Çocuğunuzun fotoğraflarını sosyal medyada paylaşıyor musunuz? Dikkat!

Teknolojik imkanlara ve alım gücüne bağlı olsa da her yaştan, her ruh halinden ve her kesimden kullanıcısıyla hayatımızın önemli bir köşesine yerleşmiş olan sosyal medya, bir yandan fırsat ve imkanlar sunarken, bir yandan da tehlike saçıyor. Özel hayatla, sosyal paylaşımın çizgilerinin net bir şekilde çizilmemesi sosyal ve psikolojik bazı olumsuzlukları beraberinde getirdiği ifade eden Sosyal medya Uzmanı Ümit Sanlav, "Sosyal medyayı kullanırken dikkat etmemiz gereken önemli konuların başında kendilerini korumak konusunda bize ihtiyaç duyan çocuklarımızı, sosyal medyanın olumsuz etkilerinden korumak gelir" dedi.

Sosyal Medya Savaşları Kitabı Yazarı Ümit Sanlav; çocukları sosyal medyanın zararlı etkilerinden korumaya yönelik alınabilecek önlemlere değindi: 
"Bilindiği üzere sosyal medya araçlarını kullanmak için yaş sınırı 13’tür. Bu yüzden lütfen 13 yaşın altındaki çocuklarınızı sosyal medyadan uzak tutun. Ailelere tavsiyemiz çocuklarının fotoğraflarını sosyal medya sitelerinde paylaşmamalarıdır. Her zaman iyi niyetli olmayan insanlar bulunur ve bu fotoğrafları alıp, çeşitli fotoğraflar ve videolar hazırlayıp istedikleri gibi değiştirip, farklı amaçlarla da kullanabilirler. 

Her ne kadar sosyal medya mecralarında 13 yaşın altında üyelik alınamaz denilse de, resmi belge ile müracaat edilmediği için bu durum, aslında yaş sınırı olmadığı anlamına geliyor. Bu da; yaşı tutmadığı halde sosyal medya kullanıcısı olan çocuklarımızı korumamız gerektiği anlamına geliyor.  

Çocukları Kapak Fotoğrafı Yapmayın
Bilindiği gibi sosyal medya mecralarının kapak fotoğrafları herkese açıktır ve bu değiştirilemez. O yüzden çocuklarımızın fotoğraflarını kapak fotoğrafı yapmamalıyız. Profil fotoğrafları da standart olarak ilk başta "herkese açık" olarak paylaşılsa da "gizliliği düzenle" seçeneği kullanılarak sadece arkadaşlara açık hale getirilmelidir. 

Çocuğunuzun arkadaşlarına dikkat 
Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da, çocuklarınızın tanımadığı kişilerle arkadaş olmasını engellemek, gelen arkadaşlık ve takip tekliflerini kabul etmemelerini sağlamaktır. Yani çocuğun her bir arkadaşı tek, tek kontrol edilmeli, gerçekten kim olduğunu bildiği kişiler ile iletişim halinde olduğundan emin olunmalıdır. Zira her gördüğünüz çocuk fotoğraflı kullanıcı, çocuk olmayabilir; erkek, erkek olmayabilir; kız, kız olmayabilir. Soayal medyada kimin gerçekte kim ve nasıl bir ruh haline sahip biri olduğunu anlama şansınız olmaz. 
Bilgisayar, sokaklardan daha tehlikeli olabilir Başka bir konu da yeni nesilleri; teknoloji bağımlılığına bağlı olarak gelişebilecek asosyalliğe karşı koruma meselesidir. Yapılan araştırmalar her 10 gençten 9'unun sabah gözünü açar açmaz, daha elini yüzünü dahi yıkamadan, başucunda duran telefonuna yönelerek bildirimlerini kontrol ettiğini ortaya koymakta. Çocuklarımız mutlaka sosyalleşmeli, sosyalleştirilmeli. “Aman çocuğum evde otursun, bilgisayarının başında otursun, gözümün önünde olsun” görüşü yanlış bir görüştür. 
Kim bilir? Sizin gözümün önünde diye düşündüğünüz çocuk, odasına kapandığında, internetin sınırsız kötülüklerine belki bilerek, belki de bilmeden kendini kaptırmış olabiliyor. Belki şiddete, belki bağımlılık yapıcı maddeye, belki doğru yada yanlış cinsel tercihlerle haşır neşir olabiliyor. Anne baba olarak çok iyi gözlem yapmak ve reşit olmayan çocuğumuzun internet kullanımını, üzerinde baskı yaratmayacak şekilde mutlaka kontrol altında tutmak zorundayız. 

Özel hayat özelde kalmalı 
Sabah gözümüzü açtığımı andan itibaren günün her anında kullandığımız, en yakınımızdan bile daha çok yakınımızda bulunan, hatta bazılarımızın adeta içinde yaşadığımız bu sanal dünyanın amacını yeniden sorgulayalım: Bilgiye erişmek!
O zaman şunu unutmamalıyız ki internette paylaştığımız hiçbir bilgi gizli değil, bu yüzden gizli kalması gereken bir bilgiyi internette paylaşmamamız gerekir. Özel hayat özelde kalmalı, sosyal paylaşım ortamlarında ya paylaşılmamalı ya da dikkatli paylaşılmalı.