adscode
adscode

ÖSYM ve Soru Kaosu

ÖSYM'nin "soruları yayınlamayacağız" duyurusuna ithafen güzel bir yazı;

ÖSYM ve Soru Kaosu
ÖSYM
2013 yılında ÖSYM nin sınav sorularını yayınlamayacağız duyurusu üzerine kaleme alınmış bir yorum;

''...
Anlaşılan, birileri ÖSYM’yi biraz kızdırmış ve o da duyuru yayımlamak zorunda kalmış. Duyuruyu okuyan veya okumayan herkes için bazı bölümlerinin bende bıraktığı izlenimleri paylaşmak istedim. İsterseniz duyuruyu bölümler halinde ele alalım ve izlenimlerimi aktarayım.
“Her yıl 40’a yakın merkezî sınav yapan ÖSYM, her sınavda sorduğu yaklaşık 100 soru ile yılda ortalama 4000 soru kullanmaktadır.” diyor duyuruda ve hemen ardından, “2012 yılında bu miktar 11.200 olarak gerçekleşmiştir.” deniliyor. Nasıl yani? Birden hazırlanan soru miktarı ortalamanın çok üstüne çıkıyor. Bu durum matematiksel olarak mümkün. O zaman, ilk cümleyi çok iyi hesap etmemişler demek ki. Şöyle diyebilirlerdi; “Her yıl yaklaşık olarak 10.000 soru kullanılmaktadır…2012 ylında bu miktar 11.200 olarak gerçekleşmiştir.” Bakın ne kadar uyumlu. Hem bu şekilde daha az dikkat çekici.
                Biraz daha ileride “…bugüne kadar ÖSYM’nin yaygın uygulaması bir sınavda sorulmuş sorunun bir başka sınavda sorulmaması olmuştur.” deniliyor. Bu ifadeye gerçekten inanmadım. Çünkü ÖSYM, yıllar boyu yaptığı sınavlarda çoğu zaman aynı şeyleri soruyor. Bazı sorular anlam veya içerik olarak aynı. Hatta bazı sorular tıpatıp aynı. İsterseniz buna KPSS Eğitim Bilimleri’nden örnek vereyim:
ÖSYM’nin 2006’da sorduğu bir soru:
“…..öğretmen öğrencilerinden, “Nasıl bir okul düşlerdiniz?” sorusuna karşılık olarak özgün ve yaratıcı fikirleri açıkça ve akıllarına ilk geldiği şekilde söylemelerini ister. Öğretmen, öğrencilerin birbirlerinin söylediklerinden çağrışım yaparak buldukları çok sayıda fikri tahtaya listeler.” (Cevap: Beyin Fırtınası)
 
ÖSYM’nin 2007’de sorduğu bir başka soru:
“Öğrencilerinin iletişim becerileri ile yaratıcı fikirler üretme yeteneklerini geliştirmek isteyen bir öğretmen “Nasıl bir okul düşlersiniz?” diyerek bir tartışma başlatır. Öğrencilerden bu konudaki düşüncelerini açıkça ve bir mantık süzgecinden geçirmeden söylemelerini ister?” (Cevap: Beyin Fırtınası)
 
Hani bir sınavda sorulmuş olan bir soru başka bir sınavda sorulmuyordu? Demek ki olabiliyormuş. Aslında buna benzer ÖSS, ÖYS, ALES, YGS, LYS veya KPSS’den birçok örnek verebilirim. Alın size, üniversiteye giriş sınavlarıyla ilgili bir soru…
 
YGS’ye girenler hatırlarlar, 2013 YGS Sorusu:
“Hobbes’a göre insan; doğası gereği kendi varlığını sürdürmeye çalışır, dünya nimetlerinden olabildiğince çok yararlanmak ister. Bunun sonucunda da herkes herkesin düşmanı olur, böylece savaşlar ortaya çıkar. Bu durumu Hobbes “İnsan insanın kurdudur.” şeklinde özetler. Ama bu durum insan varlığını tehlikeye düşürdüğünden insanlar herkesin güvenliğini sağlayan bir düzen arayışına girmişlerdir. Dünya nimetlerinden yararlanırken zora başvurmaktan vazgeçmek üzere birbirlerine söz vermiş, zora başvurma yetkisini ve gücünü, boyun eğecekleri bir kişiye devretmek için aralarında anlaşmışlardır.”
 
ÖSS 1999 Sorusu:
“Hobbes’a göre, insan bencildir ve onun bütün eylemleri bu bencil doğasının arzularını tatmin etmeye yöneliktir. Bu durum, çıkar çatışması yüzünden insanların birbiriyle sürekli savaş halinde olmasına yol açar. İnsanları bir arada tutabilmek için devlet tek bir gücün egemenliğine dayanmalıdır……”
 
ÖYS 1995 Sorusu:
“Hobbes’a göre, doğası gereği insan insanın kurdudur. Dünyanın nimetlerinden daha fazla yararlanmak için herkes herkesle savaşmak zorundadır. Bu durum insanları bir düzen aramaya yöneltmiştir. İnsanlar dünya nimetlerinden yararlanırken zora başvurmaktan vazgeçmek üzere birbirlerine söz vermiş, zora başvurma yetisi ve gücünü boyun eğecekleri bir kişiye veya kuruma aktarmışlardır…..”
 
Şimdi, bu üç sorunun benzerliğini veya aynılığını nasıl açıklarız? Duyurunun devamında deniliyor ki, “Günümüzde kamuoyunun takdirini toplayan bu yaygın uygulama(yani, bir sınavda sorulan bir sorunun bir başka sınavda sorulmaması) diğer yandan soru hazırlamada her gün daha uç alanlara daha ince detaylara gitme riskini oluşturmakta ve bazı önemli sınavlarda çok ciddi kısıtlamalar getirebilmektedir.”
Burada bir tutarsızlık yok mu? Yani “Soruları açıkladığımızdan dolayı her sene farklı şeyler soruyoruz.” denilirken, uygulama çok farklı gerçekleşiyor. Acaba şu mu denmek istendi: Soruları açıklamasak her sene aynı şeyleri soracaktık… Ama zaten aynı veya benzer şeyler soruyorsunuz ki. Soruların açıklanmamasının bu yönde ne gibi bir fayda sağlayacağını ilerleyene yıllarda göreceğiz.
Bu arada az önceki duyuru ifadesinde “…detaylara girme riskini….” kendileri de kabullenmiş oluyorlar. O zaman detaylara girmeyin ki, bu kadar insan sıkıntı çekmesin. Tabi ki, detaylardan soru sorulup sorulmayacağını da ilerleyen yıllarda göreceğiz.
Duyurunun ilerleyen bölümünde ÖSYM’nin heyecanını yaşadığı bir gelişmeden, “elektronik sınav”lardan söz ediliyor ve deniliyor ki, “Randevu ile belirli bilişim ağı güvenliği sağlanmış sınav merkezlerinde yapılacak bu sınavlar….” Çok dikkatli olmak lazım. Malum, ülkemizde bilişim ağı güvenliğini test edecek çok sayıda insan olabilir. Maazallah, bu konuda güvenlik zafiyeti gösterilirse o zaman heyecan yaşayan biz oluruz.
Bir başka bölüm: “Geleneksel olarak, tüm sorularını akademisyen bilim heyetlerine denetlettiren ÖSYM,  sınavdan sonra da hiç bir zaman sorularının bilimsel denetiminden kaçınmayacaktır.” Elbette sınavdan sonraki denetimleri takdirle karşılıyoruz. Ancak daha çok istenilen ve gereken denetleme, sınavdan önce yapılan olsa gerek. Öyle ya, hatalı olan soruları sınavdan sonra denetleyip iptaline karar vermek doğru, zararsız ve masum gibi görünse de, hiç hataya yer vermemek en güzeli… Doğrusu sınavdan önce de denetlemeler oluyorsa, sınavlarda hatalı sorular nasıl çıkıyor, anlayabilmiş değilim. Bir de sınavdan sonraki denetleme sonucu hatalı olan ve iptal edilen soruları hazırlayan kişilere yaptırım uygularsanız adalet yerini bulmuş olur. Çünkü hatalı bir soruyu sınav anında çözerken konsantrasyonu bozulan bir aday, diğer soruları da yanlış yapabilir. Bu daha vahim!
İşte en can alıcı bölüm: “Tüm bunlar ışığında, özellikle son günlerde internet medyası ve sosyal medyayı ticari emellerine alet ederek, yayınlanan soruları yasal olmayan yollarla kullanmak suretiyle şimdiye kadar haksız ticari rant elde eden bir kısım çevrelerin, ÖSYM’nin “sınavda sorulan soruların sınavdan sonra kamuoyuna açıklanmaması” kararını, soruları yargı denetimi dışına çıkarmak gayesi güttüğü şeklinde acımasız ve ithama varan biçimdeki yorumlarının mesnetsiz, yalan ve adayları rahatsız edici olduğunu  beyan ederiz.” ÖSYM’nin canını sıkan şey bu.
“Ticari emellerine alet etmek” sizce ne demek? Para kazanmak, değil mi? Ama bunu “kötü emellerine alt etmek” gibi söylerseniz işin boyutu değişir. Bana göre, sınavlara hazırlık sektöründe çalışan dershaneler, kurslar, yayınevleri ve öğretmenler bu sözle itham ediliyor. Bence, başta öğretmenler olmak üzere bu kişi ve kurumlar fedakârca çalışıyorlar ve kazandıkları parayı da hak ediyorlar. Yani, öyle kötü bir emelleri de yok. Ha, kastedilen şey, ifadenin devamındaki, “…yayınlanan soruları yasal olmayan yollarla kullanmak…” ise bunun anlamını da herkes biliyor. O da şu: Yayınevleri, ÖSYM sorularını telif ücreti ödeyerek kullansınlar.” demek. Yani burada ücret talep eden ÖSYM olmuş oluyor. Doğrudur, izinsiz olarak ÖSYM sorularını kullanmak suçtur. Bu nedenle yayınevleri, hazırladıkları yayınlarda kullandıkları soruları telif ücretini ödedikten sonra kullanmalılar.
Paradan söz açılmışken, ÖSYM’nin sınavlarda aldığı ücretler aklımda geliverdi. Örneğin, alan sınavına da girecek bir öğretmen adayı 120 TL. veriyordu, değil mi? Yüz binlerce kişinin, hatta milyonu aşkın sayıda kişinin girdiği sınavları düşünün ve ÖSYM’nin, başta da dediği gibi, her yıl 40 civarı sınav yaptığını hatırlayın… Sizce kaç para yapar? Bir önerim olacak: Eğer ÖSYM devlet bütçesinden pay alıyorsa, sınavları da ücretsiz yapsın. Bence çok şık bir uygulama olur.
Son olarak şu ifadeyi de ele alalım: Az önceki paragrafın sonlarında, “…adayları rahatsız edici olduğunu  beyan ederiz.” Bilmiyorum ama paragrafın ön kısmındaki durumdan hiçbir aday rahatsız değildir. Eminim ki, bir tek aday bile rahatsızlık duymamıştır.
İşte böyle, değerli arkadaşlar. İçimdekileri dökmüş oldum. Nerden okudum şu duyuruyu? ÖSYM’nin işi gerçekten zor. Belki de ben okuduklarımı yanlış anlamışımdır. Amacım kimseyi kırmak değil zaten.
Neyse, sınavlara girecek olan tüm adaylara gönülden başarılar dilerim.''
 
bulentodabasi@hotmail.com

Bülent ODABAŞI
Eğitim Programları ve Öğretim Uzman

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)