YÖK'ten yapılan açıklamaya göre YÖK Prof. Dr. Erol Özvar, YÖK Konferans Salonu'nda düzenlenen "Vakıf Yükseköğretim Kurumlarında Tıp ve Sağlık Eğitimi Bağlamında Üniversite Hastaneleri Çalıştayı"na katıldı.
Vakıf üniversitelerinin yeniliklere hızlı uyum sağlama kabiliyetleriyle ön plana çıktıklarını belirten Özvar, Türkiye'de 1996 öncesinde 3 olan vakıf yükseköğretim kurumu sayısının bugün 77'ye ulaştığını kaydetti.
Özvar, vakıf mütevelli heyet başkanları ve rektörler ile Yükseköğretim Denetleme Kurulu üyeleri ve devletin diğer ilgili kurumlarının temsilcileriyle müzakereler yaptıklarını hatırlatarak şöyle devam etti:
"Daha nitelikli bir ekosistemin oluşması için çaba sarf ediyoruz. 2019-2020 eğitim öğretim döneminde 72 vakıf yükseköğretim kurumu olağan denetime tabi tutulmuş, 457 yaptırım ve müeyyide uygulanmış, yapılan düzeltmeler sonucu 74 müeyyide ise kaldırılmıştır. Olağan denetim süreçleri, kurumlarımız açısından önemli bir dış̧ değerlendirme olmakta ve geliştirmeye açık yönlerini ortaya koymaktadır. Nitekim 2016-2017 dönemine ait denetimlerde daha önceki yıllara ait 149, 2017-2018 döneminde 230, 2018-2019 döneminde ise 274 müeyyide kurumların ilgili konulardaki düzeltmeleri sonucu kaldırılmıştır."
"Mali hususlarda halen yapılması gereken düzenlemeler var"
Bu süreçte standardizasyonu sağlamak üzere mevzuat düzenlemelerinin yapılmasının yol gösterici olduğunun altını çizen Özvar, "Mali hususlarda halen yapılması gereken düzenlemeler var. 'Toplum yararına çalışmayı ilke edinen kuruluş' olarak tanımlanan 'vakıf' kelimesine ve mevzuatına uygun kurumlar oluşturulması gerekiyor." dedi.
Prof. Dr. Özvar, konuşmasında, hastanesi olmayan devlet veya vakıf üniversitesinin tıp alanında eğitim verebilmesi için Sağlık Bakanlığı veya hastanesi olan üniversitelerle yaptığı protokol kapsamındaki eğitime ilişkin afiliasyonlara (iş birliği, ortaklık) değindi.
Devam eden afiliasyonların bulunduğunu belirten Özvar, şu ifadeleri kullandı:
"Esasen, mevcut mevzuata göre kontenjan sayısına göre afiliasyon yapılabilmesine olanak devam etmektedir. Yani tıp fakültesi eğitimi için gerekli olan hasta sayısını ve hasta çeşitliliğini sağlayabilmek için kendi hastanesinin yanı sıra mevzuat çerçevesinde yatak sayısına göre bir hastaneyle de afiliye olunabilmektedir. Henüz kendine ait hastanesi bulunmayan tıp fakültelerinde, kontenjan sayısına göre öğretim üyelerinin sayı ve dağılımları, tıp fakültesi eğitiminin o üniversitedeki genel durumu ve tüm diğer hususlar birlikte değerlendirilerek en fazla iki hastaneyle afiliasyona izin verilebilmektedir.
Bu hastanelerde mutlaka eğitim ve öğretimin, klinik pratik uygulamaların yapılabilmesi için gerekli tedbirlerin alınması elzemdir. Yapılan yerinde incelemelerde maalesef tıp eğitiminin ve öğrencilerin ikinci planda kaldığını tespit ettiğimiz yerler mevcuttur. Özellikle lisansüstü eğitimde uzmanlık öğrencilerinin eğitiminde akran eğitiminin olmaması, yeterli vaka müdahalesine izin verilmemesi, daha çok gözlemci olarak yer almaları sorun olarak bildirilmektedir."
.