İnsan hakları ve özgürlük sorunları, 21. yüzyılda olan bitenlerin temelinde yer alan ve hemen her toplumda yansımaları olan bir konu. Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları Merkezi Müdürü, Felsefe ve İnsan Hakları konusunda UNESCO Kürsüsü sahibi ve Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi, Ataşehir Adıgüzel Meslek Yüksekokulu’nda eğitimcilerin katılımıyla gerçekleştirdiği seminerde “insan hakları ve özgürlük” kavramları konusunda önemli bilgiler paylaştı.
Ataşehir Adıgüzel Meslek Yüksekokulu’nun davetlisi olarak verdiği seminerde Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, özgürlük kavramına ilişkin Felsefe tarihindeki belli başlı görüşleri üç grup altında toparlayarak örneklendirdi. Platon’un görüşünü Er mitosuna dayanarak, insanların kendilerini seçmede, kişiliklerini seçmede özgür olduklarını, ancak seçilen karaktere göre davranmanın kaçınılmaz olduğunu belirten Prof. Dr. Kuçuradi, Aristoteles’e göre kişilerin hem istemelerinde hem de eylemlerinde özgür olduklarını ifade ederek, “Bu konuda Aristoteles şu üç ayrımı yapıyor: isteyerek yapılan eylemler, istemeyerek yapılan eylemler, isteyerek yapılmayan eylemler. Aristoteles’e göre insanlar ne yapıyorlarsa, yaptıkları anda isteyerek yapıyorlar, dolayısıyla eylemlerinden sorumludurlar,” bilgisini aktardı.
Kant’ın, “Özgürlük Antinomisi”nden bahsettiğini ifade eden Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi konuşmasına şu şekilde devam etti: “Buna göre teorik akıl, hem özgürlüğün olması gerektiği, hem de doğa nedenselliğinden bağımsız hiçbir şeyin olmadığı düşüncesini savunabilir. Ama burada bir antinomiye düşer. Özgürlüğün varolduğu kanıtlanmaya çalışılınca ve bu kanıtlama absürde indirgemeyle yapılınca, yani tezin tersi/antitez temellendirilmeye çalışılınca, antitez çelişkiye götürdüğü için tez kabul edilir. Aynı yol antitez için de kullanılınca, özgürlüğün hem var olduğu hem de var olmadığı aynı zamanda kabul edilmiş olur. O zaman da akıl, hem tezin hem de antitezin temellendirilmesiyle kendini görmek istemeyeceği bir durumda bulur, yani antinomiye düşerek birbiriyle çelişen iki önermeyi aynı anda kabul etmiş olduğunu görür. Kant’a göre bu nedenle teorik akıl “özgürlük var mıdır, yok mudur?” sorusuna cevap veremez, ancak özgürlüğün var olabileceğini kabul edebilir. Böylece özgürlük sorununa bir cevap getirmek için Pratik Aklın Eleştirisi ve Ahlâk Metafiziğinin Temellendirilmesi’ni yazar.”
“Hukukun insan haklarından türetilmesi gerekir”
Etik özgürlüğün insanlararası ilişkilerde yapıp ettiklerimizle ilgili olduğunun altını çizen Prof. Dr. Kuçuradi, “Toplumsal özgürlük kamusal/toplumsal ilişkilerin düzenlenmesiyle ilgilidir. Toplumsal ilişkiler insanı insan yapan olanakları koruyacak şekilde düzenlenirse, o zaman toplumsal özgürlük diyebileceğimiz şey ortaya çıkar. Bu da hukuku insan haklarından türetmekle olur. İnsan haklarının yasal metinlerin içinde sayılması yetmez, hukukun insan haklarından türetilmesi gerekir; hem de açık kavranılmış insan haklarından türetilmesi. Bugün “ifade özgürlüğü” denilen kavram, tek başına alındığında, yani düşünce özgürlüğü hakkından veya kanaat özgürlüğü hakkından koparılarak ele alındığında, temel hak olmuyor. İfade özgürlüğü hakaret etme serbestliğine dönüşüyor. İfade özgürlüğü tek başına bir temel hak değildir,” diye konuştu.
İnsan haklarının hukuk olmadığını, etik ilkeler olduğunu belirten Prof. Dr. Kuçuradi, “Öyle oldukları için hukukun temelini oluşturmaları gerekir. İnsan hakları eğitimi bu noktada büyük önem arz etmektedir,” ifadelerini kullandı.
Eğitim alanında “21. yüzyılda değerler, etik, öğrenci hakları, veli hakları ve öğretmen hakları” gibi konularda önemli çalışmalar yapan Adıgüzel Eğitim Kurumları’nda öğrenim gören 1. Sınıf öğrencisi Elisa Üstün, kendi yaptığı tabloyu seminer bitiminde Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’ye hediye etti. Prof. Dr. Kuçuradi de, Adıgüzel Eğitim Kurumları’nın haklar, özgürlükler ve etik değerler konularına verdiği önemden duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve yöneticilerini kutladı.