Önüme düşen habere göz gezdirirken bu haftaki yazının başlığı da kendiliğinden çıkmış oldu. Yaklaşık 10-15 senedir ülkemizde yürütülen yüksek öğretim politikalarının sonuna geldiğimizi ve artık bir çıkmaza yaklaştığımızı gösteren verileri sizler de gördükten sonra eminim benim gibi düşüneceksiniz.
Sayıları paylaşmadan önce kısaca son dönemde ne yaşadığımızı hatırlayalım. Türkiye üniversite öğrencisi ve mezunu sayısında bir atılım yapma kararı aldı ve kısa sürede, hızlıca bir sürü yeni üniversite açıldı. Hiçbir fiziki, akademik, maddi altyapısı olmadan hızlıca ilerleyen bu süreç doğal olarak inanılmaz sorunları da beraberinde getirdi.
Üniversite açmak, köşede bakkal açmak kıvamına getirilince ilgili, ilgisiz bir çok kişi ve kurum bazıları yatırım yapmak, bazıları prestij kazanmak amacıyla bu 'sektöre' adım attılar. Bu hıza uyum sağlayacak ne akademik kadrolar vardı ne de fiziki altyapı. Ama olsun maksat hasıl olmuş Türkiye kısa sürede öğrenci ve okul sayısı bakımından Avrupa'nın tepesine, dünyada da üst sıralara kapağı atmıştı. Her ne kadar bu hamlenin işsizliği ertelemek için yapıldığı söylense de pek de kulak asan olmadı.
Kalite, idari-akademik kadrolar, fiziksel alanlar...hepsi sonradan tamamlanmaya çalışılsa da an itibariyle halen E-5 üniversitesi diye tabir edilen binaları aşabilmiş durumda değiliz.
Gelelim habere;
Türkiye'de 2018-2022 yılları arasındaki beş yılda 1 milyon 957 bin üniversite öğrencisi okulu bıraktı (Euronews).
Türkiye kişi başına düşen üniversite öğrenci sayısında açık ara Avrupa’nın zirvesinde yer alıyor. Mezun sayısının artmasıyla “üniversiteli işsizler” kitlesi de genişliyor. Üniversiteyi bırakan öğrencilerin sayısı da hızla artıyor. 2018-2022 yılları arasındaki beş yılda 1 milyon 957 bin üniversite öğrencisi okulu bıraktı. 2015 yılında 98 bin öğrenci üniversiteyi bırakırken bu sayı 2022 yılında 390 bine yükseldi.
2015’te 98 bin öğrenci üniversiteden ayrılırken bu sayı 2017’de 150 bine yükseldi. 2018 yılından bu yana ise 300 binin üzerinde seyrediyor. 2019 yılında ise üniversiteden ayrılanların sayısı 538 bine kadar çıktı. Son olarak 2022’de bu sayı 390 bin oldu. 2015-2022 arasında 2,3 milyon öğrenci üniversiteden ayrılırken bunun neredeyse 2 milyonu son beş senede gerçekleşti. Bırakılan üniversitelere baktığımızda eski ve köklü bir çok okul da yer alıyor. Yani gençlerimiz başarı olarak %1'lik dilime girip sonra okulu bırakmak zorunda kalıyor. Bunun tabi bir çok nedeni var. Ülkemizde yaşanan ekonomik kriz, geleceğe dair umutların azalması, yurt dışına gitme isteği, iş bulmaya dair olan inancın kaybolması, üniversite mezunu olmanın artık değersiz olması ilk başta sayabileceğimiz gerekçeler. Her biri ülkemiz adına utanç ve endişe verici olsa da yöneticilerimizin durumu çok da umursamadıkları açık.
Gelelim bir diğer veriye;
Nüfusa göre en çok üniversite öğrencisi Türkiye’de
Öte yandan Eurostat verilerine göre Avrupa’da nüfusa göre en çok üniversite öğrencisi Türkiye’de yer alıyor. 2019 verilerine göre Türkiye’de bin kişiye düşen üniversite öğrenci sayısı 95'di. İkinci sıradaki Yunanistan’da bu sayı 74 iken AB ortalaması 38 olmuştu. Tabi burada hemen her alanda olduğu gibi içerik yerine büyüklük, uzunluk, yükseklik...kısaca 'en' hastalığımız ön plana çıkıyor. En yüksek öğrenci sayısına sahip olmak ne yazık ki ülkemizi ekonomi, bilim, istihdam...vb. alanlarda üst sıralara taşımıyor. Tersine var olan kaliteyi de aşağılara çekiyor. Bunlara ek olarak işsizlik, toplumsal sorunlar gibi dertleri de beraberinde getiriyor.
Ne yazık ki plansızlığın bedelini gençlerimiz ödüyor. Adı üniversite mezunu ama asgari ücret düzeyinde bile iş bulamayan kitlelerimiz var. Üstüne bir de iş bulma konusunda nepotizmin varlığı da ayrıca can yakıyor ve umutsuzluğa neden oluyor. Tedbir alınır mı, hatalardan dönülür mü? Bu sorulara evet demek isterdim ancak tablo da ortada. Herkese iyi bir hafta dileklerimle.