Ülkemizin en gözde üniversitelerinden biri de hiç tartışmasız Boğaziçi.
Her ne kadar vekâletle olsa da bu önemli görevi uzun süredir Rektör Hoca üstlenmiş durumda.
Dünyadaki saygınlığı da bir o kadar yüksek.
Son yıllarda, yönetimden kaynaklanan ciddi sorunlar yaşıyor.
İki yıl önce Hukuk Fakültesi’ni açtı. Fakültede tek profesör yok.
Dekan da Fizikçi Rektör!
Böylesi tablolar eskiden Anadolu’da kurulan yeni üniversitelerde yaşanır, şaşkınlıkla karşılanır ve “Hukuk’a Ziraatçı, Veteriner, Kimyacı Dekan” diye haberler yapılırdı.
Görünen o ki dünden bugüne değişen hiçbir şey yok.
Daha da önemlisi Boğaziçi, ülkemizin en ücra köşesindeki bir kentte değil, İstanbul’un göbeğinde, onlarca yıllık parlak bir maziye sahip.
En iyi öğrencileri alıyor ve böyle devam etmesi kabul edilemez.
Yine yeni açılan İletişim Fakültesi’ne de öğretim kadrosu bulunamadığı için öğrenci alınamıyor.
Hayret ki hayret!
Boğaziçi Hoca bulamıyorsa, hangi üniversite bulabilir?
Bu noktada asıl merak edilen soru şu:
Hocalar mı gelmek istemiyor, yoksa gelenler mi beğenilmiyor?
Hocalar gelmiyorsa neden gelmiyor?
Gelenler beğenilmiyorsa neden beğenilmiyor?..
Boğaziçi’nde dünden bugüne yaşananları sıralamaya kalksak, bırakın köşeyi, sayfanın tamamı yetmez.
Yaşananların hiçbirini hak etmedi ve bu böyle devam edemez.
Boğaziçi benzeri güzide kurumlar, ülkemizin en önemli değerleridir ve her koşulda korunmaları, kollanmaları, onore edilmeleri gerekir. Onları yıpratmaya, sıradanlaştırmaya hiç ama hiç kimsenin hakkı olmamalıdır.
YÖK’e yeni üyeler
YÖK’ün toparlanması gerekiyordu ve sanki bu konuda çok önemli bir adım atıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün atadığı 5 yeni üye eminiz ki YÖK’e yeni bir heyecan getirmekle kalmayacak YÖK’ün de üniversitelerin de çıtasını bir hayli yükseltecektir.
Peki, yeni atanan üyeler kimler?
Tek tek bakalım…
TÜBİTAK Başkanı Hasan Hoca (Mandal), bilimsel donanımı ve yaptıklarıyla engin bir tecrübeye sahip. Yetki ve yetkinlikleriyle eminiz ki YÖK’e de üniversitelere de büyük bir katkı sağlayacaktır.
Savunma Sanayii Başkanı Haluk Hoca (Görgün), Yıldız Teknik Üniversitesi’nde pişti. Gebze Teknik Üniversitesi Rektörlüğü döneminde Ar-Ge’ye büyük önem verdi. ASELSAN Başkanlığı döneminde üretimi zirveye taşıdı. Savunma Sanayii Başkanı olarak da çok önemli projelere imza atmaya devam ediyor.
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nü dün Osman Bülent Zülfikar Hoca’ya devreden Mahmut Hoca da donanımı ve tecrübesiyle yükseköğretim sistemimize önemli katkılarda bulunacaktır. İki dönemlik rektörlüğü döneminde onu hiç vitrinde görmedik. Cerrahpaşa’nın doğum sancıları dışında dışarıya yansıyan büyük sorunlara da şahit olmadık ama uzlaşmacı kimliği YÖK’e yeni bir bakış açısı getirebilir.
Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi eski Rektörü İlker Hüseyin Çarıkçı ve Halit Eyüp Özdemir Hoca da YÖK’ün diğer iki yeni üyesi.
Tümüne ve yeni atanan rektörlerimize hayırlı olsun diyoruz. Umarız YÖK’ün ve üniversitelerimizin itibar endeksine pozitif yönde katkıları olurlar. Şu anda buna çok ama çok ihtiyaçları var.
Tercihler!
Üniversite tercihleri olanca hızıyla devam ediyor ve çok azı dışında, özellikle de devlet üniversiteleri, tok satıcı misali, öğrencilerle zerre ilgilenmiyor. Oysa varoluş nedenleri o öğrenciler.
Atamalarda ve diğer konularda keşke öğrenci, öğretim üyesi, veli ve mezun memnuniyeti çok daha ciddiye alınsa. İşte o zaman asistanından rektörüne, kantincisinden güvenliğine, öğrenci işlerinden kütüphanecisine kadar hemen herkes görevini hem daha bir ciddiye alır hem öğrencilere daha güler yüzlü davranır hem de aday öğrencileri bilgilendirmek için çırpınırlardı.
Puanını yükseltmeyen, mezunları işsiz kalan, bilimsel donanımı geriye giden üniversiteler ile bu konuda mücadele veren üniversiteler, teşvikler söz konusu olduğunda birbirinden ayrılmalı ki kalite artsın. Yoksa patinaj yapmaya devam ederiz.
Özetin özeti: Liyakat, liyakat, ille de liyakat!..