Sonuç bildirgesinde, dünyanın değişimine ayak uydurabilmenin ötesinde, bu değişimin tetikleyicisi olacak nitelikli bireyler yetiştirmekle sorumlu olanların eğitimciler olduğuna işaret edildi.
Temada yer verilen "eğitime bütünsel yaklaşım"ın, öğrencilerin farklı ihtiyaçlarına hitap edilmesi gerekliliğini ortaya koyduğu aktarılan sonuç bildirgesinde, şu değerlendirmelere yer verildi:
Bakanlık bürokratları, özel öğretim kurumlarını temsil eden dernek başkanları, TOBB Eğitim Meclisi ve İTO Eğitim Komitesi üyeleri, akademisyenler, eğitim uzmanları, basın mensupları, özel okul kurucu, yönetici ve öğretmenlerinden oluşan 1800’ün üzerinde katılımcı ile 3 gün boyunca “Eğitime Bütünsel Yaklaşım ve Yapay Zekâ” konusu 11 konferans ve 9 çalıştayda ele alınmıştır. Ayrıca eğitim ve öğretimle ilgili ürün ve hizmetler sağlayan firmalar fuaye alanında dünyada eğitim alanındaki en son gelişmeleri yansıtan ürün ve hizmetlerini katılımcılara sunmuşlardır. Konferans temasına uygun olarak eğitime bütünsel yaklaşım ve yapay zekayı farklı açılardan ele alan birbirinden zengin ve ufuk açıcı konuşmalar dinledik. Bu konuşmalar tek başlarına anlamlı ve etkileyiciydi. Aynı zamanda, şaşırtıcı bir biçimde, konuşmalar üç gün boyunca kendi içlerindeki bütünsellik, kendi aralarında kurdukları iletişim ve birbirlerine yaptıkları atıflarla katlanarak artan bir etki yarattı. Bu konferansı düzenlerken her bir konuşmanın ayrı ayrı etkisini hayal ettik ama bir araya geldiklerinde her şey hayal ettiğimizden daha güzel oldu. Bu yüzden tüm konuşmacılarımıza müteşekkiriz.
Dünyanın değişimine ayak uydurabilmenin ötesinde, bu değişimin tetikleyicisi olacak nitelikli bireyler yetiştirmekle sorumlu olanlar eğitimcilerdir. Soran, sorgulayan, sorunları öngörebilen ve çözümler üreten bireyleri yetiştirmek önceliğimiz olmalıdır. Görevimiz yeni nesilleri kendilerini keşfetmeye, farklılıklarını ortaya koymaya, sınırlarını zorlamaya, bunun için hayaller kurup hedefler koymaya, çok çalışmaya, vazgeçmemeye teşvik etmektir. Eğitime bütünsel yaklaşım, öğrencilerin farklı ihtiyaçlarına hitap etmemiz gerektiğini bize anımsatır.
Öğrencilerin başkalarına, içinde bulundukları toplumlara ve gezegene karşı duyarlılık ve bilinçle katkıda bulunacak bireyler olmalarına zemin hazırlar. Bu, aynı zamanda çevremiz ve gezegendeki tüm canlılarla muhteşem bir uyum içinde olmakla da ilişkilidir: bireylerin bütünsel gelişimini besleme; eşitlik, açıklık ve demokratik ilişkilere odaklanma; kültürlerin insanlar tarafından yaratıldığını ve insanlar tarafından değiştirilebileceğini tanıma; hayata derin bir saygı ve bağlılık duyma. Eğitime bu vizyonu kazandırmak nasıl mümkün olur? Üstelik bunu yapay zekâya rağmen değil, yapay zekâ ile nasıl başarabiliriz? Son yıllarda başta eğitim olmak üzere birçok sektörde devrim yaratan yapay zekâ teknolojisi gündemde. Öğrencilerin öğrenme ve çalışma biçiminde devrim yaratan yenilikçi bir teknoloji olan ChatGPT ve benzer yapılar öğrencilere kişiselleştirilmiş destek ve rehberlik sağlayarak, akademik performansı artırmaya ve eğitimi her zamankinden daha erişilebilir hale getirmeye yardımcı olabilir, aynı zamanda okul yönetiminin de işini kolaylaştırabilir. Yapay zekâda yaşanan bütün bu gelişmelerin eğitime etkisi, yapay zekâ entegrasyonunun etik, pratik ve pedagojik sonuçları, politika yapıcılar, yöneticiler, öğretmenler ve öğrenciler için dikkate alınmalıdır. Yapay zekânın sinir uçları internetin karanlıklarından beslenirken sorumlu bir yapay zekâ geliştirmek mümkün mü? Makinenin bu “üretme” hali, yerimizi sarsarken, korkularımızı tetikledi. Sentetik duygular üretebilen, insani duyguları insandan daha iyi tespit eden bir makine karşısında bize ne kaldığından emin olamıyoruz. Bu yeni dünyada insan nasıl hayatta kalacak? Evrenin bilinmezleriyle insanların bilimsel merakını ve keşif tutkusunu birleştirmek zorunda olduğumuz bir çağdayız.
Dünya dışı yaşam araştırmalarının, teknolojik ilerlemelerin, yapay zekanın insan yaşamına olan etkilerinin izini sürerek, eğlenceli ve etkileyici yöntemlerle geniş kitlelere bu heyecanları aktarmanın ve bilimsel merakı tetiklemenin yaratıcı yollarını hep beraber bulmalıyız. En yetkin bilgi işleme sisteminin önceden insan beyni olduğu düşünülürken, artık bunun yaşamın kendisi olduğuna inanıyoruz, inanmaktan öte, biliyoruz. Bu bakış açısıyla öğrencilerin yalnızca bilgi ve becerileri değil, bilme isteği, hayal kurma yetenekleri, hoşgörü, saygı, etik, bilge cesaretleri, farklı bakış açıları her zamankinden de çok önde olmalıdır.
Son olarak, bu sempozyumda bir araya gelmek tesadüf değildi, burada şu anda bir arada olanlar da bir örüntüyü takip ediyorlar. Belki de bahsedilen vizyonu gerçekleştirmeye en yakın eğitimciler bir arada. Hepinizi kutluyor ve her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyoruz."
