adscode
adscode testttt
adscode oguzzz

Kent üniversitesi mi, kampüs mü?

Vakıf üniversitelerimizin çoğu, devlet üniversitelerinin de pek çoğu, çok büyük paralar harcanarak şehirden uzak yerleşim noktalarına yapıldı.

aguclu@milliyet.com.tr




Dünya çok değişti. Olanca hızıyla da değişmeye devam ediyor. Gören gözler görüyor görmeyenler ise hala hayal dünyasında yaşıyor. Kentten uzak kampüs modellleri artık öğrencilerin ilgisini çekmiyor, onlar hayatın içinde olmak istiyor ama...


Vakıf üniversitelerimizin çoğu, devlet üniversitelerinin de pek çoğu, çok büyük paralar harcanarak şehirden uzak yerleşim noktalarına yapıldı.

Şehir onlara alışamadı, öğrenciler de şehire.
Çok yakında pek çoğu kuş uçmaz kervan geçmez hale gelirse hiç şaşırtıcı olmaz.

Kent üniversiteleri ile kampüs üniversitelerinin tercih edilme ve gelişme hızlarına bakıldığında, kent üniversitelerinin açık ara önde oldukları çok net görülüyor.

Buna rağmen hala dağ başına üniversite kurmaya çalışanlar, hem de şehir içindeki en değerleri mülklerini yok pahasına satıp hayal peşinde koşanlar var.

Şaşırmamak mümkün değil.

Oysa yine kendileri gibi dağ başına üniversite kurup “10 yıl içinde Harvard olacağız” diye yola çıkan ama 20 yılda hala yerinde sayanlara bakmaları yeter de artardı.

Keşke böylesi kararlar alınırken zerre kadar da olsa öğrencilerin de görüşleri alınsa ama nerdeee.

Dünya genelinde üniversiteye olan ilgi giderek azalıyor. Bizde de dikkat çekici oranda sorgulanmaya başlandı.

180 sorudan tekini dahi yapanlara üniversite kapıları sonuna kadar açılmışken, kontenjanlar dolmuyorsa, on yıl sonrasını artık siz düşünün!

Milyonlarca üniversite mezunu işsizimiz ve öğrenim gördüğü alanda değil de farklı alanlarda üç kuruş maaşa çalışan gençlerimiz nedeniyle “Bu koşullarda niye üniversiteye gideyim, hem de dağ başındakilere” diyenlerin sayısı her geçen gün artıyor...

Tek tercih dahi almayan bölümlerin, fakültelerin açılmasına, kurulmasına, öğrenime başlamasına kim, niye izin verdi mutlaka araştırılmalı.

Yine aynı şekilde devlet ya da vakıf üniversitesi adı altında kamu kaynaklarını mirasyedi savurganlığı harcayıp, hayal satanlara da 10, 20, 30 yıl sonrası mutlaka sorulmalı!
“Sürdürülebilirlik” konusunda inandırıcı projeler ortaya koyamayanların, maceralarını ve hayallerini kamu kaynakları ile değil de, kendi servetleriyle test etmeleri önerilmelidir...

Ceplerinden tek kuruş çıkmayan, yarın o koltuklarda oturacakları pamuk ipliğine bağlı olanların, kamuyu ya da kurumları borç bataklığına sürükledikten sonra değil, sürüklemeden “sürdürülebilirlik” konusunda denetlenmeleri en doğru olanıdır!..

Diğer kurumlar bir yana aklın, bilimin, liyakatın, sürdürülebilirliğin kalesi olması gereken üniversitelerde de bu değerler rafa kaldırılırsa eyvah, eyvah noktasına gelmişiz demektir!..

Buna asla seyirci kalınmamalıdır...


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)