adscode
adscode

Sınavların Yarattığı Tahribat?..

Eğitim sisteminin özellikle de sınavların yarattığı tahribatı sürekli olarak sizlerle paylaşıyoruz. Sizlerden de katkı bekliyoruz. O kadar çok mail geldi ki, hepsi de keder yüklü.

Sınavların Yarattığı Tahribat?..
Günün Yazısı
Çocuklarının gözlerinin önünde mum gibi eridiğini söyleyen velilerden, okula ayakları sürterek giden öğretmen ve öğrencilerden, üniversitelere kadar hemen herkes eğitim sisteminin orasından, burasından rahatsız.
Eminim ki eğitime yön veren kurmaylar ve siyasetçilerin de pek çok konuda yüreği yanıyor. Ama gelinen nokta ortada ve maalesef bir şey yapılamıyor.
Ne zamana kadar mı?
Sandığı gittiğinizde, eğitim için bugüne kadar ne yaptığız, bundan sonra ne yapacaksınız sorusunu soruncaya kadar…
Ne zaman ki eğitim, çocuklarımız ve ülkemizin geleceği öncelikli sorunumuz hale gelir, işte ondan sonra, eğitimdeki sorunlar çözülmeye başlar…

İşte gelen maillerden sadece bir kaçı:
 
Diploma Alsan ne Olacak?
 
''Abbas Bey,
Gencler ve egitim uzerine yazdiklarinizi ilgiyle takip ediyoruz.
 
Acaba bizim sosyal bilimcilerimiz, pisikiyatiristlerimiz, pisikologlarimiz nerelerde?  Sinavlarin gencler ve toplum
ustundeki tahribatini, tesirini irdeleyen arastirmalar yapan, ve yayinlayan var mi?  Merak ediyorum. 
 
Bana sorarsaniz, asil tahribat genclerin sinavlardan ote, universite ve universite sonrasinda yasadiklari hayal kirkliklari.
10-12 yasindan itibaren, yaz kis demeden, tatil, bayram demeden; tamamen ezbere yonelik bilgileri
kafasina sokup, hasbel kader bir universiteye kapagi atan kisi gencligini yasayamiyor ki. Ne cevresini, ne dunyayi
ne de ulkesini ogreniyor. Zira tek gorevi var, o da sinavlara calismak.
 
Hadi bunu da gecelim.
 
Sonunda diploma alabilen bir genc icin asil hayat mucadelesi basliyor. 
 
12-14 sene sinav vs. ile bogusmaktan hicbir seyi gorememis, ogrenememis genclik, nihayetinde 24-25 yasinda hayatin 
gercekleriyle yuz yuze geliyor ve inanamiyorlar.  "Hayatimin 14 yilini ayda 1600 lira kazanmak icin mi harcadim" 
diyenlarin sayisi epey kabariktir.  
 
Yas 35'e erip, evlenip 2 cocuk (basbakani dinlerse 3 cocuk) yapmis bir kisinin, bu gidisle ne ev ne araba ne de yazlik 
alamayacagini ogrendiginde hayal kirkligi ve tahribat bir kez daha baslar.  Artik ucuncu kez mi dersiniz, 
dorduncu kez mi dersiniz.
 
En tehlikelisi de bu insandir.  Zira cok cuz-i bir maddi imkanla herseyi yaptirabilirsiniz..... 
 
Universiteye giremeyenlerin durumu goreceli olarak daha iyi.  En azindan 4-5 senelerini bosa harcamiyorlar.  Sinava
alisacagiz diye dert etmiyorlar, ve hayata kolay intibak ediyorlar. 
 
Dedim ya, bir arastirma olsa da okusak.  Saygilar''
 
''Üniversitede Öğretim Görevlisiyim.
 Sizlerin yazılarını ilgiyle takip ediyorum. özellikle de eğitim konusundaki yazılarınızı. Tespitlerinizi gayet isabetli buluyorum. Bu konuların üzerine daha çok eğilmenizi faydalı gördüğümü belirtmek isterim.
On binleri ilgilendiren bir konularla ilgili sizden nacizane bir isteğim olacak.
MEB özellikle alan değişikliği adı altında yapmış olduğu bazı uygulamalar hem öğrencilerin hem de atanmayı bekleyen bir çok öğrencimizin ciddi anlamda hak kaybına uğramasına neden olmaktadır. MEB çalışan öğretmenler de bu uygulamadan dolayı mağdur olmaktadırlar.
Bu uygulama şu şekilde cereyan etmektedir:
2012 yılında MEB 4,4,4 bahanesiyle açıkta kalan 28 bin öğretmeni okullara yerleştirmek için değişik branşlara kaydırma gibi saçma bir uygulamaya gitmiştir.
Özellikle alakası olmayan sınıf öğretmenleri teknoloji tasarım, zihin engellilerin eğitimi vb. alanlara atanmıştır.
Bu atamalar sonucunda bir çok maduriyet (özellikle zihin eng. alanından mezun öğretmen ve öğretmen adayları için) yaşanmıştır ve de yaşanmaktadır.
Bu haksızlığın giderilmesi için Danıştay’a dava açılmış ve  Danıştay da bu atamaların haksız olduğuna karar vermiştir. Ancak MEB Danıştay’ın bu kararını uzun süre görmezden gelmiştir.
Şimdi de Danıştay’ın bu kararını tabiri yerinde ise çevresini dolanarak geçmeye yönelik hamlelerde bulunmaktadır. Sözüm ona açacağı üç beş saatlik ne olduğu belirsiz kurslarla bu öğretmenleri alana geçirme gayreti içerisindedirler. Biz bu alanda 4 yıl eğitim vererek öğretmen yetiştirmekteyiz.
O zaman bizim verdiğimiz bu eğitimin ne anlamı kalıyor. Biz bölümleri kapatalım MEB sınıf öğretmenlerinden öğretmen atasın o zaman. MEB alandan mezun yeterli öğretmen olmadığı gibi saçma sapan iddialarda bulunmaktadır. Oysa ki alandan mezun bir çok öğrencimiz bulunmaktadır. 2014 yılının Türkiye sinde bu ucube uygulamalardan vazgeçilmeli yoksa nasıl muasır medeniyetlerle boy ölçüşeceğiz?
Lütfen bu konu üzerine eğilerek bizlerin bu davasında bizlere destek olun. 
Saygı ve sevgilerimi gönderiyorum.''
 
Ya Kazanamazsa Korkusu
 
''Sevgili Abbas Güçlü,
Şu anda Ankara'da özel bir lisede matematik öğretmeni olarak görev yapan ve geçmişten beri sizi gerek televizyondan gerek yazılarınızdan takip eden bir eğitimciyim.
Bugünkü yazınızın son kısmı beni de düşünmeye sevk etti.Gerçekten hangi veliye sorsak çocuğunun sınav başarısından çok,sosyal başarılarını önemsediğini söylüyor.Ama gelin görün ki sınav sonraları ve karne zamanı yaşadığımız iletişimler bunun tam tersini gösteriyor.Elbette ki eğitim sistemimizden yılmış,çok daha çağdaş düşünen ve bunu içselleştirebilmiş velilerimiz vardır ama velilerimizin çoğu bu kavramları sadece dile getiriyorlar,uygulamaya gelince çocuğum geri kalmasın,üniversiteyi kazanmazsa aç kalır korkusuyla çocuklarını sınav odaklı yetiştirmeye devam ediyorlar.''
Tartışmaya bir katkım olması ümidiyle.
 
Bizi Ciddiye Almıyorlar
''Anadolu Öğretmen Lisesi 3. sınıf öğrencisiyim. Yabancı dil bölümünde okuyorum. Her öğrencinin de istediği gibi iyi bir üniversite için çalışıyorum. Sınavın ilk aşaması olan YGS'de çıkacak dersler arasında Türkçe,Matematik,Sosyal Bilimler ve Fizik,Kimya,Biyoloji bulunmaktadır bildiğiniz gibi. İngilizce öğretmeni olmak isteyen biri olarak neden fizik,kimya,biyoloji çözmem gerektiğini kavrayamıyorum. Arkadaşlarımda ve bir çok dil bölümü öğrencisinde gördüğüm kadarıyla sayısal dersler şevkimizi ve motivasyonumuzu önemli ölçüde kırmaktadır. İngilizceye çalışırken istekliyim çünkü benim işime yarayacağının bilincindeyim, üstelik isteyerek seçtiğim bölümde başarılıyım. Fakat neden benden fizik kimya biyoloji veya matematik yapmam istendiğini anlamıyorum. Gördüğüm tüm dil bölümünde okuyan kişiler aynı dertten şikayetçi. Ayrıca okulumuzda ayrı bir sınıf açılmadı. "Artık bölümler kaldırıldı,ders seçiliyor" bahanesiyle ayrı bir sınıf açılmadı bizlere-en azından ben bahanelerinin bu olduğunu düşünüyorum- Türkçe-Matematik sınıfıyla ortak dersleri aynı sınıfta, seçmeli İngilizce ve Almancayı ayrı sınıfta işliyoruz. Okuldaki herkes bizi fazlalık, gereksiz veya okul idaresine zorluk çıkaran 11 kişi olarak görüyor. Yabancı dil seçen kişilere ileride işsiz kalacak muamelesinin yapıldığı bir toplumdan aslında çok da şey beklememeliyim. Ben önceden ülkem için nasıl faydalı olabileceğimi düşünüp fikir üretmeye çalışırdım. Başta yaşadığım ilçe ve şehir olmak üzere nasıl daha iyi hale getirebileceğimi düşünürdüm. İnsanlarımızın daha iyi bir yaşamı hak ettiğini düşünüp ülkem için ders çalışmak isterdim. Ülkem için faydalı bir birey olup ileride katkıda bulunmak isterdim. Fakat şimdi değil ülkeyi, kendimi bile düşünecek halim kalmadı. İleride hiç bir işime yaramayacak olan derslere sabaha kadar çalışmak beni yoruyor,motivasyonumu kırıyor,ruh halimi bozuyor. Okulda gördüğümüz 4 saatlik edebiyat dersi üniversite sınavında çıkmayacak olmasına rağmen, biz seçmediğimiz halde seçmeli ders olarak geçiyor ve e-okulda öyle görünüyor. Kimin seçtiğini ve neye göre seçildiğini bilmiyorum. 17 yaşındayım ve şu ana kadar da tanıdığım hiç bir arkadaşımın sistemden memnun olduğunu görmedim. Hepsinin ve herkesin kendine göre şikayetleri var ama memnun tek kişi görmedim ben. Gerçekten özellikle bu kadar kötü hazırlanması lazım ki bizi yıldırabilsin,köreltebilsin. Herkes farkında olduğu halde neden bir şeyler yapılamadığı da ayrı bir konu. Okula severek gitmek istiyorum, dershaneye gitmeyi de sevmiyorum ama mecburum. Okulda gördüğüm ve hiç bir işe yaramayacak olan, kendi seçmediğim seçmeli edebiyatıma mı çalışmalıyım yoksa dershaneye giderek YGS fizik kimya biyolojisi mi çalışmalıyım? Yoksa ingilizce mi? Günde 8 saat ders gördüğüm, en gereksiz bilgileri kafama doldurarak çıktığım okulumdan koştur koştur dershaneye gitmek hem ruhen hem bedenen beni çok yormaktadır. Bir de ders kitapları o kadar kötü hazırlanmış ki.. 11. sınıf Dil ve Anlatım kitabındaki çoğu soru yanlış.. 11 yıllık öğrencilik hayatımda ders kitabından o kadar az çalıştım ki, hep yardımcı kaynaklardan çalıştım diyebilirim nerdeyse. Kitaplar yetersiz, derslerin çoğu gereksiz ve saçma, ders saati sayısı çok fazla ama verimsiz, hocalar çaresiz, öğrenciler umutsuz ve yorgun, okulların fiziki koşulları yetersiz, öğrenci-öğretmen iletişimi kopuk, öğretmenler mutsuz, öğrenciler çaresiz,sistem öğrencileri ot gibi yaşamaya zorlayan bir sistem. Yazılabilecek daha çok şey olmasına karşın burada bitirmek istiyorum çünkü yazmakla veya saymakla sonu gelmeyecek. Sizin gibi eğitim sorunları ve eğitim konusunda uzman biri ile düşüncelerimi paylaşmak istedim. Size düşündüklerimi ifade ederek, bilgilendirmek istedim. Ayrıca yazılarınızı beğenerek okuduğumu da ifade etmek istiyorum. Saygılarımla...''
 
İkilemde Kaldım
 
 'Lise  10.sinif ogrencisiyim. Su an okulda sayisalim. Birinci donem okuldaki fen dersleri beni zorladi hepsinden geciyorum fizik ortalamam 57,kimya ortalamam68ve biyoloji ortalamam da76.OkulumuzdaTurk mufredatiyla pek alakali gidemiyoruz metod bakimindan cunku fen hocalarimizin tamami Fransiz, bildiginiz uzere okulumuz genel olarak Tm okulu olarak bilinen bir egitim kurumu. 11sinifta bircok kisi okulda Tm ye gecmeyi dusunuyor, kimisi okul ortalamasi daha yuksek olsun diye tmye gececegini dershanede mf olarak devam edecegini soyluyor, kimisiyse gercekten tm alaninda bir kariyer yapmaya karar verdigi icin tmye gecmek istedigini soyluyor. Hocam, ben 1.donem hep "11de tmye gecerim ,sonra da ver elini Bogazicinde uluslararasi iliskiler"diye dolanip durdum. Ama is ciddiye binince emin olamiyorum. Sizden ricam da bana yol gostermeniz. Bir yanim uluslararasi iliskiler,hukuk sec ,universitede surunmezsin gelecegin garantiolur.  Ddiyor . Oteki yanimsa tip istiyor.(ablam tip okuyo suan duzcede ve o benim tmye gecmem konusunda buyuk destekci olmasina ragmen tip fikri aklimi celiyor garanti is bulabildigimiz ve bizi ac birakmayacak bir is oldugu icin,ayni zamanda da benim gozumde bi tipci yari tanridir) 9.snif ve 10.sinif konusnda okulun fen egitimi hicbir sekilde yeterli olmadig icin cok eksigiz. O yuzden lys sayisali onca fen lisesi varken  bana yetismicekmis gibi geliyor. Siyasetle ugrasmak da istemiyorm. Sizce okulda tm ,dersanede mf olmak mi daha mantikli;yoksa direk tmye gecmek mi ?uluslarasi iliskiler mezunu bir insan (bir bogazici mezunu mesela)issiz kalir mi ?cunku gelecekte is bulma kaygisi da tasiyoum . Ve uluslarasi iliskiler mezunu olan bir insan hangi alanlarda calisir hocam ,acikta kalir mi ?fazla uzun oldu,inanin farkindayim. Ama ikilemde kaldim ve sizin de dusuncelerinizi ogrenmek.istedim. tesekkur ederim , cevabinizi bekliyorum hocam.'
 
 

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)