adscode
adscode

Türkiye'de eğitimin katma değeri giderek azalıyor mu?

Üniversite adaylarının tercih dönemi başladı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Üniversite mi daha önemli, meslek seçimi mi?” tartışmaları yapılıyor. Çağın mesleklerine yönelim kadar, bir zanaat sahibi olunması tavsiyesi öne çıkıyor

Türkiye'de eğitimin katma değeri giderek azalıyor mu?
Türkiye'den Haberler
Güncelleme : 26-Jul-23 17:25

Boğaziçi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) gibi öğretim kurumları, hâlâ ülkenin gözbebeği.

Marmara Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi ya da Gazi Üniversitesi gibi köklü ancak eski günlerine kıyasla güç kaybı yaşayan eğitim kurumları da tercih ediliyor. 

Uzmanlara göre bir üniversiteden mezun olmak hâlâ çok değerli ancak günümüzde 'sizi meslek sahibi yapacak bölüm tercih etmek' daha geçerli bir akçe haline geldi.

Salt eğitim para kazandırmıyor. Meslekler dönüşürken, pek çoğuna artık eskisi gibi ihtiyaç kalmamışken, mevcut tabloyu okuyamayıp 20 yıl öncesinin kafasıyla hareket etmek, kimi zaman baştan kaybetmek demek. Çağa uygun hareket edilmezse mezun işsiz ordusuna karışmak işten bile değil.

Peki öğrenciler hangi meslekleri tercih etmeli?

Uzmanlara göre kişinin tercih ettiği mesleği severek yapması elbette çok önemli.  Ancak hayallerin peşinden koşarken günümüz gerçeklerini göz ardı etmemeli. Yoksa "aç bilaç heves peşinden koşmak", kişileri bir yere vardırmıyor.

Robotlar ve yapay zeka çağında, dünya farklı bir yere doğru hızla ilerliyor. Pek çok iş gücünde insan gücüne ihtiyaç giderek azalıyor. Başkalarının yapamayacağı işleri yapabilmek, her zamankinden daha büyük önem arz ediyor.  Ancak o takdirde iş imkanı ve karşılığında kazanılan ücret artıyor. Dolayısıyla uzmanlar, kişilere, kendi işlerini kurabilecekleri, başkasından maaş beklemeyecekleri alanlara yönelmeleri tavsiyesinde de bulunuyor.

Öğrencilerin şanslı olduğu noktalar da yok değil. İnternet üzerinden sayısız olanaklara sahipler. Bir tıkla dünyanın gözde üniversitelerinden çeşitli derslere ulaşmak mümkün. Aynı şekilde yabancı dil öğrenmek de.

“Her meslek her üniversitede okunmaz”

Eğitim Uzmanı Salim Ünsal'a göre her mesleğin karşılığı mutlaka var ama aslolan bu bölümün nerede okunduğu.

"Her meslek her ilde, her üniversitede okunmaz" görüşünü savunan Ünsal'a göre özellikle bilgisayar, yazılım, yapay zeka, sağlık bilimleri ve bazı temel mühendislik dalları günümüzde en geçerli meslek dalları arasında.

Her üniversiteye her bölümün açılması gerektiğini vurgulayan Salim Ünsal; Antalya, Muğla, Kapadokya gibi yerlerde turizm, Bolu'da aşçılık ve gastronomi gibi o yörenin başarılı olduğu ve ihtiyaç duyduğu meslek dallarına öncelik verilmesi gerektiğini kaydetti.

"Önemli olan bölümü açmak değil, iyi eğitim verebilmek"

Yakın ve uzun vadeli olarak Türkiye’nin ihtiyaç planlaması yapılarak akademik programların bu gereksinimler dahilinde açılması gerektiğini savunan Ünsal, "Sivas'ın ilçesinde iki yıllık işletme okunsa ne olur, okunmasa... Elektrik olmayan yerlere elektrik mühendisliği açıyorsun. Hayvancılık, arıcılık olmayan yere onları açıyorsun. Önemli olan bölümü açmak değil, iyi eğitim verebilmek ama çoğu yerde eğitim yok" yorumunu yaptı.

"O mesleği nerede okumanın daha fazla yetkinlik kazandıracağına bakılmalı" 

Ünsal, günümüzde meslek seçiminin mi yoksa üniversitenin mi daha önemli hale geldiği sorusunu şöyle yanıtlıyor:

Meslek de üniversite de önemli. Eskiden meslek daha önemli olarak düşünürdük ama üniversite de çok önemli. Adaylar, hangi meslekleri yapmak istediklerini çıkardıktan sonra o mesleği nerede okumanın daha fazla yetkinlik kazandıracağına bakılmalı.

 
Ünsal'a göre 1970-80’lerdeki üniversite algısının değişmesi şart. Zaten zamanla üniversitelerin etkinliği daha da azalacak ve okulların öğrencilerine 21. yüzyılın yetkinliklerini kazandırıp kazandırmayacağına bakılacak. 

Yakın gelecekte pek çok bölüm için örgün eğitimin (yüz yüze) gerekli olup olmadığının tartışılacağını düşünen Ünsal'a göre ileride üniversitenin gerekliliği konusunda da benzer fikir ayrılıkları yaşanacak.

"Bilgisayar mühendisliği, yazılım mühendisliği, yapay zeka gibi teknik alanlara yönelim çok faydalı"

ABD, Kanada ve Avrupa’da pek çok üniversitenin online eğitimlerinin artacağını ve pek çok şeyin yapay zekayla da öğrenilecek hale geleceğini savunan Ünsal, hangi mesleklerin tercih edilmesi gerektiğine ilişkin ise şu yorumu yaptı:
 

Dijital dünyanın bize sunmaya çalıştığı parametreleri öğrenecekleri, bilgisayar mühendisliği, yazılım mühendisliği, yapay zeka gibi teknik alanlara yönlenmeleri çok faydalı. Endüstri, makine, elektrik mühendisliği hâlâ gözde ama inşaatta bir yığılma var.

Eğitim ve sağlık da var her zaman var olmaya devam edecek. Tıp, diş hekimliği, diyetisyenlik gibi bölümler çok gözde. Geriyatrik (yaşlı bakımı) öne çıkacak. Hizmet alanı da bitmeyecek. Özel eğitim ve okul öncesi eğitimde de açık var.


"Ülkenin ücra köşelerinde, doğru dürüst hocası bile bulunmayan yerlerde eğitim pek de geçerli değil"

İktisat, işletme, tarih, sosyoloji gibi bölümlerin ise çok iyi bir yerde okunmayacaksa tercih edilmemesi gerektiğini savunan Ünsal; Boğaziçi Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ya da Marmara Üniversitesi gibi metropol üniversiteleri dışındaki yerlerde, ülkenin ücre köşelerinde, doğru dürüst hocası bile bulunmayan okullardaki eğitimin pek de geçerliliğinin olmadığını ileri sürdü.

"Kendinizi iyi yetiştirin ve yabancı dil öğrenin"

Son olarak yabancı dil vurgusu yapan Ünsal, öğrencilere kendilerini yetiştirmeleri, alanlarıyla ilgili farklı açıdan da bilgi sahibi olmaları ve yabancı dil öğrenmeleri tavsiyesinde bulundu.

"Bilgiyi geliştirme konusunda üniversitenin önemi azaldı"

Eğitim Uzmanı Nur Erdem Özeren de günümüzde üniversite eğitimi geçerliliğini korusa da bireylerin kendilerini geliştirmesinin öne çıktığı görüşünde.

Günümüzde meslek seçimi mi yoksa üniversitenin mi daha önemli olduğu konusunda ise "Hiçbir bölüm hakkında 'ihtiyaç dolayısıyla kesin okunur' denebilecek durumda değiliz. İş garantisi yok. Hatta bazı mesleklerde kontenjan da katlandığından mezun sayısı artıyor. Bireylerin kendilerini geliştirmesi ön plana çıkıyor. Bilgiyi geliştirme konusunda üniversitenin öneminin azalıyor, beceri ve uygulama öne çıkıyor" yorumunu yapıyor.

"Bilen değil yapabilen kıymetli"

Bu nedenle Özeren'e göre günümüzde bilen değil, yapabilen kıymetli. Uygulaması, iş hayatıyla temas kurması güçlü olan üniversiteler, daha etkin hale geldi.

Üniversitelerin bilgi aktarım yerinden ziyade sosyal öğrenim yeri olduğu, Kovid döneminde de görüldü.

Akademisyen kapasitesi de giderek azaldığından, kişilerin beraber okuduğu arkadaşları, bulundukları sosyal faaliyetler, sivil toplum kuruluşlarıyla (STK) temasları önemli hale geldi.

"Tıp, eczacılık, diş hekimliği, diyetisyenlik gibi ünvan sahibi yapan bölümler önemli"

Tıp, eczacılık, diş hekimliği, beslenme ve diyetetik gibi bireylere hizmet verilen, ünvana sahip olmanın yeterli olduğu bölümlerin önemini yitirmediğini savundu.

Ancak Özeren, hukuk konusunda çekinceleri bulunduğunu aktardı. 

10 sene önce 30 bin civarında olan avukat sayısının 5 sene önce 50-60 binlere yükseldiğini belirten Özeren, sayının daha da katlandığına ve ihtiyacın çok daha üzerine çıktığına dikkati çekti.

Özeren, "Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi ya da Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nde işletme, tarih, iletişim okuyacağına günceli takip et, ticarete atıl, meslek erbabı ol, bir zanaat öğren daha iyi. Durumun varsa Koç, Sabancı, Bilkent, Bilgi gibi okullarda yüzde 50 burslu oku. Buralara burssuz girileceğine yurtdışına gitmek daha avantajlı hale geldi" yorumunu yaptı.

"Türkiye'de eğitimli olmanın katma değeri azaldı"

Nur Erdem Özeren'e göre Türkiye’de eğitimli olmanın katma değeri azaldı ve bu durum, bir iktidar politikası olarak bilinçli şekilde yapıldı.

Asgari ücrete yapılan zamlara kıyasla doktor, öğretmen zamlarına bakıldığında, makas daraltıldı. Eskiden çoğu doktor, mimar ya da mühendisin kazandığı paralar, hâyâl oldu ve bu yöntem, kasıtlı olarak izlendi.

"Hükümet belli sektörlerin gelişmesini, özellikle kendine destek veren seçmen kitlesinin olduğu yerleri stratejik olarak destekledi" diyen Özeren, "Devlet memurlarını kendi atadı, kamu işçilerini devlet memuru statüsüne geçirdi, sayıları 5 milyona çıktı. Üniversite mezunu ile bir ilkokul mezunu kamu çalışanı gelir seviyesi yaklaştı. Kendi yandaşı olan memurları mutlu etti" değerlendirmesini yaptı ve ekledi: 
 

Diğer taraftan eğitim gerektirmeyen emlakçılık, galericilik gibi işlerin geliri katlandı. Parasına para katan esnaf sayısı, üniversite mezunlarının kazancına göre kıyaslandığında çok daha fazla arttı. Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) barajının kalkma nedeni de buydu. Üniversitelere talep azalıyordu, daha az öğrenci eğitim talep ediyordu. Dünyada böyle değil ama Türkiye’deki konjonktür, gidişat bu.

 

"Robotlaşma; mühendislik ve mimarlık gibi mesleklerin, yapay zeka ise yazarlık ve tasarımcılık gibi daha soft işlerin yerini alıyor"

Meslekler yok olmasa da şekil değiştiriyor; dolayısıyla bu değişime adapte olanlar ayakta kalabiliyor. Peki hangi meslekler tarihe karışıyor?

Özeren'e göre robotlaşma; mühendislik ve mimarlık gibi mesleklerin, yapay zeka ise yazarlık ve tasarımcılık gibi daha soft işlerin yerini alıyor.

Rutini bozulan şeyleri yapmayı yapay zeka ve robotlara, insanlar öğretecek. Bizzat o işleri yapanlar yok olurken, onu öğretenler ayakta kalacak.

Ortalama 20 yıl sonra bir dönüşüm daha yaşanacağı görüşünü paylaşan Özeren, robotlar ve yapay zekanın pek çok işi devraldığı dönemin çok da gerçek dışı olmayacağını dile getiriyor.

“Çok iyi bir yerde okumayacaksanız, üniversite gerektirmeyen zanaat sahibi olun“

Nur Erdem Özeren, büyük kentlerde yaşam giderek zorlaşırken, alternatifleri olanların diretmesini de mantıksız buluyor.

Fırsatları bölgesel değerlendirmenin şart olduğunu savunarak, Anadolu’da geçerliliğe sahip olan bir işin, büyük kentlerde debelenip durmaktan çok daha tatminkâr olabildiğini aktarıyor. Hangi şehirde yaşanırsa yaşansın, el becerisi isteyen işlerin (zanaat) ölmeyeceğini de sözlerine ekliyor:
 

Tekirdağ'da da Maslak'ta da oto sanayinin her zaman işleri yoğundur. Su ya da elektrik tesisatçılığı, ayakkabı tamirciliği, terzilik gibi temel işler ölmez. Yakın gelecekte yapay zekanın ele almaya tenezzül etmeyeceği ama sizi ömür boyu sizi geçindirecek işlere sahip olmanın önemi anlaşılacak. Çok iyi bir yerde okumayacaksanız, üniversite gerektirmeyen zanaat sahibi olun.


“Eğitimli işler yapanlar milyoner olamıyor”

Para kazanmak ile meslek sahibi olmanın çoğu zaman farklı şeyler olduğunu vurgulayan Özeren, lise mezunu bir ticaret erbabının çoğu zaman eğitimli bireylerden daha fazla kazandığına değiniyor.

Başkalarının yapamadığı işleri yapanların emeğini satabildiğini ve daha kolay para kazandığını belirten Özeren, "Geçinmek istiyorsan yap da sat, kazanmak istiyorsan al da sat" saikinden hareketle, ticaretin her zaman daha çok kazandırdığını aktarıyor.

Maaşlı çalışanların emeğinin süresi kadar katma değerlerinin bulunduğunu belirterek, kaç saat çalışırsa o kadarlık kazanabildiğine değinen Özeren, esnaflıktaki işleyişin farklılığına da dikkat çekiyor: 
 

Bakkal, mağaza ya da kuruyemişçi dükkanı açıp, ürününüzü bir başkasının satın almasını sağlıyorsunuz. Emek sarfetmeden kazandığınız para artıyor. Emeğe biçilen değer düşük olduğundan maaşlılar çok zengin olamıyor. Eğitimli işler yapanlar milyoner olamıyor.


"Gençler, başkasının maaş vermesini beklemek zorunda kalmayacakları işlere yönelmeli"

Nur Erdem Özeren'e göre gençlerin kendilerini meslek sahibi yapacak bölümlere yönelmesi şart.

Bir başkasının kendilerine maaş vermesini beklemek zorunda kalmadan, emeklerini satabilmeliler.

"Patronlar, 'bunu ben de yapabilirim' dediği işe para vermiyor"

"Başkalarının maaş vereceği bir işe talipseniz, insanların kendilerinin yapamayacağı şeyleri yapmalısınız" diyen Özeren'e göre yazı yazmak, video çekmek gibi işler, kötü bile olsa 'herkesin bir şekilde yapabileceği şeyler' olarak görülüyor. O yüzden karşılığı giderek azalıyor. Gazetecilik, editörlük, video prodüksiyon ya da bürodaki rutin işlerde patronlar, 'bunu herkes yapabilir, istesem ben de yapabilirim' diye düşündüğünden, doğru dürüst para vermiyor.

Patronların bir işi kendileri yapamadığında, onu yapabilecek bir başkasına para ve değer verdiğini belirten Erdem, bu nedenle teknoloji ve sağlıkla ilgili bölümlerin her zaman çok kıymetli olduğunu ve gelecekte de olacağını savunuyor.

"Teknoloji ve sağlıkla ilgili bölümler çok kıymetli"

TÜİK verilerine göre Türkiye'de istihdam piyasasındakilerin üçte birinin bu şekilde çalıştığını ve avukat, diş hekimi, mimar, iç mimar gibi meslekleri icra edenlerin de birer "diplomalı esnaf" olduğunu söylüyor.

Lale Elmacıoğlu - The Independentturkish


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)