adscode
adscode

Eğitim Sen'den milletvekillerine açık mektup

Eğitim Sen Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul, Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi hakkında milletvekillerine iletmek üzere açık mektup yazdı.

Eğitim Sen'den milletvekillerine açık mektup
Sendikalar
Güncelleme : 03-Feb-22 09:22

Eğitim Sen Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul'un imzasıyla milletvekillerine yönelik yazılan mektup'ta şu ifadelere yer verildi:

 

"Değerli Milletvekillerimiz,

Mektubumu, siz vekillerimize ulaşmakta güçlük çektiğimiz için kaleme aldım. Çoğu zaman artan siyasal kutuplaşmanın doğurduğu ideolojik engeller, kimi zaman sizlerin yoğunluğu, kimi zaman da Meclis kapısındaki güvenlik nedeniyle ‘millet’ olarak sözümüzü siz vekillerimize ulaştırmakta büyük sorunlar yaşıyoruz. Sizler hangi siyasal partiden olursanız olun, inanıyoruz ki tüm yurttaşların vekillerisiniz.

Genel Kurul’da görüşülmek üzere gündeme alınan Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi ile ilgili görüşlerimizi sizinle paylaşmak istiyorum. TBMM Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’na biz sendikaları davet ettiniz, beş dakika da olsa Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası olarak konuşma fırsatı verdiniz, teşekkür ederiz. Keşke bunu yürütme organı olarak Milli Eğitim Bakanlığı yapsa ve görüşlerimizi orada da söyleyebilseydik çok daha iyi olurdu, ancak olmadı. Bununla birlikte Sendikamızın ve diğer sendikaların görüşlerini tasarıya onay veren milletvekilleri duymadı, bizleri görmedi, anlamaya çalışmadı. Ardından TBMM Başkanlığı’na yüzlerce fakslar çektik, illerde şubelerimiz açık alanda basın açıklamaları yaptı, üyelerimiz, yöneticilerimiz videolar çekti. Sosyal medyada gün boyunca #ÖğretmenlerReddediyor dedik ve nedenlerini açıkladık. Bizleri yine duymadınız!

Değerli Milletvekillerimiz,

Toplumumuz gerilimden yorulmuştur. Ülkemizde gereksinme duyduğumuz en önemli gelişmelerden birisi, hak mücadelesi yürüten yurttaşların sesini, sözünü ve iradesini anlamaya çalışan ve kolektif çözüm arayışı için çabalayan bir demokrasi kültürünün oluşmasıdır. 1 Şubat 2022 günü, herkese açık kamusal çağrımızla TBMM’nin önüne kadar geldik, hatta Meclis’in içinde sadece vekillerin değil milletin de söz kurmasını istedik. Ne var ki TBBM’nin bırakın kapısından içeriye girmeyi, Meclis duvarlarının dışında bile açıklamamız yaptırılmadı. İtirazlarını ifade etmek üzere gelen bir grup öğretmen arkadaşımız şiddete maruz kaldı. Öğretmenlere, tüm yurttaşlara yapılan bu şiddeti kabul etmiyoruz. Kısaca Sendikamızın saat 13.00’te yapacağı açıklama yaptırılmadı. Bununla birlikte dirençliyiz, yılmadık, bu kez Milli Eğitim Bakanlığı’nın önüne gittik ve basın açıklamamızı gerçekleştirdik. Ne mi dedik? Bir kez de bu mektup ile ifade etmeye çalışayım.

Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi, öncelikle mesleğin tüm boyutlarını içerecek kapsamda ve derinlikte bir metin değildir. Yani bu metin bir meslek kanunu niteliği taşımıyor. Teklif öğretmenler arasında statü farklılaşması yapılarak kariyer basamaklarının ücretlendirilmesi ile 3600 ek göstergeye indirgeniyor. Sendikamızın talebi tüm öğretmenlerin ve idari, teknik ve yardımcı personelin maaşlarında ciddi iyileştirmelerin yapılmasıdır. Çünkü eğitim bir ekip çalışmasıdır. Teklife göre ekonomik hakların yürürlüğe girmesi de nedense Ocak 2023’e bırakılmıştır. Ülkemizde bulunan bütün meslek kanunları, kamu özel ayrımı yapmaksızın ilgili mesleğe ilişkin düzenlemeler içerirken, Öğretmenlik Meslek Kanunu, bu niteliği taşımadığı için, özel öğretim kurumlarında çalışan eğitim emekçilerini kapsam dışı bırakmıştır.

  İkincisi, teklif maddeleri arasında yasama organı olarak siz vekillerimizin içeriğini doldurması ve çerçevesini çizmesi gereken pek çok belirsiz madde vardır. Aday Değerlendirme Komisyonu’nun nasıl oluşturulacağı, uzman ve başöğretmenleri diğer öğretmenlerden ayıracak görev, yetki ve sorumlulukların neler olduğu, uzman ve başöğretmen sertifika programlarını, sınavlarını hangi kapsamda hangi kurumların yapacağı ifade edilmemiştir. Yasa maddelerinin bu açıklıkta olmaması, Anayasa’nın birçok maddesinin ihlali anlamına geliyor. Yürütme organının bu konuları çok keyfi biçimde doldurma olasılığı var.

Üçüncüsü, Adaylık Kaldırma Sınavı’nın kaldırılarak yerine konulan Adaylık Değerlendirme Komisyonu ile ilgili. Böyle bir komisyon, mesleğe girişte keyfi kararlar alacağı ve ayrımcılığı artıracağı endişesine yol açıyor.

 Dördüncüsü, aday öğretmenliğin kaldırılması, uzman öğretmenliğe ve başöğretmenliğe başvuru için getirilen “… ceza almamış olma”, arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması gibi otoriter uygulamalar öğretmenlerin zaten çok gerilemiş olan ifade özgürlüğünü ve sendikal örgütlenme özgürlüklerini geriletecektir. Ülkemizin düşünen, konuşan, tartışan ve eleştiren öğretmenlere ihtiyacı vardır.

  Beşincisi, teklifin öğretmenler arasındaki kadrolu, sözleşmeli, ücretli öğretmen ayrımlarını ortadan kaldırmayı amaçlaması gerekirken tersine bu ayrımları koruması, bununla yetinilmeyerek bu kez kadrolu öğretmenleri “kariyer basamakları” adı altında, benzer işleri yapsalar bile, öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olarak farklı ücretlerle çalıştırılan eğitim emekçileri olarak hiyerarşiye tabi tutmasıdır. Uzman öğretmen ve başöğretmen olarak atanabilmek için getirilen sertifika programları ve sınavlarla öğrencilerimiz gibi, öğretmenler de rekabetçi ve eleyici bir sistemin içine çekilmektedir. Teklif geçerse, bu teklif öğretmenleri, öğrencilerinin eğitim hakkını değil, geçmek zorunda kalacağı sınavları düşünen, zamanını sınav hazırlığı ile geçiren ‘başarı için rekabet’(!) odaklı öğretmenlere dönüştürebilir. Böylece bir yandan “eşit işe eşit ücret” ilkesi ihlal edilecek, bir yandan okullarda çalışma barışı bozulacak, diğer yandan da öğretmenin zamanı somut hayatın dışında soyut sınavlarla doldurulacaktır. Bu süreç eğitimin niteliğini artırmayacaktır.

Son olarak teklifin velilerimizle öğretmenler ve okul yöneticileri arasındaki ilişkileri bozacağına ilişkin kaygımızı dile getirmek istiyorum. Okullarda uzman ve başöğretmen olduğunda veliler çocuklarını ‘kariyerli’ öğretmenlere teslim etmek istediğinde ne olacak? ‘Kariyerli’ öğretmenler için okul kayıtlarında “yüksek bağış” dönemi başlarsa velilerimiz, öğretmenlerimiz ve genelde okullarımız bundan nasıl etkilenecek? Okullar, genç öğretmenlerin taze bilgilerini deneyimli öğretmenlerle, kıdemli öğretmenlerin ise yıllar içinde biriktirdiği deneyimlerini genç öğretmenlerle paylaştığı dayanışma mekânlarıdır. Her öğretmen nitelikli bir eğitim verme çabası içindedir.

 

Değerli Milletvekillerimiz,

Bir meslek kanunu hazırlanacaksa, Türkiye’nin de imzaladığı, ILO-UNESCO ortak belgesi olan “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı” temel alınmalı, sadece öğretmenlerin değil tüm eğitim emekçilerinin hakları ve taleplerini güvence altına alan bir düzenleme yapılmak üzere eğitim alanındaki tüm çevrelerin görüş ve önerilerinin alınacağı yeni bir süreç başlatılmalıdır.

Demokratik ve katılımcı süreçlerle, eğitim hakkının sağlanmasındaki engelleri, ataması yapılmayan öğretmenleri, özel okullar ve özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalıştırılan öğretmenleri, tüm eğitim emekçilerinin işe alınması, atanması, görevde yükseltilmesi, mesleki gelişimi, sınıf mevcutları, il ve ilçeler arasında yer değişikliğini ve diğer özlük haklarını içeren nitelikli ve kapsamlı bir Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifini hazırlayacak yeterliğimiz de gücümüz de vardır.

Bu nedenle öğretmenlerimizin, eğitim alanında örgütlü sendikaların tartışmasına açılmayan, demokratik katılımı sağlamayan, öğretmenlerimizin önerilerini almadan hazırlanan, onların haklarını ve taleplerini içermeyen, çalışma barışını bozacak olan Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin geri çekilmesini talep ediyoruz. Saygılarımla."

 

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)