adscode

2020 LGS'ye girecek 1,6 milyon öğrenciye altın öneriler

ÖZ-KUR-DER Yönetim Kurulu Üyesi Çevik, 7 Haziran 2020'de yapılacak LGS sınavına girecek 1,6 milyon öğrenciye zamanı doğru kullanabilmeleri ve başarıyı yakalayabilmeleri için altın önerilerde bulundu.

2020 LGS'ye girecek 1,6 milyon öğrenciye altın öneriler
Sınavlar
Güncelleme : 03-Dec-19 16:43

Liselere Geçiş Sistemi (LGS) sınavı için geri sayım devam ediyor. Konuya ilişkin AA muhabirine açıklamada bulunan Özel Eğitim Kurumları Derneği (ÖZ-KUR-DER) Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Çevik, 2019 yılında 8. sınıfı başarıyla tamamlayan 1 milyon 210 bin 112 öğrenciden 1 milyon 74 bin 13'ünün LGS'ye girmek için başvuru yaptığını söyledi.

2020'de 8. sınıfına giden öğrenci sayısının 1,8 milyon olduğunu dile getiren Çevik, LGS'ye katılım oranının yüzde 88'in üzerinde olduğu düşünüldüğünde 2020 LGS'ye 1,6 milyon öğrencinin girmesinin beklendiğini ifade ederek, ''2012 yılında 4+4+4 eğitim sistemine geçilmesi ile birlikte ilkokula başlangıç yaşının da alınan kararla düşürülmesi üzerine, ilkokula 2012 yılında başlayan öğrenci sayısı 800 bin civarı arttı.'' dedi. 

Sınava 6 ay gibi bir sürenin kaldığını, bu nedenle öncelikle öğrencilere daha sonra da velilere birtakım görevler düştüğünü dile getiren Çevik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"LGS'de soruyu doğru anlamak çok önemli, bazı sorularda soruyu anlamak, cevabı bulmaktan daha zor. Bir konuyu bilmek yetmiyor, o bilgiyi doğru yorumlayabilme ve günlük hayata aktarabilme becerisi gerekiyor. Öğrencilerin okuduğu parçaları analiz ve sentez edebilme becerisine sahip olması şart. Bunun için öğrenciler kendilerine hedef koymalı, her gün kitap okumalı, düzenli olarak ders çalışmalı, günlük tekrar yapmalı, konuları yüzeysel değil, derinlemesine öğrenmeli, kendi kendine çabalayarak öğrenmenin hazzını yakalayabilmeli, farklı kaynaklardan test çözmeli, anlaşılmayan konu ya da soruları öğretmene sormalı, konuyu iyi anlamadan sadece ezber yapmamalı."

"Konular sık tekrar edilmeli, eksikler tespit edilmeli"

Çevik, konu çalışırken değişik yöntemlerin kullanılması gerektiğini belirterek, konuların unutulmaması için sık sık tekrar edilmesinin öneminden bahsetti.

"Öğrencilerimiz sınava değil, öğrenmeye odaklanmalılar." diyen Çevik, iyi öğrenmeleri halinde zaten sınavda başarılı olacaklarını, sadece sınava odaklanıldığında stres ve kaygı nedeniyle iyi öğrenilemeyeceğini söyledi.

Çevik, öğrencilerin başkasıyla değil kendisiyle yarışması gerektiğinin altını çizerek, şu uyarılarda bulundu:

"Hep daha iyi olmaya çalışmalılar. Eksiklerinizi tespit edip ona göre çalışmak verimi artıracaktır. Başarılı olamadığınızda çözümü sadece çalışma sürenizi artırmakta aramayın. Önce nedenleri tespit edin, dikkatini vermeme, sınav kaygısı, kitap okumama, zaman yönetimi, az çalışma, yanlış çalışma alışkanlıkları vb. teşhisi doğru yaparsanız tedavi de başarılı olacaktır.''

Aile sınava hazırlıkta takımın bir parçası

Çevik, sınava hazırlığın bir takım oyunu olduğunu, ailenin de bu takımın önemli bir parçası olma özelliği taşıdığını belirterek, aile içi iletişimin, moral ve motivasyonun öğrenciyi etkilediğini bildirdi.

Aile içindeki iletişimde yaşanan olumsuzlukların öğrencilerin gerginliğini artırdığını ve onları karamsarlığa ittiğini dile getiren Çevik, "Hazırlık döneminde ailenin öğrenciye destek olması önemlidir.'' ifadelerini kullandı.

Çevik, sınava hazırlık döneminde ailelerin öğrenciyi anlayarak yanında olduğunu hissettirmesi ve olumlu diyaloglarla aile bağının daha da güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

"Aile, başarısızlıkları görmek yerine başarılanlara odaklanmalı, öğrenciye inandığını göstererek onun motivasyonunu artırmalı." diyen Çevik, sınava girecek çocuğun başka öğrencilerle kıyaslanmaması gerektiğini söyledi.

"Aileler kaygısını kontrol altına alarak öğrenciyi kaygılandırmamalı"

Çevik, her bireyin yeteneğinin ve kapasitesinin farklı olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Öğrencinin her alanda başarı göstermesini beklemek ve onun yapabilecekleri ile sizin beklentilerinizin arasında uçurum olması onu olumsuz yönde etkileyecektir. Bunun yerine onu daha iyi tanımaya ve yeteneklerini görmeye çalışmalısınız. Her zaman ders olmaz, sosyal aktivite ile çocuğunuzun hayattan keyif almasına yardımcı olmalısınız. Yeterli düzeyde kaygı motivasyon arttırıcı etki verir. Olumsuz yüksek kaygı ise yıkıcıdır. Ve bu kaygı bulaşıcıdır."

Çevik, aile bireylerinden birinin kaygı seviyesinin yükselmesinin diğer bireyleri de etkileyeceğini belirterek, "Bu nedenle aile kaygısını kontrol altına alarak çocuğun kaygısının yeterli düzeye gelmesine yardımcı olabilir." dedi.

Ahmet Çevik, "En önemlisi sınavın sadece bilgiyi ölçtüğünü, sonuç ne olursa olsun her zaman onun yanında olduğunuzu söylemeli ve bunu hissettirmelisiniz." diyerek sözlerini noktaladı.

 

AA


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)