Tutuklu ve hükümlülerin cezaevlerinde eşleriyle özel görüşmeye imkan sağlayan düzenlemenin hazırlıklarının sürdüğünü kaydeden Ergin, ağır hastalar için de bir çalışma yaptıklarını kaydetti. Ergin, AB'nin son ilerleme raporunu da eleştirdi.
Ergin, 2013-2014 eğitim öğretim yılında ilköğretim öğrencilerine hukuk dersi verileceğini açıkladı.
HİLMİOĞLU’NA İZİN VERİLMEMESİ
Oğlu trafik kazasında vefat eden Ergenekon tutuklusu Fatih
Hilmioğlu'nun evinde kalmasına izin verilmemesi ile ilgili eleştirileri
yanıtlayan Ergin, “Cezaevlerinde 126 bin kişi var. Bundan 1.5 yıl
öncesine kadar sadece hükümlüler birinci derece yakınları vefat
ettiğinde ölüm izni alabiliyorlardı. Biz bu haktan tutukluların da
yararlanabilmesini sağladık. Hasta ziyaretlerini sağladık. Uygulamada
birtakım sorunlar yaşanabilir” diye konuştu.
Yol hariç 48 saat izin verildiğini, tutuklu ya da hükümlünün
kalacağı yeri kolluğun temin ettiğini kaydeden Ergin, “Kolluğa da çok
fazla yüklenemiyorum, elindeki imkanlar çok fazla değil” dedi.
EVLİ HÜKÜMLÜLERE YENİ HAKLAR
Başbakan Erdoğan’ın AK Parti kongresinde evli hükümlü ve tutuklular
için özel odada eş görüşmesine olanak sağlayan düzenleme ile ilgili
detayları da aktaran Ergin, şunları kaydetti: “Dünyanın değişik
ülkelerinde bu uygulamalar var. Sessiz
sedasız bu çalışmayı yaptık. Tasarıyı hazırlayıp ilk Bakanlar Kurulu’na
getireceğiz. Belli şartları taşıyanlar için eşleriyle 3 saatten 24 saate
kadar birlikte kalabileceği, mahremiyetin sağlanabileceği mekanlar
hazırlanıyor”
Ağır hasta tutuklu ve hükümlüler için de çalışmalar yapıldığını
kaydeden Ergin, “Tutuksuz yargılama ve cezanın infazının ertelenmesi söz
konusu olacak” dedi. Ergin, bu çalışmayı da “eş görüşmesi” ile birlikte
parlamentoya götürmeyi planladıklarını söyledi.
ANAYASA MAHKEMESİ’NE BİREYSEL BAŞVURU
Türkiye’nin Rusya’dan sonra AİHM’de en çok şikayet edilen ülke olduğunu kaydeden Ergin, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının AİHM’e gidecek dosyalarda azalma sağlayacağını söyledi.
*****
AİHM’de 16 bin civarında dosya beklediğini, bunun 3000 kadarının uzun
yargılamalardan doğan mağduriyetlerden kaynaklandığını belirten Ergin,
“AİHM’e bir teklifte bulunduk. Kendi vatandaşlarımızla uzlaşarak
çözelim... AİHM bunu kabul etti. Bize pilot dosya önerdi. Pilot
dosya üzerinden hazırlıklarımızı yaptık. Tazminat komisyonu
oluşturuyoruz. Somut olayı inceliyoruz. ‘Mağdur olduğunuzu kabul
ediyoruz, tazminat öneriyoruz’ diyeceğiz” diye konuştu. Ergin, söz
konusu uygulamanın AİHM’de bekleyen dosyalarla ilgili olduğunu
vurgulayarak, başaraı sağlanması halinde 3000 dosyanın Türkiye’de
çözüleceğini kaydetti.
Avrupa Birliği’nin son ilerleme raporunu eleştiren Ergin, “Böyle bir raporun ne hukuki ne etik
temeli var. Tarama süreci 2006’da tamamlandı. Bu süreç bittikten sonra
esas olan, mevzuatı tararsınız, uygulamaları tararsınız, sonra
önerilerinizi bildirirsiniz. Siz hastaya reçete yazmadan ‘Niçin bu
ilaçları kullanmadınız?’ diyorsunuz” şeklinde konuştu.
***** *****
Bakan Ergin'in açıklamalarından ana başlıklar şöyle:
AB RAPORU ETİK TEMELDEN YOKSUN
Avrupa Komisyonu'nun Türkiye'ye hesap sormasının hukuki olmadığını
düşünüyoruz. Bu raporun hukuki, etik bir temeli yok. Türkiye'ye yapılan
uygulamalar konusunda eğer ilişkiler kopmadıysa bu yapılacak
reformların değişimin ülkemiz
için hayırlı sonuçlar doğuracağına inandığımız için bu yolda
ilerliyoruz. Avrupa Birliği'ne rağmen, çifte standartlara rağmen bu
ülkenin mutluluğu için yapıyoruz. AB Komisyonu'nun Türkiye'ye ilerleme
raporunu tanzim ederken kendi yükümlülüklerini yerine getirmemiş
olmasını eleştiriyoruz. Siz Türkiye'ye hiçbir fasıl açmadınız ondan
sonra eleştiriyorsunuz. Sayın Fule'nin açıklamalarında 'kendi ayağımıza
sıkıyoruz' diye eleştirileri var. Türkiye Raportörü "Bu raporda terörle
mücadeleye yeterli vurgu yapmadınız, bu haksızlık" diyor. Bu tespitlere
baktığınızda ilerleme raporundaki haksızlık ve yanlışlıklar onları da
rahatsız ediyor.
ŞİKE DAVASINDA KONUŞMAM DOĞRU DEĞİL
Mevzuata aykırı olduğu düşüncesiyle şike soruşturması yapıldı. Bir
yargılama süreci oldu ve birtakım kararlar verildi. Bu kararlarda
mahkumiyet alan kişiler kararı temyize
taşıyor. Henüz bu süreç tamamlanmadı. Bu noktada benim söylediğim her
söz davada müdahale gibi görülebilir. Ama kamuyounu yakından
ilgilendiren, Türkiye'ye malolmuş önemli spor kulüplerinin yöneticilerinin yargılandığı yüksek tansiyonun oluştuğu bir süreç yaşadık. Hukuk
devleti içerisinde hepimizin belli bir suhulet ile bu süreçleri takip
etme, yargılama süreci sonucu ortaya çıkacak nihai sonucu beklemek
hepimizin görevi. Bu kararı beğenmeyenler kendileri açısından itiraz
edeceklerdir. Bununla ilgili süreç başlamıştır. Yargıtay'ın ilgili
daireleri değerlendirmesini yapacaklardır. Beraberce takip edeceğiz ve
sonucu hep birlikte göreceğiz.
Rahmetli Özal'ın ölümüyle ilgili iddialar çok eski. Bu iddialar
gündemden hiç düşmedi. En son Devlet Denetleme Kurumu devreye girdi. Bu
noktada Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturma
çerçevesinde bunun yapılması gerekiyor. Soruşturma aşaması gizli olduğu
için size de gizli bize de gizli. Adli Tıp uzmanlarımız birtakım
analizler için bulmaları gereken materyallar konusunda endişeliydiler.
Benim açıkladığım şey şuydu, otopsiden umulan yararın sağlanacak
verilere ulaşılmıştır. Yaklaşık 4 haftamız daha var. Nitekim feth-i
kabirden sonra cenaze alınıp Adli Tıp'a götürülmüş ve tekrar defin
işlemi gerçekleşmiştir. Ölüm olayında bir şüphe var ise bu ortaya
çıkacaktır. Aksi durumda insanlar bu konuda spekülasyon yapmamalıdırlar.
Temenni ediyoruz ki, doğal bir ölüm olsun. İnşallah olağandışı bir şey
çıkmaz. Ama öyle bir şey varsa da Adli Tıp'ın elindeki imkanlarla bunun
ortaya çıkması mümkün.
4. YARGI PAKETİ BU İHTİYAÇTAN DOĞDU
Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ndeki karnesi hepimizi
rahatsız ediyor. Aldığımız ihlal kararları çok yüksek bir sayı. Bu
eleştirileri ortadan kaldırmak istiyoruz dediğinizde bir çalışma
yapmanız lazım. Türkiye'nin almış olduğu tüm
ihlalleri masanın üzerine koyup Ankara'da 3 gün çalışma yaptık. Sayın
Başbakan, Yargıtay, Sayıştay ve Danıştay'ın sayın başkanları geldi. Yeni ihlaller almamamız için neler yapmamız gerekenler masaya kondu ve ortaya 4. yargı paketi
çıktı. Şiddete bulaşmamış olmak, şiddeti teşvik etmemiş olmaka AİHM'de
altı çizilen icraatlardır. Dolayısıyla bu değerlendirmelerin girmesi
önemli bir hususdur. Türkiye aynı zamanda terörle mücadele eden,
mücadelesini ederken mevzuatını insan hakları açısından çalışmalarını
güçlendiren bir ülke. Bir yandan canınız yanıyor, asayiş konusunda
sorunlar yaşıyorsunuz bu mücadeleyi hukuk içerisinde yapmanız gerekiyor.
Demokrasiyi güçlendirerek yapmanız gerekiyor. Dolayısıyla medyanın da
desteğine ihtiyacınız var. Bu reformlara omuz vermemiz lazım. Burada
terörle mücadelede fazla zarar vermeyecek tedbirleri alarak yapmak
zorundayız.
TÜRKİYE ÇOK GÜZEL BİR ÜLKE OLACAK
Siz yargıyı yasama organının düzenlemiş olduğu yasal
mevzuatlara bağlı tutmaksızın yargının açacağı alanlar parlamentonun
alanına müdahale anlamını taşıyabilecektir. Burada çok hassas bir denge
var. Belki biz 2 bin 404 ihlalde birçok konu başlığında çözüm
getirebilecek düzenlemeleri yaptık. Ancak zamanlama açısından birkaç dönem
sonraya bırakabilecek başlıklar var. 4.Paket'in ihtiyacımızın önemli
bir bölümünü karşılayacak bir paket olarak düşünüyorum. Türkiye'nin
standartlarını yükseltmiş olacağız ve Türkiye çok güzel bir ülke olacak.
İLKÖĞRETİME HUKUK DERSİ GELİYOR
Yargının bir tarafında hakim ve savcılar diğer tarafında kamuoyu ve halk var. Bu konuda AB'yle birlikte proje
yapıyoruz. Hakim ve savcılarımız yurtdışı çalışmalarına gidiyor.
Hakimler uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapıyor. Ayrıca AİHM başta
olmak üzere yurtdışında birçok konuda çalışma ziyaretleri yapılıyor.
Bütün bunlar uygulayıcıların hakim ve savcılarımızın değişim ve dönüşüme
adapte olması için yapılan çalışmalar. Bir de kamuoyu var. Milli Eğitim
Bakanlığı'nda çok önemli çalışma yaptık. 2013-2014 yılında ilköğretim müfredatın içerisinde Temel Hukuk Bilgileri dersi konulacak. Ayrıca ortaöğretimde de bunu seçmeli ders olarak alabilecek. Önümüzdeki yıl başlıyoruz.
TÜRKİYE DARBELERLE YÜZLEŞİYOR
Sayıştay'a sağlamış olduğumuz imkanlarla Sayıştay'ı çok özgün bir
duruma getirmiştir. Hiç adım atılamayan alanlarda yargıya götürülemeyen
konularda sınırlamaları kaldırdık. Mesela HSYK kararları yargıya
götürülemiyordu, askeri uygulamalar, YAŞ kararları, ihraca ilişkin
kararları şimdi götürülebiliyor. Belli konularda birtakım mahremiyetler,
devlet sırrı, ticari sır gibi kavramlar birçok ülkede var. Ticari
sır kavramı içerisinde birçok şeyi açıklamak zorunda değilsiniz. Hatta
açıklamamak mükellefiyeti var. Demokrasilerde korunması gereken birtakım
haklar var. Genel tabloya baktığımızda 2002'den bu yana şeffaflaşan bir
süreçle geliyor. Geçmişiyle yüzleşen, antidemokratik uygulamalarla
hesaplaşmaktan geliyor Türkiye. Darbelerle, muhtıralarla yüzleşen bir
Türkiye var karşımızda.
Parlamentodaki komisyonun bir misyonu var. Halkın iradesiyle
oluşmuş parlamentonun yakın geçmişimizde yaşanmış olan vahim hadiseleri izlemek için yetki verildi. Gelecekte bu tip
fecaatlerin oluşmamaması ve travmaların oluşmaması için yapılan bir
çalışmadır. Komisyonun yaptığı görev, milli iradeye kast eden
teşebbüslerle ilgili araştırma yapmasıdır. Komisyonun ortaya koyacağı
raporla geleceğe yönelik tedbirler öngörmesidir. Hukuk önünde hesap
soracak olan makamlar mahkemelerdir. Darbe Komisyonu'na gelen kişilerin
hepsi 28 Şubat sürecindeki isimler. Gerçekten vicdanlarıyla hareket
edip, olayları, hangi müdahalelelerle bu süreçlerin oluştuğunu
söyleyecek çok sayıda insanlar çıkacaktır.
HSYK, AYM 61 ANAYASASI ÜRÜNÜDÜR
1961 Anayasası yapıldığında parlamento kendi başına bırakırsanız
yanlış yerlere gidebilir mantığıyla yapılandırılmıştır. Senato, Anayasa
Mahkemesi, HSYK'nin oluşturulması 61 Anayasası'nda olmuştur. 82
Anayasası da parlamento yanlış bir iş yaparsa, hükümet yanlış icraatlara
imza atarsa kulak çekmek ve onları hizaya getirmek için birtakım
enstrümanlarla kendilerini donatmışlardır. Cumhurbaşkanlığı bir mahkeme
değildir. Sorumlulukla yetki arasında maalesef bir oran
yoktur. 82 anayasasındaki tablo ne deve ne kuştur. Burada Kenan
Evren'in direktiflerine göre 104. madde var. Biz yaptığımız Anayasa
değişikliğiyle Cumhurbaşkanını halkın seçmesi prensibini getirdik.
Milletin seçeceği bir cumhurbaşkanı için bu yetkiler fazla değildir
azdır bile.
YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYAÇ VARDIR
Parlamenter sisteminde kalınacaksa Cumhurbaşkanının yetkileri
kısıtlanabilir ama başkanlık veya yarı başkanlıkta bu yetkiler
yetmeyecektir. Aslında AK Parti kendi tercihini ortaya koymuştur. Bunu
istemek ayrı bir şeydir, pratik olarak hayata geçebilmesi için zemin uygun mudur derseniz, bir anayasa değişikliğine ihtiyaç vardır.
Büyükşehir yasasına ilişkin eleştiriler getiriliyor. Hükümetin
eyalet sisteminin altyapısını yapıyor diye iddilar var. Bunların hepsi
gerçek dışı. Şu anda İstanbul'da, Kocaeli'nde uygulanan modeldir.
Yeni bir şey öngörmüyoruz. Denenmiş, neticesi alınmış bir model
öngörülüyor. Modern kent yaşamı ve şehircilik prensiplerinin hayata
geçirilmesi için buna ihtiyaç var.
İl Genel Meclis'leri kalkıyor ve belediye meclisleri devreye
giriyor. Büyükşehirlerin yetkileri genişletiliyor. İl içindeki bütün
yapılaşmalarından büyükşehir belediyeleri sorumlu olacak.
AK Parti'nin yeni anayasa konusunda
birtakım hazırlıkları var ama parlemonta şu an buna müsait değil.
Türkiye'de yönetemiyen parlamenter sistemi var. Son 10 yıldır Türkiye'de
kötü kurgulanmış bir parlamenter rejimi iyi işleten bir AK Parti var.
AK Parti sonsuza kadar devam edecek bir siyasi hareket değil. Her parti gelir,
çalışmalarını yapar, muhalefete düşer. İstikrarlı bir gelecek
açısından başkanlık ya da yarı başkanlık sisteminin şu anki mevcut
yapıdan daha iyi olduğu yönünde bir kanaat var. Anayasa değişmeden
başkanlık sisteminin pratiğinin yapılması çok mümkün değil.
Mücadele mi, müzakere mi? Bunlar birbirlerinin alternatifi olan
ilkeler değil ki. Tamamen silahlı mücadeleyle bitirilebilecek bir sorun
değil. Alanda vatandaşınızın can ve mal emniyeti sağlamadan çözülecek
bir değil. Türkiye son 30 yılda yaşadığı acıları gözönüne getirerek
önündeki süreci planlamak zorunda. Çok önemli adımlar ve projeler var.
Ama aynı zamanda terörle mücadele için de adımlar atılıyor.