adscode
adscode

Eğitim göstergelerinde nicelik mi, nitelik mi?..

Eğitim sistemiyle ilgili uluslararası değerlendirme ölçütleri nicelik ve nitelik boyutlarıyla çok yönlü değerlendirmeler yapılarak, çözüm önerileri geliştirilmelidir.

ikegitmeni@hotmail.com




Eğitimle ilgili tartışmalar, bilindiği gibi yaz tatilinden beri Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Kariyer Basamakları ekseninde yürütülüyor. Bu nedenle, OECD tarafından yıllık yayımlanan “Bir Bakışta Eğitim” raporunun eğitim çevrelerinde yeterince tartışılmadığını düşünüyorum. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği örgütü OECD(Organisation for Economic Co-operation and Development ) her yıl yayımlanan “Bir Bakışta Eğitim” raporları, ülkelerin eğitim sistemlerini karşılaştırmaya olanak veren yıllık göstergeler, güvenilir istatistikî veriler olarak kabul edilmektedir. Bu yılın “Bir Bakışta Eğitim” raporu 3 Ekim 2022 tarihinde yayımlandı. Eğitimle ilgili uluslararası düzeyde değerlendirme imkânı veren bu raporların, doğru değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. 

Eğitim sistemiyle ilgili değerlendirmeler, sadece nicel boyutlarla yapılmamalıdır. Eğitimdeki nicel boyutlar, nitelik boyutlarıyla da uyumlu olmalıdır. Eğitim sistemindeki sorunları ve çözüm önerilerini sadece uluslararası değerlendirme ölçütleriyle karşılaştırma yaparak belirlendiğinde, nicelikle nitelikler arasında zaman zaman anlamlı farkların oluşması da kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle, eğitim sistemiyle ilgili uluslararası değerlendirme ölçütleri nicelik ve nitelik boyutlarıyla çok yönlü değerlendirmeler yapılarak, çözüm önerileri geliştirilmelidir.    

Ülkemizde her ilde bir üniversite olduğunu düşündüğünde, yüksek öğretimden mezun olan yetişkin sayısında ciddi artış olması beklenir. Evet, yüksek öğretimde mezun olan yetişkin sayısında artış var. Ancak, bu sayı da henüz OECD ortalamasının altındadır. OECD ülkelerinde yükseköğretim mezuniyeti, istihdam edilme ve işgücüne dâhil olabilme açısından önemli bir göstergedir. OECD ülkelerinde 25-34 yaş arası yükseköğretimden mezun genç yetişkin sayısı % 48 iken, Türkiye’de 2021 yılında bu oran %40 ‘da kalmıştır. Yüksek öğretimden mezun olan genç yetişkinlerin istihdam oranı da ayrıca sorgulanmalıdır. Bilgi ve iletişim çağında olduğumuz günümüzde OECD ülkelerinde bilgi ve iletişim alanında mezun olan genç yetişkinlerin oranı %5 iken ülkemizde bu oran %1 de kalmaktadır. Ülkemizde 25-64 yaş aralığındaki her 2 yetişkinden 1’i ortaöğretim mezunu dahi değildir. OECD ülkelerindeki yetişkinlerin mezuniyeti ile ilgili veriler incelendiğinde ülkemizin sıralamada hiç de iç açıcı bir yerde olmadığı görülmektedir.

Üniversite sayımız, genç yetişkinler ve yetişkinlerin mezuniyeti, istihdam durumları değerlendirildiğinde, eğitim politikaları ve eğitim planlaması konusunda cevap aramamız gereken önemli soruların olduğunu düşünüyorum. Türk Eğitim Derneği’nin (TED) düşünce kuruluşu TEDMEM’in Bir Bakışta Eğitim 2022 Raporu’na göre, Türkiye hem yükseköğretim mezunlarının hem de ortaöğretim mezunlarının istihdam oranlarının en düşük olduğu OECD ülkesi olduğu görülmektedir.  Yine aynı rapora göre, Türkiye’de kadınların istihdama katılım oranları tüm eğitim seviyelerinde OECD ortalamasının çok altındadır. Aynı raporda Türkiye’de eğitim düzeyinin artmasının, işsizliğin azalması yönünde beklenen katkıyı sunmadığını da göstermektedir.

Eğitimle ilgili başka bir sayısal veri daha paylaşmak istiyorum.  Bu veriler de OECD’nin 2014 yılı raporunda; okulların ders saati ile ilgili değerlendirmeleri kapsamaktadır. OECD 2014 raporuna göre, OECD ülkelerinde ilkokul öğrencilerinin bir ders yılında ortalama 820 saat ders aldığı görülmektedir. Yunanistan, ilkokulda 1.065 saatlik eğitimle ilkokulda en yoğun eğitim veren ülke sıralamasındadır. Macaristan ise, 616 saat eğitim ile neredeyse Yunanistan’daki akranlarından yarı yarıya az bir ders yükü ile karşılaşıyorlar. Türkiye’de ise 720 ders saat olduğu görülmektedir. Peki, eğitimde PISA sınavlarında aldıkları puanlarla üst sıralarda yer alan Finlandiya, Kore ve Japonya’da durum nedir? Kore’nin PISA 2012’deki matematik puanı ortalaması 554, ders saati sayısı 648; Japonya’nın puan ortalaması ise 536 ve ders saati sayısı 762 olduğu görülmektedir. Finlandiya’da ise; PISA 2012 ortalama matematik puanı 519, ilkokuldaki ders saati ortalaması 661. Ülkemizde ise PISA 2012 matematik puanı ise 448, ilkokuldaki yıllık ders yükü 720 olarak görülmektedir. Peki, öğrencilerin aldığı ders saati sayısı ve akademik başarıları arasında bir ilişki var mı? 

PISA 2012 sonuçlarına göre, bazı ülkelerin matematik ders sayısı ile puanlar arasında bir uyum olduğu görülse de bu uyumun sistematik bir uyum olmadığı yapılan bilimsel araştırmalarda ortaya çıkmaktadır. Yapılan bilimsel araştırmalarda gelişmekte olan ülkelerde ders saati süresini artırmanın başarıdaki sonucu anlamlı bir şekilde etkilemediği görülmektedir. Eğitimle ilgili yapılan bilimsel araştırmalar, eğitimde ‘nicelikten’ çok ‘nitelikle’ ilgili tartışmalar yapılması gerektiğini göstermektedir. Türk Eğitim Derneği’nin (TED) düşünce kuruluşu TEDMEM raporuna göre, Türkiye’deki öğrenciler Avrupa Birliği ülkelerindeki akranlarına göre 8 yıl süresince ortalamada;  sanat alanında 285 saat daha az öğretim görmektedirler.

Eğitim sistemimizde uluslararası eğitim değerlendirme kuruluşlarının ölçütleri ve eğitim değerlendirme raporları göstergeleri bilimsel boyutlarıyla çok iyi irdelenmelidir. Eğitim raporları göstergelerinde sorunlu görülen alanlar sadece nicelik yönünden ele alınmak yerine, nicelik ve nitelik birlikte değerlendirilerek çözümler üretilmelidir. Eğitim öğretim kurumlarında haftalık ders çizelgeleri incelendiğinde okullarda 8-9 saatlik yoğun bir program uygulandığı görülmektedir. Eğitim öğretimde önemli olan nicelik olarak ders saati sayısının fazlalığı değil, derslerin içeriği, niteliği ve derslerin ne kadar etkili işlendiğidir. Geleceği aydınlık, yarınları umut dolu bir nesil için, “ÖNCELİĞİMİZ EĞİTİM”…

Ali Güngör

ikegitmeni@hotmail.com

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)