adscode

Bilimsel İletişim dedikleri

Bilimsel iletişimin pek çok tanımı vardır. Bana bilimsel iletişimi tanımlayın deseniz kitabi olarak bir şey demekte zorlanırım; ama bilimsel iletişimin ne olduğuna dair bir şeyler söyleyebilirim.

cemozel2021@gmail.com




Bilimsel iletişim kavramı akademik camiada çok konuşuluyor. Bilimsel iletişimden bahsedeceğim bugün size; ama önce tekil olarak iletişimden da bahsetmek yerinde olacak.

İletişim konusu, insanlarla ilişkisi olan her meslekte çok önemlidir. Ne kadar parlak bir öğrenci olursanız olun, ister sayısal ister sözel, ister eşit ağırlık ister dahi olun, iletişim gücünüz, iletişim yanınız güçsüzse başarılı olma şansınız çok azdır. Eğer bu konuda çok eksiğim var diyorsanız şimdiden bir şeyler yapsanız iyi olur. Geçenlerde genç bir meslektaşımla konuşuyorum. Çalıştığı yerden hiç memnun olmadığını söyledi. Ben de kendisini mesleki bir toplantıda sunum yapması için teşvik ettim. “Ben hayatta insanlar önünde konuşamam” dedi. Siz sanıyor musunuz ki o sunumları yapanlar annelerinin karnında bu yetkinlikle doğuyor. Bir şekilde başlamamız gerekir. Çok sevdiğim bir söz vardır: “Başla ki bir başlangıcın olsun”. Hem orada toplantıya gelen diğer meslektaşlarla iletişim kurmanız da çok önemli. Belki de o toplantılarda yapmış olduğunuz sunumlarda kurmuş olduğunuz iletişim sayesinde yeni iş fırsatları bulacaksınız. Denemeden göremezsiniz.

Dediğim gibi önce iletişim gücümüzü geliştirelim, sonra da bilimsel iletişimimizi.

Gelelim bilimsel iletişime.

Bilimsel iletişimin pek çok tanımı vardır. Bana bilimsel iletişimi tanımlayın deseniz kitabi olarak bir şey demekte zorlanırım; ama bilimsel iletişimin ne olduğuna dair bir şeyler söyleyebilirim.

Bilimsel iletişim, bilim insanlarının kendi jargonuyla aralarında kurduğu bir çeşit iletişimdir. Bu ikisi arasındaki iletişimi herkes anlayacak diye bir şey yok. Böyle bir kaygı olmamalı. Bu iletişimde kullanılan mesleki ya da bilimsel jargonlar da kimseyi irite etmemeli. Mesela doktorların konuşmalarını normal bir vatandaş neden anlamıyor? Çünkü tıp diliyle yani bilimsel bir dille konuşuyorlar. Yazıları da böyle değil mi zaten! Cem Yılmaz’ın bir esprisi vardır. Belki siz de izlemişsinizdir. Ne diyordu orada: “Ezcacılık, sırf doktor reçetelerini okumak için kuruldu”. Aslında bir nevi gerçeği de yansıtmıyor mu? Eczacı da o jargona alışık olduğu için yazılar okunmuyor gibi görünse de algıda seçicilik unsurunu da devreye sokarak ne tür ilaçlar yazıldığını şak diye buluyor. Hatta çatırmadan, içeriği aynı diye bize başka ilaçlar da verebiliyor.

Mesela GDO’lu yiyecekleri esas alalım. Genetiği değiştirilmiş organizmalar. Aslında bilimsel çalışmalar neticesinde uzun zamandır GDO çalışmaları yapılmakta ve bu yöntemle üretim yapılmaktadır. Bu yapılan süreç, bilimsel iletişim içinde kalsaydı sorun olmayacaktı; ama ne zaman ki GDO kavramı halkın diline dolandı, işte o zaman problem olmaya başladı.

Normal bir vatandaşa atıf desek ne anlar acaba? Eskiden bir dizi vardı. Hadi ismini de verelim: Bir İstanbul Masalı. Dizinin baş karakterlerinden Esma, üniversite öğrencisi. Bir proje için yurt dışına gidiyor. Orada bir bilimsel çalışma yapıyor. Türkiye’ye döndüğünde hocası, “Ooo Esma! Tebrik ederim. Yaptığın çalışma sitasyon da almış” diyor. Şimdi normal bir vatandaşa sorsanız sitasyon nedir diye, bilmez. Ama ben biliyorum ki, citation kelimesini hemen sitasyon diye çevirip havalı olsun diye atıf yerine kullanıyor.

Kanımca bilimsel iletişimin en verimli yapıldığı mecralar akademik dergilerdir. Zaten akademik dergilerin çıkış amacı da buydu:  Bilim insanlarının birbirleriyle iletişimini sağlamak. Eskiden bilim insanları, iletişim yönünden günümüzde olduğu kadar şanslı değillerdi. Her şey basılıydı. Dergi yayınlanacak, sizin kütüphaneye gelecek, işlemden geçecek ve sonra son kullanıcıya ulaşacaktı. Günümüzde o kadar bilim fetişisti insan var ki, örneğin bir dergi bugün çıktıysa, hemen bugün ulaşmak istiyor. Onlar için yarın çok geç ya da dergiler makale bolluğundan, önümüzdeki ayın sayısını şimdiden çıkarabiliyorlar. Hatta girin bakın, Web of Science’a ya da Scopus’a, 2025 yılına ait yayınların şimdiden yayınlandığını göreceksiniz. Dergiler elektronik ortama geçip oradan da internet üzerinden erişimi kolay olunca bilim insanlarının ya da araştırmacıların birbirleriyle iletişimi son derece kolay olmaya başladı. Var olan kaynaklar üzerinden istediğiniz bilim insanıyla iletişime geçebilir tanışağınızı (network) genişletebilirsiniz. Nobel ödüllü bilim insanlarıyla bile!

Bilim insanlarının birbirleriyle olan iletişimi, neden bu kadar önemlidir sorusu var ki yanıtını şöyle ifade edebilirim. Örneğin merak ettiğiniz bir konuda araştırma yapmak istiyorsunuz; ama daha öncesinde bu konuya merak duyan ya da bu konuyu daha önce çalışmış birileri var mı diye iletişim kurmak için çalışmalar yapıyorsunuz. Böylece o kişilerin yaptıkları yayınlardan istifade ediyorsunuz. Birbirinizin yüzünü göremeseniz bile ortak bilimsel çalışmalar yapıp bilime katkıda bulunabiliyorsunuz. Bu da zaten günümüzde istenen bir özelliktir. Örneğin üniversiteler, hocalarına şöyle şeyler diyebiliyorlar. Eğer makalenizi özellikle yurtdışından bir başka araştırmacı ile ortak yaparsanız akademik teşvik ödülünden daha fazla yararlanırsınız. Bunun da nedeni, ortak yazarlar sayesinde kurumunuzun uluslararası alanda görünürlüğünü arttırmaktır.

Artık bilimsel iletişim konusunda çok güçlü araçlarımız var. Bu araçları analiz ederek kendimize bilimsel iletişim anlamında güzel bir yol çizebiliriz. Bu bahsettiğim araçlar, Web of Science ve Scopus gibi atıf indeksleri olmakla birlikte, bu iki atıf indeksinin verilerini kullanan InCites ve SciVal gibi akademik değerlendirme ürünleridir. Bu ürünleri çok iyi kullanmamız gerekir.

Ben aynı zamanda bu ürünlerin kullanıcı eğitimlerini de veriyorum. Bir gün bir doktora öğrencisine eğitim verirken, anlattıklarımdan o kadar hoşnuttu ki, haftaya bir kere daha geldi. Sonra bir kere daha. Keşke bu eğitimi sizden bir dönem boyunca bütün öğrenciler alsa dedi. Ne yalan söyleyeyim gururum okşandı. Bu doktora öğrencimiz son seansta bana şöyle dedi: Doktora çalışmalarım için yurt dışında iki hocadan kabul aldım; ama hangisini kabul edeceğimi bilemiyorum. Ben de kendisine, “İsterseniz ikisinin bilimsel çalışmalarını analiz edip veriler ışığında karar vermenizi sağlayalım, demiştim.  Veriye dayalı olarak baktığımızda, gidilmesi gereken kişiye gitti; ama gönlü diğer davetteydi. Üç dört ay sonra bir mail attım. Memnun musunuz gittiğiniz hocadan dedim. O gün iyi ki o analizi sizinle yapmışım, çok memnunum, dedi.

Dilimin döndüğünce bilimsel iletişimden bahsetmeye çalıştım; ama yazının başında da belirttiğim gibi bilimsel iletişimden önce iletişimin kendisine de vurgu yaptım ki, iletişimin gücü sayesinde birçok alanda size güzel kapılar açılacağını göreceksiniz. Bu iletişim gücünüzü akademik anlamda bilimsel iletişim gücünüzle da taçlandırdıktan sonra çok büyük başarılara imza atabileceksiniz.


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)