Milli Eğitim Bakanlığı, 27 Kasım 2012 günlü 28480 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlamış olduğu Milli Eğitim Bakanlığı’na Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık Kıyafetine Dair Yönetmelik’le sözde reform olarak sunulan 4+4+4 uygulamasının temellerini sağlamalaştırmak istemektedir.
Kılık kıyafet sorunu, cumhuriyet devrimlerinin inşası aşamasından başlamak üzere, karşı devrimin politika malzemesi olmuştur. Çünkü şekil, ya da kılık – kıyafet, biçimsel bir sorun değildir. Tümü ile ideolojik olan ve toplumsal yaşamı belli bir ideolojiye göre düzenlemek isteyen gerici iktidarlar, bu sorunu, temel yasalara karşın yasal düzlemelerle aşmak istemişlerdir. Son olarak Turgut Özal Hükümeti’nin bu yoldaki girişimleri, Anayasa Mahkemesi’nce Anayasa’ya aykırı bulunarak engellenmiştir. Ne varki son on yıla damgasının vurmuş olan AKP iktidarı, giyim kuşam üzerinden sürdürdüğü politikalarını, iktidarda olmanın sağladığı olanaklarla ve “reform” adı altında bir bir uygulamaya başlamıştır.
Hukukun gereği gibi uygulanması halinde yeniden geri alınacağına inandığımız bu düzenleme ile yapılmak istenen esas olarak eğitim sistemimizin temel ilkelerinin, iktidarın amaçlarına uygun olarak alt- üst edilmesidir. Yürürlükten kaldırılan Yönetmeliğin “ amaç” maddesi şöyledir:
“Bu yönetmeliğin amaçları; her derece ve türdeki okullarda, yönetici, öğretmen ve diğer görevlilerle , öğrencilerin ATATÜRK İLKE VE İNKILAPLARINA UYGUN, UYGAR, AŞIRILIKLARA KAÇMAYAN, SADE KILIK KIYAFETLE BULUNMALARINI SAĞLAMAKTIR.”
Yeni yönetmelikten çıkarılmış olan bu saptama, yeni düzenlemedeki amacın ne olduğunu açıkça ortaya çıkarmaktadır. Bundan böyle eğitim Atatürk ilke ve devrimlerine uygun düzenlenmeyecektir. Oysa bu ilkeler, ulusal eğitimin temelini ve ruhunu oluşturmaktadır. Yeni yönetmelikle, öğrencilere getirilen “okul arması ve rozet dışında nişan, arma, sembol, rozet benzeri taşınamayacağına ait düzenleme” yasağı, esasamacın Atatürk rozetlerinin taşınmasının engellenmesi olduğunu kanıtlamaktadır.
Yeni yönetmeliğin yapmak istediği, türban’la simgelenen siyasal anlayışın çocuklarımız, özellikle de kız çocuklarımız üzerinden yeniden dizayn edilmesidir. Cinsiyetçi bir bakışla desteklenen Yönetmelikle gelen , ” vücut hatlarını belli eden, şort. tayt gibi kıyafetler, diz üstü etek, kısa pantolon , yırtmaçlı etek, kolsuz tişört” yasağı ise, kız çocuklarımızın cinsel meta olarak görüldüğünün açık örneğidir. Bu anlayış, giderek, kız çocuklarının tümü ile mahrem kılınıp evlere kapatılmasına evrilecektir. Özünde, kesintili eğitimle yapılmak istenen de bu değil midir?
Bu düzenlemenin, adeta “ileri” bir adımmış gibi “tek tip “ten vazgeçme ve “özgürleşme” olarak sunulması ise tümü ile bir aldatmacadır. Ülkemizin ekonomik koşulları da “tek tip “ ya da ”forma” eşitleyici bir anlayışın yansımasıdır. Uygulamada tek güne özgülenen “ serbest kıyafet” günlerinin dahi veliler ve çocuklar için işkenceye dönüştüğü bilinen bir gerçektir. Öğretmen ve öğrenci için okullardaki en sağlıklı ilişki “eşitlıkçi ilişkidir.” Sosyal statüleri yansıtan giyim-kuşam çocuk psikolojisi kadar, öğretmen ve idareciler açısından da etkili olabilecek bir olumsuzluğu yaratabilecek unsurdur. Eğitim, eşit yurttaşlar yetiştirme hizmetidir. Yine eğitim, ülkenin devrimci geçmişinin ve onun önderlerinin öğrenilmesi ile ulusal bilinci ve güveni geliştiren bir sistem üzerine yükselmelidir. Daha önemli olarak, Cumhuriyet eğitimi, bilime dayanmalı , bağımsızlıkçı, aydınlanmacı ve halkçı bir ulusal politikanın ürünü olmalıdır. Her yeni siyasi iktidarın, kendi siyaseti üzerine inşa edilecek eğitim politikaları, yeni kuşakların bilinçlerinde yarılmaya ve ayrışmaya neden olacaktır.
İktidar, bu düzenlemelerle ateşle oynamaktadır. Ancak yanacak olan bizim geleceğimizdir. Biz kadınlar, herkesi geleceğe sahip çıkmaya davet ediyoruz. 29.11.2012
www.egitimajansi.com
