.
Milli Eğitim Bakanılığının bugüne kadar yapılan 18 şuraya ilişkin yaptığı inceleme raporuna göre ise bugüne kadar yapılan şuralar incelendiğinde, en fazla karar alınan konu yüzde 17 ile öğretmenlik mesleğine ilişkin oldu. Öğretmenliğe ilişkin bu kararları müfredat ve altyapı konuları izledi.
Öğretmenliği, yüzde 16 ile müfredat, yüzde 11'le altyapı, yüzde 10'la ilköğretim, yüzde 10'la mesleki eğitim, yüzde 9'la hayat boyu, yüzde 8'le ortaöğretim, yüzde 7 ile merkez teşkilatı, yüzde 4'le okul öncesi eğitim, yüzde 3'le yükseköğretim, yüzde 3'le rehberlik, yüzde 2 ile de özel eğitim kararları izledi.
*İlk karar köy okullarıydı
MEB kaynaklarından derlenen bilgilere göre, eğitimle ilgili görüşleri tartışmak, geliştirmek ve politikaları oluşturmak amacıyla gerçekleştirilen Milli Eğitim Şuraları'nın ilki, 1921 yılında Heyet-i İlmiye tarafından Maarif Kongresi adıyla düzenlendi.
Bugünkü adıyla Milli Eğitim Şuraları'nın yapıldığı 1939'a kadar yapılan kongrelerin gündemini, dönemin eğitimle ilgili istatistiki bilgilerinin tespiti, o zamana kadar uygulanan ilköğretim programlarının ve orta dereceli okul programlarının niteliği ve yapısının değerlendirilmesi oluşturdu. Şurada alınan ilk karar ise köy okullarının iyileştirilmesi yönünde verildi. Yüksekokul ve fakültelerin MEB'e bağlanmasına karar verilen şurada, alınan diğer önemli karar ise okul ders kitaplarının devlet sistemi (tek tip kitap) uygulaması olmuştu.
*Ahlak eğitimi ilk kez 2. şurada kabul edildi
Bakanlık tarafından 1943'te toplanan 2. Milli Eğitim Şurası'nda ise 4 karar alındı. Bunlardan biri okullarda ahlak terbiyesinin geliştirilmesi yönündeydi. Buna göre, şurada her dereceli okulların içinde ve dışında ahlak eğitimi için tedbirlerin alınması kararı benimsenmişti. Bütün eğitim kurumlarında anadili eğitim çalışmalarının arttırılması, ders kitaplarında milli tarihe yer verilmesi de alınan diğer şura kararlarıydı.
1946'da toplanan 3. Eğitim Şurası'nın ana gündem maddelerinden biri erkek sanat ortaokulları ve enstitüleri program ve yönetmeliği, bir diğeri ise kız enstitüleri program ve yönetmeliğinin oluşturulmasıydı.
*Liselerin dört yıl olması gündemdeydi
4. Milli Eğitim Şurası'nda ise yeni ortaokul programı projesinin incelenmesi ve lise ders konularının dört yıllık teşkilata göre tespiti gibi konular gündemi oluştururdu. Şurada öğretmen yetiştiren kurumların ihtiyaçlara göre düzenlenmesi ve bu kurumların programlarında gerekli değişikliklerin yapılması yönünde kararlar alındı.
1953'de toplanan 5. Milli Eğitim Şurası'nda ise korunmaya muhtaç ve özel eğitime muhtaç çocuklar, çeşitli mevzuat düzenlemeleri gündem konuları olarak belirlendi.
1957'de toplanan 6. şurada da kız teknik ve erkek teknik öğretimin programlarının düzenlenmesi, çıraklık okullarının açılması, bu kurumlarda yabancı dil saatlerinin arttırılması kararları alındı.
*Özel okulların desteklenmesi ilk kez 7. şurada
1962'de yılında gerçekleştirilen 7. Milli Eğitim Şurası'nda ise lise ve dengi meslek okullarında fakültelere girişte sınav sistemi ve imam hatip okullarının yapısıyla ilgili düzenlemeler yapıldı. Özel okulların desteklenmesi de yine bu şuranın kararları arasında yerini aldı.
1970 yılındaki 8. Milli Eğitim Şurası'nda ise ilk karar "Türk eğitim sisteminin yapısı biri diğerine dayalı İlköğretim, Ortaöğretim ve Yüksek öğretim olmak üzere üç öğretim derecesinden oluşur" yönündeydi.
Ortaöğretimin yapısının da birinci devre ortaöğretim ve ikinci devre ortaöğretim olmak üzere iki devre olacağı da benimsendi. İkinci devrenin çeşitli programlarına yöneltmenin "yol gösterici" nitelikte olduğu, "zorlayıcı" olmadığına vurgu yapılan bir başka karar da alındı.
1974'deki 9. Milli Eğitim Şurası'nda ise din bilgisi dersinin isteğe bağlı olarak 6 ve 7. sınıflarda haftada birer saat okutulması tavsiye edildi. Temel eğitim ve ortaöğretim din bilgisi programlarının gözden geçirilmesi ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile işbirliği yapılması yönündeki görüş de benimsendi.
Öğrencilere çok ucuz fiyatlarla veya tamamen ücretsiz olarak ilkokul ve ortaokul kitapları vermek için başlatılan tek kitap uygulamasının sürdürülmesi de alınan kararlar arasında bulunuyor.
1981'de 10. Milli Eğitim Şurası'nda ise ana sınıflarının başlangıçta zorunlu olmayan ancak daha sonra zorunlu kılınacak bir düzey olarak alınması kararı benimsendi. 1982'de 11. Milli Eğitim Şurası'nda ise öğretmenlik mesleğine yatkın kişilerin öğretmen olması yönünde bir mekanizma oluşturulması karara bağlandı. Öğretmenlerin hayat şartlarının sürekli incelenmesi, iyileştirilmesine yönelik tedbirlerin alınması ve çeşitli konularda öğretmenlere maddi yardımların yapılması da benimsenen kararlar arasında yer aldı.
1986'daki 12. Milli Eğitim Şurası'nda ise liselerin bünyesinde bulunan ortaokulların tamamen ilköğretim bünyesine alınması benimsenirken, ilköğretime başlama yaşı da 72 ay olarak belirlendi. Uzaktan eğitimin de görüşüldüğü şurada, yükseköğretime geçişte uygulanan sınavın tedrici olarak kaldırılması da benimsenen kararlar arasındaydı.
Şurada televizyonun mümkün olduğunca bütün kanallarıyla eğitimde kullanılması yönünde bir karar da öne çıktı. Ayrıca, bilgisayarlı eğitime geçilebilmesi için gerekli altyapı çalışmalarına başlanılması da ilk kez bu şurada ele alınan konular arasına girdi.
1900'lü yılların şuraları
1990 yılındaki 13. şura kararlarında ise yaygın eğitim konusunda halkın motive edilmesine vurgu yapıldı. Yaygın eğitim ile örgün eğitim arasında denkliğin sağlanarak birbiri arasında geçiş yapılabilmesi de gündeme alınan kararlar arasına girdi.
1993'deki 14. Milli Eğitim Şurası'nda görevi başında şehit edilen öğretmenlerin ailelerine yapılmakta olan yardımın arttırılması ve çocuklarının her türlü eğitim öğretim giderlerinin karşılanması için gerekli çalışmaların başlatılması ve sonuçlandırılması da gündem konuları arasında öne çıktı.
1996'daki 15. Milli Eğitim Şurası'nda da anadolu öğretmen ve öğretmen liselerinin, eğitim fakültelerinin esas kaynağını oluşturması kararı alındı.
1999'da 16. Milli Eğitim Şurası'nda öğretmenlerin mesleki yönden geliştirilmeleri için iş dünyasına yakın işbirliği sağlayacak tedbirlerin alınması tavsiye edildi.
2006'daki 17. şurada da okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesi için çalışmalara başlanması yönündeki karar çıktı. Ağırlıklı ortaöğretim başarı puanının kaldırılması ve sanal hareketlilikte okulların kendilerine ait web sitesinin hazırlanması yönündeki karar da kabul edildi. Türkiye dışında yaşayan çocukların, bulundukları ülke okullarında Türk dili, kültür ve inançlarına yönelik eğitimleri etkin bir şekilde sürdürülmesi gerektiğine de vurgu yapıldı.
4+4+4 eğitim sistemi ve değerleri belirlemeye yönelik çalışmalar şura kararıydı.
2010 Kasım’ında gerçekleştirilen 18. Milli Eğitim Şurasının en çok konuşulan kararı ise zorunlu eğitimin bir yıl okul öncesi eğitim 4 yıl, temel eğitim 4 yıl yönlendirme ve ortaöğretime hazırlık eğitimi 4 yıl ortaöğretim olmak üzere farklı ortamlarda eğitim almaya fırsat verecek şekilde 13 yıl olacak şekilde düzenlenmesi gerektiği yönündeki karar oldu.
Geçen hafta yapılan 19. Milli Eğitim Şurası'nda tartışılan değerler eğitimine ilişkin bu şurada da kararlar alındı.
Buna göre, Bakanlık çocukların ve gençlerin sahip olduğu değerleri belirlemeye yönelik ülke çapında alan araştırma yapması ve bu araştırmanın her 4 yılda bir güncellenmesi ve ödüllendirme kriterlerinde, değerler eğitimi açısından örnek davranışlar sergileyen öğrencilere yönelik düzenlemeler yapılması kararları alındı.