adscode

Eğitimden kopuş artıyor

2023-2024’te eğitim dışındaki çocuk sayısı yüzde 38,4 artarak yaklaşık 612 bin 814’e yükseldi. Bu sayıyla eğitim dışındaki çocuk sayısı son üç yılın en yüksek seviyesine çıktı.

Eğitimden kopuş artıyor
Eğitim

Eğitim Reformu Girişimi (ERG), Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) geçtiğimiz günlerde  yayımladığı 2023-24 eğitim öğretim yılı örgün eğitim istatistiklerine dair ilk incelemesini hazırladı.

2023-24 eğitim-öğretim yılında 17 milyon 480 bin 463 öğrenci var. Önceki yıla göre öğrenci sayısı 0,4 azaldı. Öğrencilerin yüzde 90,7’si resmî kurumlara, yüzde 9,3’ü ise özel öğretim kurumlarına kayıtlıdır. Öğrenci sayısı resmî kurumlarda yüzde 0,2 azalırken, özel öğretim kurumlarında azalma oranı yüzde 2,4’tür. Öğrenci sayısındaki azalmanın ortaöğretim çağındaki çocukların okullulaşma oranlarındaki düşüşten kaynaklandığı söylenebilir. 

2023-24’teki öğretmen sayısı ise 1 milyon 168 bin 896’dır. Öğretmenlerin yüzde 96,2’si kadrolu, yüzde 3,8’i sözleşmeli olarak çalışıyor. Önceki yıla göre sözleşmeli öğretmen sayısında büyük bir artış görüldü: 5 bin 182’den 44 bin 421’e çıktı, yani 7,6 kat arttı. Farkın bu kadar yüksek olması, 2022-23’te, 26 Ocak 2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla beraber 28 Kasım 2022’den önce sözleşmeli olarak görev yapan öğretmenlere memur kadrosuna geçme imkânı tanınmasıyla ilişkilidir. Diğer yandan toplam öğretmen sayısı  sadece yüzde 1,0 arttı. Bu durum özellikle kadrolu olarak çalışan öğretmenlerin sayısındaki emeklilik, istifa ve vefat gibi nedenlerden kaynaklanan düşüşün sözleşmeli öğretmenlerle kapatıldığına işaret ediyor. Sözleşmeli öğretmenler ağırlıklı olarak yeni atandığı için öğretmen kadrosunun ortalama deneyim süresi düşüyor. Bu durum, öğretmen politikalarında mesleğe hazırlık ve öğretmenler arası deneyim paylaşımı gibi yeni öğretmenlere yönelik desteklerin artırılması gerektiği anlamına geliyor. Öğretmenlerin yüzde 15’i özel öğretim kurumlarında çalışıyor. Bu kurumlardaki öğretmen sayısı önceki yıla göre yüzde 2,4 azaldı. Benzer şekilde özel öğretim kurumu sayısı da aynı seviyede kaldı; önceki yıla göre 71 okul arttı. 2024 verilerine göre 71 ilde ücretli öğretmen sayısı ise 66 bin 780’dir. 

Öğretmen politikalarındaki tartışmalar, toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden de analiz edilmeli

Cinsiyet dağılımına göre öğretmenlere bakıldığında öğretmenlerin yüzde 61,3’ü kadın, yüzde 38,7’si erkektir. Önceki yıla göre kadınların sayısı yüzde 1,9, erkeklerin sayısı ise yüzde 0,2 arttı. Öğretmen kadrosunun ağırlıklı olarak kadınlardan oluşması öğretmen politikalarındaki tartışmaların toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden de analiz edilmesi gerektiğini gösteriyor. Bu çerçevede 1 Ekim’de TBMM’nin açılmasıyla görüşülmeye başlaması beklenen Öğretmenlik Mesleği Kanununu toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden de değerlendirilmelidir.   

İkili eğitim sorununa ve 6 Şubat Kahramamaraş depremlerine karşın derslik sayısı azaldı

2023-24’te toplam derslik sayısı yüzde 1,2 azalarak 742 bin 829 oldu. Azalma resmî kurumlardansa (yüzde 0,8), özel öğretim kurumlarında (yüzde 2,6) daha yüksektir. Kademelere göre bakıldığındaysa azalmanın 5 bin 635 derslik ile en fazla ortaöğretimde olduğu görülüyor. Diğer yandan ortaöğretim programlarına göre bakıldığında azalma oranı dini öğretimde yüzde 0,7 iken, genel ortaöğretimde yüzde 2,8, mesleki ve teknik ortaöğretimde ise yüzde 3,2’tür. 

Öğrencilerin tam gün eğitim yerine sabahçı ve öğlenci olarak yarım gün eğitim gördüğü ikili eğitim sorunu, derslik ihtiyacının karşılanmasıyla çözülebilir. Önceki yıl paylaşılan ikili eğitim verileri, ilkokulda öğrencilerin yüzde 42,5’inin, genel ortaokulda yüzde 35,6’sının, imam hatip ortaokulunda yüzde 11,6’sının, genel ortaöğretimde yüzde 7,0’sinin, mesleki ve teknik ortaöğretimde yüzde 1,9’unun ve dini öğretim ortaöğretimde ise yüzde 0,8’inin ikili eğitim yapılan okullara kayıtlı olduğunu gösteriyordu. Buna göre ilkokul ve ortaokulda derslik sayısının azalması değil, artması gerekiyor. Benzer şekilde 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri sonrası afet bölgesindeki derslik ihtiyacı arttı. Buna karşın 2023-24’te ilkokulda derslik sayısı 456 derslik, ortaokulda ise 208 derslik azaldı.  

612 bin 814 çocuk eğitim dışında

2023-24’te eğitim dışındaki çocuk sayısı yüzde 38,4 artarak yaklaşık 612 bin 814’e yükseldi. Bu sayıyla eğitim dışındaki çocuk sayısı son üç yılın en yüksek seviyesine çıktı. 2023-24’te eğitim dışındaki çocukların yüzde 53,6’sı oğlan, yüzde 46,4’ü kız çocuktur. Önceki yıl ise yaklaşık 442 bin 643 çocuk eğitimin dışındaydı (yüzde 49,9’u oğlan, yüzde 50,1’i kız çocuk).

Eğitim dışındaki çocuk sayısında görülen artış ve bu artışın ağırlıklı olarak oğlan çocuklarda olması ekonomik krizin eğitimden kopuşta etkili olduğu anlamına geliyor. Hane dışında gelir getiren işlerde çalıştırılma oğlan çocuklarda kız çocuklardan daha yaygındır. Kızların ise çocuk yaşta erken ve zorla evlilikler ile ev içi bakım yükü nedeniyle eğitim dışına çıktığı biliniyor.

Yaş gruplarına göre bakıldığında, 6-9 yaş grubunda yaklaşık 73 bin 872 çocuğun, 10-13 yaş grubunda yaklaşık 86 bin 269 çocuğun, 14-17 yaş grubunda yaklaşık 452 bin 672 çocuğun eğitim dışında olduğu görülüyor. 

Eğitimden erken ayrılma 15 yaştan itibaren artıyor 

MEB tarafından düzenli olarak yaşa göre okullulaşma oranları paylaşıldığı için doğum yıllarına göre okullulaşma oranları hesaplamak ve bu yolla ilgili yılda doğan çocukların okullulaşma oranlarını yıldan yıla izlemek mümkündür. Bu oranlar eğitimden erken ayrılmanın özellikle hangi yaşlarda ağırlık olarak görülebileceğine ilişkin içgörü de sağlıyor. İki eğitim-öğretim yılı arasında öğrenci sayısındaki değişim en fazla 2006 doğumlularda görülüyor. Bu gruptaki çocukların net okullulaşma oranları son bir yılda 8,3 yüzde puan düştü. Bu grubunu 5,2 yüzde puan düşüşle 2007 doğumlular, 3,9 yüzde puan düşüşle 2006 doğumlular takip ediyor. Bu durum eğitimden erken ayrılmanın özellikle 15 yaştan itibaren arttığına işaret ediyor. Türkiye’de 15 yaşın resmî çalışmaya başlama yaşı olması bunu artıran sebeplerden biri olabilir.

Zorunlu eğitimde kademelere göre net okullulaşma oranları

Yaşa göre net okullulaşma oranlarının aksine kademelere göre net okullulaşma oranları, eğitim dışındaki çocukların sayısını hesaplamada kullanılamaz. Net okullulaşma oranları, ilgili kademenin teorik yaş grubundaki öğrenci sayısının, teorik yaş grubundaki toplam çocuk sayısına bölünmesiyle elde edilir. İlkokul teorik yaş grubu 6-9 yaş, ortaokul teorik yaş grubu 10-13 yaş ve ortaöğretimdeki 14-17 yaştır. Kademelere göre net okullulaşmada 6 yaşındaki bir çocuk okulöncesi eğitimdeyse ilkokul net okullulaşma oranına dahil edilmez ama bu çocuğun eğitim dışında olduğu anlamına gelmez. Eğitimdeki tüm çocuklar, yaşlarına uygun kademede eğitim gördüklerinde kademelere göre net okullaşma ve yaş grubuna göre net okullulaşma oranları arasındaki fark olmaz. 

Türkiye’de yaşa grubuna göre net okullulaşma oranları ile kademelere göre net okullulaşma oranları arasındaki farkın en yüksek olduğu kademe ortaokuldur. 10-13 yaş grubunda net okullulaşma oranı yüzde 98,3 iken, ortaokulda net okullulaşma oranı yüzde 91,5’tir. MEB, “4+4+4 eğitim sistemine geçiş yılı olan 2012-2013 eğitim öğretim yılında 5 yaşındaki öğrencilerin ilkokula başlaması ve daha sonraki yıllarda ise yönetmelik değişikliği ile 5 yaşındaki öğrencilerin okul öncesine yönlendirilmesinden” kaynaklandığını paylaşıyor. 

 

TABLO 1: ZORUNLU EĞİTİMDE KADEMELERE GÖRE NET OKULLULAŞMA ORANLARI, yüzde

    2019-20 2020-21 2021-22 2022-23 2023-24
İLKOKUL Toplam 93,6 93,2 93,2 93,9 95,0
Kız 93,5 93,1 93,1 93,9 95,2
Oğlan 93,7 93,3 93,2 93,8 94,9
ORTAOKUL Toplam 95,9 88,9 89,8 91,2 91,5
Kız 96,1 88,7 89,7 91,2 91,5
Oğlan 95,7 89 90 91,2 91,4
ORTAÖĞRETİM Toplam 85 87,9 89,7 91,7 88,0
Kız 84,9 87,8 89,3 91,6 88,7
Oğlan 85,2 88,1 90 91,8 87,3

 

Ortaöğretimde cinsiyet farkı oğlanlar aleyhine açılıyor  

Ortaöğretim, hem okullulaşma oranlarının diğer kademelere göre daha düşük olması hem de cinsiyet bazında bölgesel farklılıklar nedeniyle ayrıca izlenmesi gereken bir kademedir. Bu kademede net okullulaşma oranları temel alınarak hesaplanan cinsiyet farkının 0,3 yüzde puandan 1,4 yüzde puana çıktığı görülüyor. Önceki yılların aksine fark kızlar aleyhine değil, oğlanlar aleyhine yüksektir. Bu durum oğlan çocukların ağırlıklı olarak ekonomik sebeplerle kız çocuklarınsa ağırlıklı olarak ailevi sebeplerle eğitim dışına çıkmasından kaynaklanıyor olabilir. Buna karşın son yıllarda ekonomik krizin eğitime etkilerine yönelik müdahaleler oldukça sınırlıdır. Bu durum eğitimde toplumsal eşitliği uygulamalarından feragat edilmeden, ekonomik müdahalelerin de artırılması gerektiğini ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra, kayıtlı ve kayıtsız çalışan çocukların tespit edilmesi ve onlara yönelik müdahale programları geliştirilmesi önemlidir. 

Bölgesel olarak bakıldığında önceki yıllarda görülen kız ve oğlanlar arasındaki farkın kız çocukların okullulaşma oranlarının daha düşük olduğu bölgede eşitlendiği, hatta kızların okullulaşma oranlarının oğlanlarınkini geçtiği görülüyor. Bölgeler arasında kız çocukların ortaöğretim net okullulaşma oranlarının oğlanlardan daha düşük olduğu tek bölge 1,2 yüzde puan farkla Güneydoğu Anadolu’dur. Öte yandan bu, ortaöğretimde net okullulaşma oranlarının iki grup için de arttığı ya da cinsiyet farkının kapandığı anlamına gelmiyor. Tüm bölgelerde hem kızların hem de oğlanların ortaöğretimde net okullulaşma oranları azaldı. İki yıl arasında kızlarda azalmanın en yüksek olduğu bölge 4,7 yüzde puanla Batı Karadeniz, oğlanlarda 9,3 yüzde puanla Kuzeydoğu Anadolu’dur. Kızlar (0,7 yüzde puan) ve oğlanların (3,0 yüzde puan) ortaöğretim net okullulaşma oranlarındaki azalmanın en düşük olduğu bölge ise Güneydoğu Anadolu’dur. 

Okullulaşma oranlarında cinsiyet farkı oğlanlar aleyhine arttı

2023-24’te ortaöğretimde cinsiyet farkı arttı. Fakat bu artış, önceki yılların aksine kızların değil, oğlanların net okullulaşma oranlarının daha düşük olmasından kaynaklanıyor. Farkın en yüksek olduğu bölge 5,8 yüzde puanla Kuzeydoğu Anadolu’dur. Kız çocukların okullulaşmasında yaşanan sorunlar gibi oğlan çocukların okullulaşmasında yaşanan bu gerileme de toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir yansımasıdır. 

5 yaşta okulöncesi eğitim net okullulaşma oranları azaldı

2023-24’te okulöncesi eğitimdeki öğrenci sayısı 2 milyon 55’ten bin 954’e düştü. Bu düşüşle bağlantılı olarak 5 yaşta okulöncesi eğitim net okullulaşma oranının 0,7 puan düşerek yüzde 84,3 olduğu görülüyor. 5 yaştaki düşüşü dikkatle izlemek gerekiyor. Önceki yıl14 Ekim 2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile birlikte, çocukların okulda geçirdikleri süredeki temel ihtiyaçlarını, öz bakım süreçlerini ve eğitim programının uygulanmasını desteklemek amacıyla resmî okulöncesi eğitim kurumlarının katkı payı almasına izni verilmişti. 

Erken çocukluk eğitiminde yeni kurum türleri öne çıkıyor

3-5 yaşta (yüzde 51,9) ve 4-5 yaşta (yüzde 64,0) okulöncesi eğitim net okullulaşma oranları ise arttı. Bu artışlar, 3 ve 4 yaş net okullulaşma oranlarının bir miktar artmasından kaynaklanıyor. 3 yaş net okullulaşma oranı yüzde 16,9’dan yüzde 17,0’ye, 4 yaşta ise yüzde 41,4’ten yüzde 42,6’ya çıktı. Erken çocukluk eğitiminin zorunlu eğitim kapsamında olmamasına ve MEB’in okulöncesi eğitimi sadece 5 yaşta yaygınlaştırmaya ilişkin hedefleri olmasına karşın 3 ve 4 yaşta görülen bu artış olumludur. Bu artışın son yıllarda erken çocukluk eğitimi kurum türleri arasında katılan 3-6 yaş oyun odası kurs programı, çocuk destek eğitimi kurs programı ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 191. maddesine göre açılan kurumlar nedeniyle olduğu söylenebilir. Bu kanun doğrultusunda açılan kurumlardaki öğrenci sayısı  büyük oranda, 3,8 kat arttı. Kanuna göre, kamu kurumlarında görev yapan memurların 0-6 yaş grubundaki çocukları için devlet kurumlarında, MEB bağlı olmayan çocuk bakım evleri açılabiliyor. Diğer yandan, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı 4-6 yaş kurslar, belediyelerce açılan kreşler, derneklerce açılan kreşlerin yer aldığı kurum türü olan toplum temelli kurumlara kayıtlı öğrenci sayısı ise önceki yıla göre yüzde 20,7 azaldı.

Eğitimde çocuk yoksulluğuna ilişkin politikalar önceliklendirilmeli

MEB’in 2023-24 eğitim öğretim yılı istatistikleri temel alan bu ön değerlendirme, öğretmenlere ve derslik sayılarına ilişkin verilerle eğitime ayrılan kaynakların artması gerektiğini, eğitim dışındaki çocuk sayısı ve eğitimden erken ayrılma bulgularıyla ise eğitim politikalarında çocuk yoksuluğuyla mücadelenin önceliklendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Bu bağlamda yaklaşan merkezi bütçe dönemi eğitim sistemi için kritik önemdedir. Okullulaşma oranlarının uzun yıllar sonra geriye gittiği bu dönemde kamu politikalarında eğitim ve çocuk yoksulluğunun bir an önce gündeme alınması gerekiyor. 


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)