İşte o elektronik posta;
2010 Aralık TUS'una girip beklediği puanı hatta birazcık da fazlasını almış biri olarak çok zamanınızı almadan sınav hakkında ve bir kaç başka konuda sizinle görüşlerimi paylaşmak istedim.
Öncelikle ben tüm meslektaşlarımın bir kere çuvaldızı lütfedip de kendilerine batırmalarını isterdim. Bugüne kadar dershanecilik sektörü yerleşip bizim fakülte eğitimimizi ikinci plana atarken; üç yıllık teorik eğitim; iki yıllık stajyerlik ve bir yıllık intörnlük dönemini geçiştirip son dönem tus kitaplarına yüklenerek bizi "uzman doktor" olmaya yöneltirken sesini çıkartmayan hatta buna çanak tutan bir çok meslektaşım bu sınavda tahmin ettikleri "soru bankası soruları" gelmeyince nedendir ki mahkemelerde dolaşmaya başladılar hak aramak için. Ben tıp fakültesi hayatımı hep textbook başında geçirdim ve sonuç olarak çok şükür 64 küsür bir puan aldım, TUS üçüncüsü olan arkadaş benim liseden dönem arkadaşımdı kendisi lise yıllarında da Türkiye derecelerine, hatta tübitak bilim sınavı başarılarına sahipti. Şimdi belki de beklediğim gibi bir puan aldığım için diğer arkadaşların dertlerini anlayamıyor olabilirim ama şu bir gerçek ki maalesef meslektaşlarım herşeyden memnuniyetsiz olma yönünde takıntıya sahipler. Herhangi bir doktor forum sitesine girin sürekli şikayetle karşılaşırsınız. Ben şu anda merkeze 120 km uzaklıkta, merkez nüfusu 2500 olan bir ilçede aylık 2000-2300 tl gelirle çalışıyorum. Ben o arkadaşlar kadar şikayet etmiyorum. O arkadaşları bir de çalışma alanında görmenizi isterdim. Benim bir doktorum var sirekli tus çalışan, kendisi daha kendi nöbetlerine gelmiyor. Nedense meslektaşlarım gittikleri yerleri sahiplenmiyor, insanlara bir merhabayı fazla görüyor, öss den kalma bir puan hesabıyla ilçe kaymakamına, cumhuriyet savcısına ve diğer amirlere karşı gereksiz komplekslere giriyorlar ve sonra da ortaya düşüp alabildiğine şikayet. Bizim dertlerimiz yok mu peki? Kesinlikle var. Benim durumum mesela bir polis memurundan düşük maaşa çalışıyorum. Gecem gündüzüm belli değil. Aile hekimliği uygulamasına geçilene kadar 7/24 adli nöbetçi ve idareci görevindeydim. Ayrıca 112 ile de çıkıyordum ve bunların hiçbirisi için ek bir kuruş alamadım. Ne grup başkanlığı için makam tazminatı, ne 112 için ek ödeme ne nöbetler için. 86 aldığım ÜDS için bile yabancı dil tazminatı alamadım. Hiçbirşey yok. İdari işler de cabası. Fakat tüm bunların içinde esas görevimiz işimizi yapmak benim meslektaşlarım maalesef bunu unutuyor. Hayatı kendilerine toz pembe gelecek zannediyorlar. Baktığınız 1000 hastanın biri bağırınca hemen ortaya düşülüyor doktora saygı yok diye. Oysa bu bizim ülkemizin sorunu. Son dönem politikalarının da payı var bunda ama en nihayetinde iyi bir yaklaşım çoğunlukla sorunu çözüyor.
Neyse konuyu çok dağıtmadan esas sizin uğraş alanınız olan TUS konusunda önerilerde bulunmak istiyorum belki sizin aracılığınızla birşeyler değişebilir ve belki de daha iyi bir uzmanlık eğitimi söz konusu olabilir. Belki de en önemlisi bir gün eğitimin önemi anlaşılabilir.
- Sınavın temel bilimler ve klinik bilimler olarak iki güne ve günlerin de iki oturuma bölünmesi hem tuvalet izni sorununu çözecektir hem de sınavdaki sığlık aşılacaktır.
- Bu sayede sınav en azından toplamda 400 hatta mümkünse 500 soruya çıkmalı diye düşünüyorum. Bu sayede tüm konulardan soru sorulabilir. Ayrıca sorulmuş soru sorusu arttıkça oluşacak olan çıkmış soruları tekrarlamak veya çok ayrıntı sormak ikilemi de aşılabilir. Soru sayısı çoğaldıkça soru ezberleme de azalacaktır diye düşünüyorum.
- İngilizce sınavı artık kalkmalı, düşük bir KPDS veya ÜDS puanı yeterli olmalı. Bir doktorun bir gününü yabancı dil sınavına almak gereksiz.
- Bir de lütfen şu sınav artık düzgün kontrol edilsin. Yanlış soru sormak bir ÖSYM geleneği haline geldi maalesef.
