adscode

'Suçlu: Ezber gerektiren sınavlar'

'Bu günlerde "dersaneler" tartışılıyor. Fakat dersanelerin varlık nedeni olan "sınavlar" (yeterince) tartışılmıyor.'

'Suçlu: Ezber gerektiren sınavlar'
Özel Eğitim

'Abbas Bey,

Oysa "dersanelere" çözüm bulmayı değil, "sınavlara" çözüm bulmayı tartışmalıyız. "Sınavlara" çözüm bulursak, zaten "dersane" konusu otomatikman çözülecek. Ama  "sınavlara" çözüm bulunmadığı sürece, bu ülkede hiçbir güç, hiçbir otorite "dersaneleri" fiilen(!) kaldıramaz.

 

Sizden ricamız, lütfen kamuoyunu önce "sınavları" tartışmaya ve "sınavlara" bir çare bulmaya yönlendirmeniz.

 

Çünkü bu ülkenin "dersaneler" diye bir sorunu yok, "sınavlar" diye bir sorunu var. Dersaneler yalnızca "sınavlar" sorunun bir sonucu. Yani herkes "sorunu" değil de "sonucu" tartışıyor. Herkes "hastalığı" değil de "semptomları" tartışıyor. Sizce burada bir gariplik yok mu?

 

Elbetteki öğrenciler bir şekilde seçilmeli ve yerleştirilmeli. Ama sorun şu ki ülkemizdeki sınavlar "data ezberi" üzerine oturtulmuş. Bizim sınavlarımız "düşünme, analiz etme, yetenek, yatkınlık vb." konularını ihmal ediyor. Ülkemizdeki sınavların yani öğrenci seçme metodlarının temel konsepti "az zamanda çok soru cevaplama" üzerine oturtulmuş. Bunun sonucu "data ezberi" oluyor. "Data ezberinin" sonucu da dersaneler oluyor.

 

İnanıyorum ki, gelecekte bir gün, tüm dünyada (bildiğimiz anlamda)sınavlar kalkacak. "Hayat boyu öğrenme", "ihtiyaca uygun öğrenme", "zaman ve mekan kavramlarından bağımsız öğrenme ortamları", "e-learning" vb. gibi konseptler iyice benimsendikçe sınavlara ihtiyaç kalmayacak. Asıl sınav, insanların öğrendiklerini hayatlarında kullandıklarında aldıkları sonuçlar olacak.  Oysa günümüzde, özellikle Türkiye'de, gerçek sınav, hayat başarısı değil de, bir okula kapağı atıp bir "etiket" kazanmak olarak algılanıyor. Aileler bile çocuğum şu üniversitede okuyor "etiketi" peşinde ve çocuklarının hayat başarısıyla bu sınavlardaki başarılarını "zihinlerinde" eşleştirmişler/birleştirmişler. Bu, elbet birgün, hayal kırıklıkları yaşana yaşana iyileşecek toplumsal bir hastalık.

 

*****

*****

 

Bir eğitim sisteminin temel bir amacı ve yaklaşımı olmalı, değil mi?

 

Bizim şu anki eğitim sistemimizin odaklandığı tek hedef: "öğrenciye sınavları geçirtmek". (Öğretmek, eğitmek, düşündürmek, analiz ettirmek değil)

 

Bu size basit bir anlatım gibi gelebilir, ama derin düşünüldüğünde birçok sorunun kaynağının burada gizli olduğu görülüyor.

 

Devletin belirlediği temel eğitim hedefi "öğrencinin sınavları geçmesi" olunca, zaten tüm olaylar zincirleme olarak kendiliğinden gelişiyor.

 

Nasıl mı?

 

Devlet, özel okullar, öğretmenler ve öğrenciler, hepsi tek bir hedefe odaklanmış: "sınavları geçmek". Hepsi için en büyük başarı tanımı "sınavları geçmek" olmuş.

 

Öğrencilerin, "öğrenmek ve eğitilmek" umurunda değil. Haklılar. Çünkü öğrenip öğrenmedikleri veya eğitilip eğitilmedikleri kimsenin umurunda değil. Kimse de bunu sormuyor, sorgulamıyor zaten. Hiçbir aile evladının okulda gerçekten ne öğrendiği ile ilgilenmiyor. Öğrenciden tek birşey talep ediliyor: "Sınavları geç yeter." Hiçbir şey öğrenmesen de sınavları geç ve üniversiteyi kazan yeter. Peki öğrenci bu isteği nasıl yerine getiriyor: Tabiki "ezberleyerek!"

 

Eğer bir sınavdaki sorular, "ezberlemek" gerektiren data tipi sorular ise öğrenci ne yapacak? Tabiki "profesyonel ezberci" olacak. Maalesef eğitim hayatımız boyunca tüm testler, yazılılar ve sözlülerde sorulan sorular "ezberlemeden yapılamayacak" sorular.

 

Günümüzde dersanelerin işi ne? Soru kalıplarını öğrencilere antreman yaptıra yaptıra ezberletmek ve onları "hiç düşünmeden" yapacak seviyeye getirmek. Özenle soru kalıpları ezberlettirilir ve bunun adı da "daha iyi eğitim" olur ve ücrete tabidir. Dersaneler hem "ezber kültürünü" genç neslin zihnine iyice yerleştiren mekanizmalardır ve üzerine para da alırlar.

 

Dersaneler suçlu mu? Dersaneler aslında masum. Bu yıl üniversite sınavlarına giren yeğenime "Aslında size düşünmeyi ve analiz yapmayı öğretmeliler" diyecek oldum. Bana verdiği cevap şuydu "Dayıcığım, üniversite sınavlarında düşünmeye ve analiz yapmaya vakit ayırırsan hiç şansın yok. Çünkü herkes soru kalıplarını ezberliyor ve anında düşünmeden otomatik yapıyor. Sen düşüneceğim falan diye vakit kaybedersen rakiplerin seni hemen geçerler, başarılı olmak istiyorsan soru kalıplarını ezberleyip kendini otomatiğe bağlamalısın." Üniversite sınavlarını yapan kim: Devlet. Bu durum dersanelerin masum olduğunun kanıtı. Onlar yalnızca devletin "eğitimin amacını belirlemekte yaptığı temel hatanın ortaya çıkardığı talebi" karşılamaya çalışıyorlar. Devlet, öğrenci ölçme ve seçme işlemlerini "ezber gerektiren sınavlar" aracılığı ile yapıyorsa, dersanelerin ne günahı var?.

 

Daha da kötüsü, aynı ezberci kültür dersane sonrasında üniversitelerimizde de devam ediyor. Üniversite hocalarımız "ezber gerektiren sorular" sorarak "ezber yapmadan başarılı olunmayacak" bir ortam yaratıyorlar. Bugün araştırılsa en iyileri olarak kabul edilen üniversitelerimizdeki ezber kültürünün hakimiyeti herkesi şok eder. Kimse inanamaz.

 

Sonuç ne oluyor? Düşünmeyi ve analiz etmeyi beceremeyen üniversite mezunlarıyla dolu bir ülke.

 

Oysa bilgi çağında artık öğrenciye bilgi ezberletmenin hiçbir anlamı ve gereği yok. Çünkü bilgiye ulaşmak artık çok kolay ve ucuz.

 

Öğrenciye yalnızca "öğrenmeyi ve düşünmeyi" öğretebilsek ve sevdirebilsek, gerisini zaten kendi halledebileceği bir çağdayız.

 

Eğitim camiasındaki herkes aynı düşüncededir: "Öğrenciye öğrenmeyi ve düşünmeyi öğretmeli."

 

Fakat komiktir ki, eğitim camiasındaki herkes öğrenciye sınavda "ezber gerektiren sorular sorarlar" ve "sınav sürelerini düşünmeye vakit kalmayacak şekilde düzenlerler." Sonra da biz öğrenciye öğrenmeyi ve düşünmeyi öğretmeliyiz diye konuşup dururlar. Burada suçlu ezberleyen öğrenci mi? Ezberlemese sınavları geçemeyeceği ortamı yaratan eğitimciler mi? Maalesef ülkemizde öğrenciler için ezberlememenin ve düşünmenin cezalandırıldığı, hemde acımasızca cezalandırıldığı, bir eğitim sistemi var ve devlet, özel okullar, öğretmenler hep beraber bu sistemi " öz-eleştirel düşünmeden" besliyorlar da besliyorlar. Eğitimden sorumlu kişiler öz-eleştirel düşünmüyorlar çünkü onlar da geçmişin ezberci sisteminin ürünleri oldukları için kafalarında birçok şeyi otomatiğe bağlamışlar. Yada, ezberin ödüllendirildiği kültür, yapı ve anlayış o kadar güçlü ve derin ki kimse karşı duramıyor, itiraz edemiyor. Yani bile bile lades yapılıyor memlekette.

 

Bence çözüm, devletin kendi zihninde "eğitimin amacını" sorgulamasında: Sınavlar için mi insan yetiştireceğiz, yoksa hayat için mi insan yetiştireceğiz. Devlet birkez olsun bu soruyu kendisine sorsa birçok şey kendiliğinden çözülecek. Çünkü günümüzde işler daha kolay. Öğrencinin zihnine "data pompalamak" artık çağdışı. Çünkü bilgiye ulaşım artık çok kolay. Bir öğrenci "öğrenmeyi, düşünmeyi ve analiz" etmeyi öğrense, hayatı boyunca kendi kendini eğitebilir. Bunu görmek çok mu zor ki biz hala körpecik beyinlere data pompalayarak ve onlara bu datayı sınavlarda sorarak birşey yaptığımızı zannediyoruz?

 

Birgün, bu ülkede, eğitimin amacının öğrencinin zihnini data ile doldurmak olmadığı ve bu sebeple sınavlarda öğrenciye ezber gerektiren data sorulmadığı; eğitimin amacının "öğrenmeyi, düşünmeyi ve analiz etmeyi" öğretmek olduğu ve sınavlarda öğrenciden bu özelliklerin istendiği (ezberlenmiş data değil) ve öğrencilerin bu kritere göre seçildiği/sıralandığı bir anlayış hakim olacak. İşte o zaman eğitim sistemimizdeki birçok sorun kendiliğinden ve zincirleme olarak çözülecek. Ama o anlayış bu ülkede hakim olmadığı sürece hep aynı eğitim sorunlarını tartışıp duracağız ve evlatlarımızın vaktini, naktini, şevkini, mutluluğunu ve hayat başarısını boş yere heba etmeye devam edeceğiz ve onları hayal kırıklıkları ile başbaşa bırakacağız.'

Saygılarımla

İsmail Türkdemir

 

 

 

 

 

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)