ERG'nin 2008'den bu yana hazırladığı Eğitim İzleme Raporu'nun 11.'si, ERG Direktörü Batuhan Aydagül ve ERG Politika Analisti Yeliz Düşkün'ün katıldığı basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaşıldı.
Raporda, eğitime ayrılan kaynaklar, eğitime erişim, öğretmen politikaları, eğitimin içeriği, eğitim ortamları ve eğitimin çıktılarına dair güncel veriler yer alırken, öğrenimini tamamlamış ya da sürdürmekte olan gençlerin istihdam durumları, değerleri, siyasi katılım durumları gibi göstergeler de bu yıl ilk kez yer aldı.
Raporun ön sözünü, "Öğrenme ve öğretme" başlığı altında MEF Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Zelha Tunç Pekkan kaleme aldı.
ERG Politika Analisti Yeliz Düşkün, eğitim izleme raporunu 11 yıldır yayınladıklarını belirterek, "Bu raporda son bir yıldır neler olmuş eğitimde buna bakıyoruz. Örneğin eğitime erişimde bir ilerleme var son yıllarda. Buna orta öğretim, yani lise kademesi de dahil. Lise kademesinde okullaşma oranı henüz yüzde 100 değil. Yüzde 83'te kalıyor. Bu neden önemli? Çünkü biz 2012 de demişiz ki artık lise zorunlu olacak. Kız ve erkek bütün çocuklar eğitimde olacaklar. Bunu sağlayamamış olmak biraz daha adım atmak gerektiğini gösteriyor." diye konuştu.
Düşkün, bu yılın çocuk işçiliğiyle mücadele yılı ilan edildiğini belirterek, "Biliyoruz ki özellikle lisede çocukların okuldan kopmasının nedeni çalışma yaşamına geçmek. Çocuk politikası, istihdam politikası ve eğitim politikası bir arada güçlenirse bu sağlanabilir." dedi.
- "Kız çocuklarının eğitimden kopmasının nedeni evlilik ve ailevi nedenler"
Raporda kız çocuklarıyla ilgili verilerin de yer aldığını ifade eden Düşkün, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"TÜİK verilerine baktığımız zaman kız çocuklarının eğitimden kopmasının en önemli nedeni evlilik ve ailevi nedenler. Eğitimde erişime oranlar nedir? Milli Eğitim istatistiklerinden yararlanarak bunları ortaya koyduk. 'Çıktılar nedir? Durum nedir? Gençlerin ne kadarı eğitimde kalıyor? Ayrılanlar neden ayrılıyor?' buna baktık. Uluslararası karşılaştırmalara da yer verdik. Örneğin Türkiye'de eğitimden kopuş Avrupa ülkeleri içerisinde en yüksek düzeyde. Bir iyileşme var bu çok önemli. Kız çocuklarının eğitime erişmesinde bir iyileşme var. Biz de istediğimiz düzeye ne kadar gelebildik ona bakıyoruz."
Açıklanan vizyon belgesinin yayınladıkları raporla bire bir örtüştüğünün altını çizen Düşkün, "Örneğin bu vizyon belgesinde okul öncesi eğitimin zorunlu olması gündemde. Şu an zorunlu değil. Okul öncesinde 5 yaşta eğitime erişim yüzde 67. Artış var. Okul öncesi eğitime erişemeyenler en dezavantajlı, yoksul öğrenciler. Bunlar 1-0 geriden başlıyorlar." dedi.
Düşkün, bu nedenle okul öncesi eğitimin zorunlu olacağının belirtilmesinin önemli olduğunu ifade ederek, "Biz yeni açıklanan Milli Eğitim bütçesinde okul öncesi eğitimine ağırlık verildiğini görüyoruz. Yetecek mi? Okul öncesini herkes için zorunlu ve ücretsiz yapabilecek kadar derslik, anaokulu inşa edip, okul öncesi öğretmenini istihdam edebilecek miyiz? Buna bağlı. Hedefin bu yönde olması bizce çok önemli." ifadelerini kullandı.
- "Mutlu çocuklar vurgusunu kıymetli buluyoruz"
ERG Direktörü Batuhan Aydagül de Türkiye eğitim sisteminin geleceği için bir yol haritası sunan Güçlü Yarınlar İçin 2023 Eğitim Vizyonu’nun Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıkladığını anımsatarak, "Bütüncül bir şekilde üç yıllık bir planın olması geçmişte görmediğimiz bir şey. Bu açıdan kıymetli." dedi.
2023 Eğitim Vizyonu'nun önemine işaret eden Aydagül, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yeterince üzerinde durulmayan bir konu Vizyon Belgesi’nin felsefesi. Belgedeki mutlu çocuklar vurgusunu kıymetli buluyoruz. Müfredatta öğretmene rol veren, esneklik sağlayan yaklaşımdan bahsediliyor. Öğretmenin güçlenmesiyle ilgili söylem çok önemli. ERG’nin belgede gördüğü iki önemli eksik ise geçmişten bu yana savunduğumuz kapsayıcı eğitim ve tüm öğrencilerin vicdan, fikir ve inanç özgürlüğü. Hayata geçirilecek hedeflerde katılımcılığın artırılarak devam etmesi, şeffaf iletişim sürmesi önemli. Kamuoyu da bu dönüşüme destek olmalı."
- Eğitim İzleme Raporu
ERG tarafından hazırlanan rapora göre, geçen yıl 85 milyar lira olan Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesi bu yıl 92 milyar liraya çıktı.
Raporda, "2018’in 'Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı' ilan edilmesi, çocuğun eğitim ve gelişim hakkının korunması bakımından da önemlidir. Çocuk işçiliğinin engellenmesinde en önemli sorunlardan birinin mevzuat ve uygulamalar arasındaki uyumsuzluk olduğu görülüyor." değerlendirilmesi yapıldı.
Raporda, 2017-18 eğitim öğretim yılında 5 yaşta net okullulaşma oranının yüzde 66,9’a ulaştığı belirtilirken, bu dönemde resmi kurumlarda görev yapan tüm öğretmenlerin yüzde 4,4’ünün sözleşmeli olduğu bilgisi yer aldı.
Okul öncesinde 42 ülke arasında 41'inci sıradayız
2017-18 yılı itibarıyla, Türkiye’deki 3-5 yaş net okullulaşma oranı %38,5, 4-5 yaş net okullulaşma oranı %50,4’tür. 5 yaş net okullulaşma oranı ise %66,9’dur; 5 yaş brüt okullulaşma oranı %83,8’dir. Bu oranlara göre; 2016-17 ile karşılaştırıldığında, 5 yaş net okullulaşma oranının %58,8’den %66,9’a çıkmış olması sevindirici bir gelişmedir.
MEB 2017 Yılı İdare Faaliyet Raporu’nda okul öncesinde net okullulaşma oranının %53,01 olması hedeflendiği göz önünde bulundurulursa MEB, 2017-18 yılında okul öncesine yönelik hedefine ulaşmış oldu
Okul öncesi eğitime katılımda bölgeler ve iller arası farklılıklar 2017-18’de de devam etti. İller temelinde incelendiğinde, 5 yaş net okullulaşma oranı en yüksek iller geçen yıl olduğu gibi Erzincan (%92,6) ve Burdur (%90,6) iken, en düşük okullulaşma oranları Gümüşhane (%47) ve Ağrı’da (%50,5) görüldü. Bölgeler temelinde incelendiğinde, 5 yaşta okullulaşma oranı en yüksek bölge %79,5 ile Batı Marmara olurken, en düşük bölge %57,7 ile Kuzeydoğu Anadolu oldu.
Okul öncesi eğitimdeki öğrenci sayılarına ve net okullulaşma oranlarına bakıldığında, özellikle 2013-14 eğitim-öğretim yılından itibaren hem öğrenci sayılarında hem de net okullulaşma oranlarında artış olduğu görülüyor (Grafik 2.1). Tüm yaş grupları için oranların, özellikle 2017-18’de, ciddi bir artış gösterdiği görülüyor.
2017-18 yılında, net okullulaşma oranının 5 yaşta %66,9’a yükselmesiyle MEB 2015-2019 Stratejik Planı’nda 2019 için öngörülen %70 oranına yaklaşılmış olsa da oranlar OECD ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ortalamasının altında kalmaya devam ediyor.
OECD tarafından yayımlanan “Bir Bakışta Eğitim 2018” (Education at a Glance 2018) raporuna göre, Fransa ve Birleşik Krallık %100 okullulaşma oranına ulaşmış durumda. Türkiye ise raporda yer alan 42 ülke arasında sadece Suudi Arabistan’ın ilerisinde yer alıyor.
- Türkiye'de eğitim çağında 1 milyonun üzerinde Suriyeli çocuk bulunuyor
Türkiye'de eğitim çağında 5-17 yaş arası 1 milyonun üzerinde geçici koruma altında Suriyeli çocuğun olduğu belirtilen raporda, Ekim 2018 itibarıyla Suriyeli çocukların okullaşma oranının yüzde 61,3 olduğu kaydedildi.
Raporda, bu çocukların yüzde 16,7'sinin Geçici Eğitim Merkezleri'nde eğitim gördüğüne de dikkat çekildi.
2017-2018 eğitim - öğretim yılında açık öğretim liselerinde toplam öğrenci sayısının 1 milyon 395 bin 621 olduğu vurgulanan raporda, öğrenci sayısının önceki eğitim öğretim dönemine göre yüzde 10,2 oranında azaldığı da kaydedildi.
Rapora göre 2017-2018 yılında da eğitim sisteminde özel okulların payı artmaya devam etti. Özel okullarda eğitim gören çocukların oranı 2017-2018 eğitim-öğretim yılında yüzde 8,3 oldu.
AA