Bunu yıllardır yazıyorum. Dahası, tıpkı ramazan aylarında olduğu gibi, 8 ay boyunca, akşamları atıl durumda olan kamuya ait yemekhanelerde öğrencilere de bedava yemek verilse ne iyi olur diye haykırıyorum.
O da yetmedi, bakanlara, belediye başkanlarına dönemin başbakanlarına, bu önerimi tüm ayrıntılarıyla defalarca anlattım ama “Çok güzel fikir” demenin ötesine geçemediler.
Hemen her yıl yüz binlerce konut yapıyoruz ama 200-300 yurt yapamıyoruz!
On milyonlarca kişiye, öyle ya da böyle maaş ve erzak veriyoruz ama akşamları aç yatan öğrencilere yemek veremiyoruz! Çok acı!
Sorun, sadece İstanbul Üniversitesi’nin sorunu değil. Diğer üniversitelerde de durum aynı ve bu işin kökten çözülmesi gerekiyor.
Yemeğe yapılan zammın haklı gerekçesi olamaz. Elbette istenen ücretin çok üzerinde bir maliyet söz konusu ama taşa toprağa, betona yapılan yatırımların yüzde biri lütfen öğrenciye de yapılsın.
Karnı doymayan öğrenciden verim bekleyemezsiniz ve ucuz diye defalarca yemek yenmez!..
YÖK, olup bitenleri sadece seyrediyor, bir fon kurup, öğrenci yemeğini ücretsiz hale getirebilir, ihtiyacı olan üniversiteye sübvansiyon yapabilir!
ÖSYM, öğrenci sırtından kazandığı paraları oraya buraya savuracağına, yemek fonuna destek çıkabilir!
MEB kapağı açılmadan çöpe atılan bedava kitaplar için harcadığı paranın yüzde biriyle öğrencilerin tüm yurt ve beslenme sorununu çözebilir.
Milyonlarca hayırsever de öğrencilerin karnının doyması ve bilgi açlığının giderilmesi için her türlü bağışı gönül rahatlığıyla yapar. Yeter ki öncü olan bir kurum çıksın!
Gençleri sevmek lafla olmaz, önce karınlarını, sonra beyinleriniş, daha sonra da ceplerini doldurmak gerekir ki geleceğe emin adımlarla yürüyebilsinler!..