Ben demiyorum ki biz dört dörtlük öğretmeniz ve işimizi kusursuz yapıyoruz. Elbette kendimizi geliştirmemiz ve hayat boyu öğrenmeyi kendi şahsımızda öncelikle hayata geçirmeliyiz. Ancak şu her zaman göz ardı edilen bir gerçek ki; hukuk fakültesine gidebilecekken coğrafya öğretmenliğini tercih eden, elektronik mühendisliğine gidebilecek iken Matematik öğretmeni olmayı tercih eden öğretmenlerden oluşuyor şuanki öğretmenlerimizin çoğu... Bana inanmıyorsanız ÖSYM 'nin 2011 yerleşme taban puanlarına bakabilirsiniz. Ya da ben size en kısa zamanda bir dosya halinde gönderebilirim. Küçük bir örnek:Dokuz Eylül Üniversitesi Matematik Öğretmenliği 492.615-534.445 MF-1 puan aralığında öğrenci almakta. Bu puanla istediği bir çok mühendisliğe girebilir bu arkadaş.
Sayısız örnekler var... devamını daha sonra göndereceğim.
Benim derdim şu; memleketin en zeki öğrencileri (Tıp ve bazı
mühendislikler) hariç yine ortalamanın çok üstündeki öğrenciler eğitim fakültelerine kayıt olmakta. Velev ki öğretmen iyi yetişmiyor ise bunun suçlusu bu yüksek puanla giren öğrencilerin midir?
Yüksek öğretimden ve öğretmen eğitiminden sorumlu akademisyenlerin hiç sorumluluğu yok mudur? Ayrıca bakanlık şu ana kadar kalitesini yükseltmek için adeta çırpınan; YL (Master) ve doktora yapan öğretmenlere ne gibi cezalar!? vermiştir. Emsalleri içerisinde temayüz ederek Fen Lisesi gibi seçkin okullarda öğretmenlik yapmaya hak kazanan öğretmenler diğer okullarda çalışanlara göre ne kadar fazla!?
maaş almaktadır. Bunları hangi hakperest gazeteci bakana sorabilecek ve gerçek eğitim( özelde öğretmenin sahipsizlik sorunudur) sorularını gündem getirecek...
Ekstra çalışarak eğitim binasına harç koyan öğretmen onure edilmez ise; üstelik eğitim binasının temel taşı olduğu halde O'nsuz ve ona rağmen bir şeyler yapılmaya çalışılırsa sonuç gene hüsran olur. Geçmiş yıllarda sonuç alınamadı. (Yaz-boz tahtasına döndü eğitim sistemi) Bu anlayışla gene olmaz. Sayın bakan bize elini uzatsın, suratını asıp bizi azarlayıp durmasın. Hani öğretmenler öğrencilerine iyi davransın güler yüz göstersin diye bir açıklaması var ya kendisinin. Bunu önce kendi nefsinde emrinde çalışan öğretmenlere uygulasın. Elinde sihirli deynek yok. Ne yapacaksa gene bu mevcut öğretmen kadrosu ile yapacak.
Hani öğretmenleri eğiteceğim diyor ya gene mevcut eğtim fakültelerindeki akademisyenlerle olacak bu iş.
Çok uzun oldu biliyorum. Daha söylenecek çok şey var... En acil isteğim şu an beni motive eden, yüreklendiren ve sırtımı güvenle dayayabileceğim bir bakanım olması. Gerisi... kendiliğinden gelir.
Not: 10 yıllık öğretmenim. Fen Lisesi'nde çalışıyorum.
Yüksek lisans bitmek üzere. Doktora yapabilecek dil yeterliliğine sahibim. Ancak hiç bu zaman ki kadar kendimi kötü hissettiğim bir dönem olmadı. Bakanın her açıklaması beni ve biz öğretmenleri üzüyor ve çalışma şevkimizi kırıyor.Selamlar, saygılar....
