''Disiplinlerarası lisansüstü uzmanlık alanı veya yan olarak değerlendirilmesi gereken alanlarda lisans programları açılması, ‘çağın meslekleri’ şeklinde toplumun ve özellikle universite adayı olan öğrencilerin bu alanlara yönlendirilmesi özellikle son yıllarda dikkat çekmektedir.
Bu tablo sosyal alanların da dahil olduğu tüm alanlarda etkili olabilmektedir.
Yaşamının 40 yılın üzerindeki önemli bir bölümünü mühendislikte eğitim ve araştırmaya ayırmış;
yalnızca universitede değil, sanayide edindiği birikimi de 30 yılı aşkın süredir özellikle mühendislikte eğitim ve araştırma felsefesi ve politikası üzerinde uygulamaya çalışmış, özellikle yüksek teknoloji alanlarına ileri düzeyde eğİtim ve araştırma yapmak üzere kurulan İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsünün (IYTE) kuruluşundan itibaren üstlendiği misyona ulaşmasında,yetiştirilen öğrencilerin başarısı , araştırmada ve inovasyondaki başarısı ile lider üniversiteler arasınada yer almasında önemli rol oynamış bir öğretim üyesi ve yönetici olarak görüşlerimi aktarmayı görev addettim.
Tüm alanlarda tartışılması gereken benzer tablonun irdelenmesininde yalnızca mühendisik alanlarına ait görüşlerimi aktarmakla sınırlı kalmayı tercih ettim.
Sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleşmesinde kritik rol üstlenen Mühendisler den beklentiler gelişen teknoloji paralelinde sürekli değişim göstermektedir.
Mühendislik öğrencilerine gelecekte ihtiyac duyacakları tüm bilgilerin aktarılması, eğitim planlarının bu bilgileri kapsaması mümkün değildir.
Temel alanlarda (Elektrik /Elektronik Mühendisliği, İnşaat Mühendisliği Kimya Mühendisliği, Makina Mühendisliği, gibi) yeterli derinlik ve genişlikte bilginin yerleştirilmesi paralelinde kritik becerilerin (analiz ve sentez kabiliyeti, çok displinli ekip çalışması becerisi, yaratıcılık girişimcilik ve yönetim becerisi , konusuna yönelik sosyal ve etik konularda duyarlılık) ve yasam boyu öğrenim becerilerinin yerleştirilmesi çok daha önem taşımaktadır.
Yaşam boyu öğrenme becerisi ile değişen gereksinimlere göre kendilerini çeşitli iş kollarına yönelik geliştirebileceklerdir. Örneğin Kimya mühendisliğinde güçlü bir eğitim üzerine petrokimyadan, gıdaya, çevreye, enerjiye, ilaç sanayine, tekstile yönelik geniş bir yelpazede hizmet verebilirler güçlü bilgilerini değişen öncelikli alanlara uyguluyabilirler.
Aksi takdirde gerek ihtiyaclardaki değişim veya gerekse adeta moda tarzında açılan bölümlerin mezunları o alan dışında çalışma imkanları olmayacağı icin sorun olacaktır.
Bu ise gerek üniversite yapılaşmasında ve gerekse eğitim/ öğretim/ öğrenme yöntemlerinde uygulamanın gözden geçirilmesini gerektirir. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsünün (IYTE) de uyguladığımız yöntemlere benzer uygulamalarla ‘ Öğretmeğe çalışmanın yerini öğrencinin merkezde olduğu öğrenmenin yer alması, bilginin entegrasyonunu, iteraktif, problem proje esaslı alternative yöntemlerin öne çıkartılarak’ öğrencinin neyi neden öğrendiği merakının uyandırılarak derslere ilginin arttırılmasını gerektirir.
Değişen teknoloji ve beklentilere cevap vermede moda tarzına uzmanlık alanı olabilecek disiplinlerarası alanlarda lisans eğtiminin yapıldığı bölümler açma yerine yeteri derinlik ve genişlikte bilginin kazanıldığı temel alanlarda eğitimin yapılması uzmanlık alanı olarak değerlendirilebilinecek generic alanlarda ise yan dal veya lisanüstü çalışmalarla bilginin geliştirilmesi özellikle sanayii gelişmekte olan ülkemiz için önem taşımaktadır.
EĞİTİM AJANSI