LGS görüntüleri içimizi sızlattı. Sıradan bir organizasyon bu kadar zor hale getirilemezdi. İki sınav arası her okulda farklı uygulandı. Çocuğuna ulaşamayan veliler perişan oldu. Su ve yiyecek ulaştırmak için ağaçlara, tel örgülere, duvarlara tırmandı. MEB veremez miydi? Bu kadarını da hak etmiyoruz.
Daha en başında her 10 öğrenciden 8, 9’unun açıkta kalacağı bir sistemde hala ısrar ediyor olmamızın mantığını anlamak mümkün değil.
Neden bir ön eleme yapılmıyor, tüm öğrenciler sınav zorlanıyor?
Eskiden fen liselerine girmek için ortaokul Türkçe, Matematik, Fen notunun 5 üzerinden 4 olması gerekirdi. Değilse sınava girmek hiç kimsenin aklından geçmezdi, kararlıysanız da oturup çalışırdınız.
Sınavla öğrenci alacak okullar için şimdi yine neden böyle bir uygulamaya gidilmez bunu da anlamak mümkün değil.
Şu anda hem LGS hem de YKS’de yapılan tam anlamıyla bir “Umut Tacirliği” ve böylesi bir uygulama yani ana okuluna başlayan her öğrenciyi üniversite kapısına yığma sistemini başka bir ülkede bulmanız mümkün değil.
Mümkün olmayan bir başka ayrıntı ise fen lisesi, meslek lisesi, imam hatip lisesi gibi tüm liselere aynı sınavla öğrenci alınması.
Oysa her biri için ayrı ayrı yetenek, beceri ve yetkinlik gerekir.
Eğitimin temel felsefelerinden birisi de öğrencilerin ilgi, yetenek, beceri ve hayallerinin en erken bir şekilde belirlenmesi ve bu yetkinliklerini geliştirecek bir şekilde yönlendirilmesidir.
Peki dünkü LGS, akademik başarı dışında bu özelliklerin hangisini belirleyebildi?
Kamplumbağa ile tavşanın yarıştığı, yarışacağı hiç bir sınav, aynı saatte herkese uygulansa da asla adil olamaz.
Dikkat ettiyseniz sınav sonrası yapılan röportajlarda yabancı dil soruları kolej öğrencileri için çok kolaydı, peki ya yabancı dil dersine hiç branş öğretmeni girmeyen öğrenciler için de yine çok kolay mıydı?
Sınav sırasında yaşanan hengâmenin kayıtlar sırasında da yaşanmaması ve özellikle de sınavsız öğrenci alan okullar için adil bir sistemin oturtulması MEB’in asli görevidir ve gereken özeni göstermelidir.
Bu arada öğrenci ve velileri, olmak istemedikleri okullara zorlamaktan da artık vazgeçilmeli ve her yerleşim alanında öğrencinin gitmek istediği lise türleri mutlaka açılmalıdır.
Bir yana kapısında kuyruk olunan okullar öte yanda kontenjanın yarısını bile dolduramayanlar.
Bu böyle gitmez, gitmemeli de...
