adscode
adscode

Önce eğitim ama nasıl?..

Yaşadığımız coğrafyayı ya da ekosistemi doğru anlamak ve daha güvenli yarınlar inşa etmek ancak, bilim ve aklı esas alan nitelikli eğitimle mümkün olabilir. Bu nedenle, önceliğimiz bilim ve aklı esas alan nitelikli bir eğitim olmalıdır. Peki, nasıl?..

ikegitmeni@hotmail.com




 

Duygularımızı ifade edebilmek için kelimelerin kifayetsiz kaldığı zor günlerden geçmekteyiz. Ancak, bütün yaşanan felaketlere ve tarifsiz acılara rağmen hayat devam etmektedir… Deprem felaketi soransı çaresizlik ağıtları yakmak yerine, yaşanan acılardan ders çıkarmalı; deprem yaraları biran önce sarılmalı; bilim ve aklı esas alan inşa süreci ve güvenlik önlemleri alınmalıdır. Her felakette olduğu gibi deprem felaketinde de bir gerçeği tekrar görmüş olduk. Peki, nedir bu gerçek? Bilim ve aklı esas alan nitelikli eğitimin gerekliliği ve önemi… Yaşadığımız coğrafyayı ya da ekosistemi doğru anlamak ve daha güvenli yarınlar inşa etmek ancak, bilim ve aklı esas alan nitelikli eğitimle mümkün olabilir. Bu nedenle, önceliğimiz bilim ve aklı esas alan nitelikli bir eğitim olmalıdır. Peki, nasıl?..

Okuyucular “ÖNCE EĞİTİM” sloganını gereğinden fazla kullanmamın eğitime olması gerekenden çok daha fazla anlam ve görev yüklediğimi düşünebilir. Ancak, dünyadaki tüm çağdaş gelişmiş ülkelerin yönetim sistemleri incelendiğinde, eğitimi birincil öncelik olarak ele aldıkları görülmektedir. Bu yazımda da “nasıl bir eğitim?..” sorusuna yanıtı vermeye çalışacağım.

Avrupa Birliği, “Okul Eğitimi Kalitesi”  başlıklı raporunda tüm üye devletlerin endişesi ve en yüksek politik önceliğinin “eğitim” olduğunu vurgulanmıştır. Dünyada en gelişmiş ülkelerde bilim ve aklı esas alan güçlü bir eğitim sistemi olduğuna göre,  ülkemizde de eğitimi en öncelikli alan görmeliyiz. Ülkemizde güçlü bir ekonomik sistem mi inşa etmek istiyoruz? Güçlü ekonomik sistem için öncelikle, bilimsel temele dayalı güçlü bir eğitim sistemi geliştirmek gerekmektedir. Eğitim sistemleri güçlü olamayan ülkelerin ekonomik açıdan da güven oluşturamadıkları görülmektedir. Üretime dayalı güçlü ekonomik sistemler ancak, bilimsel temellere dayalı güçlü eğitim sistemleriyle mümkün olacaktır. Tarımda, sağlıkta, güvenlikte, kısaca yaşamın her alanındaki gelişmenin temeli, yine güçlü eğitim sistemleriyle mümkün olacaktır.

Cumhuriyetin ilk yıllarında “Köy Enstitüleri” modeli gibi başarılı eğitim modelleri oluşturabildiğimize göre, günümüzde de bilimsel temellere dayalı güçlü eğitim modellerinin geliştirilebilineceğini düşünüyorum. Eğitim sistemimizde öğretmenlerin yetiştirilme süreçleri tekrar ele alınmalıdır. Eğitim kurumlarında eğitim ve öğretim liderliğini esas alan işbirliğine dayalı yönetim sistemi modeline geçilmelidir. Eğitim öğretim sisteminde kademeler arası geçişte sınav odaklı model yerine yöneltme ve yönlendirme modeline geçilmelidir. Eğitim öğretim süreçlerinde ezber yöntemleri bırakılmalı,  yaparak - yaşayarak öğrenmeyi esas öğretim modellerine geçiş için gerekli eğitim alt yapısı oluşturulmalıdır.

Kalite kavramı tarihsel açıdan değerlendirildiğinde kalite kavramına ilişkin ilk kayıtların M.Ö. 2150 yılına, Hammurabi Kanunlarına dayandığı görülmektedir. Bu Kanunlarının 229. maddesinde,  “Eğer bir inşaat ustası bir adama ev yaparsa ve yapılan ev yeterince sağlam olmayıp ev sahibinin üstüne çökerek ölümüne sebep olursa o inşaat ustasının başı uçurulur.” gibi ifadeler yer almaktadır.  Kalite güvence sistemi günümüzde her ne kadar müşteriye ve pazara yönelik kullanılsa da dünyada birçok farklı yönetim sistemlerinde etkili olarak kullanıldığı görülmektedir. Dünyada bilim ve teknoloji başta olmak üzere her alanda en önde olan ülkelerin önceliği eğitime verdikleri, bilim ve aklı esas alan güçlü eğitim sistemlerine sahip oldukları görülmektedir.

Eğitimde bilim ve aklı esas alan bilimsel gelişmeler ve uluslararası standartlar gözden geçirilmelidir. Kısa adı “İSO” olan Uluslararası Standardizasyon Organizasyonun geliştirmiş olduğu “Kalite Standartları” gözden geçirilmelidir.

Eğitimde de kalite standardizasyonları uygulamalarına geçilmelidir. Türk Akreditasyon kurumunun yetkilendirdiği belgelendirme kuruluşlarının denetimleri ve tarafsızlık komiteleri ciddiyetle ele alınmalıdır. Eğitim sistemimizde daha önce uygulanan “Toplam Kalite Yönetimi” ve geçtiğimiz yıllarda da “Öz Değerlendirme” uygulamaları kapsamındaki kalite uygulama çalışmaları tekrar gözden geçirilmelidir. Türk Akreditasyon Kurumu gibi bağımsız Ulusal Eğitim Akreditasyonu Organizasyonu kurulmalıdır. Ulusal Eğitim Akreditasyon Organizasyonu; bilimsel temellere dayalı, siyaset üstü bağımsız eğitim bilimcilerden oluşan, tarafsızlık komiteleri ve diğer birimlerin yer aldığı bir kurum olmalıdır. Eğitim sistemimiz ve eğitim kurumları,  kurulacak olan Ulusal Eğitim Akreditasyon kurumunun belirlediği ulusal ve uluslar arası standartlarla uyumlu hale getirilmesi sağlanmalıdır. Geleceği aydınlık, yarınları umut dolu bir nesil için, “ÖNCELİĞİMİZ EĞİTİM”…


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)