Yüzbinlerce öğretmenimiz çok uzun zamandır atama bekliyordu. Cumhuriyet’in 100. Yılında 100 bin atama beklentisi vardı, 20 binde kaldı! Mülakat nedeniyle onun da devamı gelmiyor. Daha acısı önlerini göremiyorlar…
Bir milyona yakın atama bekleyen öğretmenin bulunduğu bir dönemde ne kadar kadro verilirse verilsin az gelecekti. Nitekim öyle de oldu. O yetmedi arkasında mülakat “dayatması” geldi, o da yetmedi ki farklı jürilerin farklı değerlendirmeleri, moralleri hepten bozdu.
En idealist öğretmenlerimizin bile meslek aşklarını körelttik.
Gerekçesi ne olursa olsun bu böyle olmamalıydı…
Bu konuda en başta atama bekleyen öğretmenlerimiz, aileleri ve sendikalar olmak üzere memnun olanı bulmak zor. Moralleri her geçen daha da bozuluyor. Memnuniyet oranı yerlerde sünüyor. Asıl önemli soru:
Daha nereye kadar?..
Kimilerine göre verilen kadro sayısı bugünkü ekonomik koşullar göze alındığında “hiç de az değil”miş.
Ağlar mısınız, güler misiniz!
Mülakat konusunda ise MEB dışında gerekliliğine ve adil olduğuna inanan da yok, isteyen de!
Peki bu öğretim yılı içerisinde ikinci bir atama yapılacak mı, onu da zaman gösterecek.
MEB en azından bu konuda bir atama takvimi oluşturabilir!..
Eğer mülakata gerekçe olarak gösterilen kalite konusunda da gerçekten samimiyse, sayıları 100 bine yaklaşan ücretli öğretmenler yerine kadrolu öğretmen atayabilir!..
Kadroların branşlara göre dağılımına gelince, bu konuda da artık adil olmak zorunda. Hiç ya da en az atama yapılan branşlar en azın bundan sonraki atama dönemlerinde göz ardı edilmemeli! Özelikle de mesleki eğitimde!..
Bu arada farklı alanlarda çalışan memur öğretmenlerimiz, PİKTES öğretmenlerimiz, uzman öğreticilerimiz de umarız unutulmaz!..