Tarihe, arşivciliğe pek merakımız yok denilirdi, oysa, soyağacına yönelik ilgi gösterdi ki, tarihe de merakımız var, geçmişimizle ilgili tutulan kayıtları da önemsiyoruz.
Kayıtlar, şimdilik, en fazla, üç, dört kuşak öteye gidiyormuş. Umarız, yüzlerce, hatta binlerce yıl öncesine de ulaşır. Çünkü, merak ve öğrenme isteği öyle bir şey ki, dur durak bilmez, hep daha fazlasını ister.
4. Kuşaktan sonra, 14. Kuşak atalar da aranmaya başlanır ve bunun ardı, arkası kesilmez.
Fena bir şey mi?
Kesinlikle hayır!
Ülkemizdeki merak ve araştırma heyecanını destekleyecek her şey, geleceğe yatırımdır.
Gezip gördükçe daha net görebiliyoruz ki Anadolu toprakları binlerce yıllık bir geçmişe sahip ve sürekli hareketlilik olmuş.
Şanlı Urfa Göbekli Tepe'de 12 bin yıllık, Diyarbakır'da 5 bin yıllık kalıntılar var.
Çorum'a, Bergama'ya, Efes'e, Edirne'ye gittiğinizde de durum farklı değil.
Son yıllarda olduğu gibi, oldum olası, o kadar göç almışız ve savaşlar nedeniyle o kadar çok yer değiştirmişiz ki, Allah tarihçilere ve soyağacı araştırmacılarına sabır versin. İşleri zor hem de çok zor. Bakalım, kaç nesil öteye kadar gidebilecekler?..
Hadi dün de kaldı ve bir yere kadar gidiliyor ama bundan sonrası öyle olmamalı. Bu işi sadece devlete bırakmayıp, kendimiz de geçmişimize sahip çıkalım. Çünkü, gelecek, hep geçmiş üzerine inşaa edilir. Bu yüzden geçmiş çok önemlidir!..
Ayrıca kan bağı kadar önemli olan başka değerler de vardır ki, onları da asla unutmamalıyız. Atalarımız, doğduğun yer değil, doyduğun yer memleketindir derken, buna özellikle vurgu yapmıştır...